Türk Milleti, tarihi sorunlar içinde boğuşup duruyor ve bu sorunların içinden akıl ve bilgi yolu ile değil de, yumurta kapıya geldiğinde kaba kuvvet ile çıkmaya çalışıyor.

"Bakıyorum da, herkes 29 Ocak'ı anar olmuş! Sevindim..."

Türk Milleti, tarihi sorunlar içinde boğuşup duruyor  ve bu sorunların içinden akıl ve bilgi yolu ile değil de, yumurta kapıya geldiğinde kaba kuvvet ile çıkmaya çalışıyor.

Vereceğimiz örnekte bunun bariz bir göstergesi...

Sizlere bir “6-7 Eylül” ile “29 Ocak” karşılaştırması yapmak istiyorum.

Çoğunluğunuzun 6-7 Eylül olaylarından haberdar ama buna karşılık 29 Ocak’tan pek bir bilginizin olmadığı malumumuz!

Halbuki, 6-7 Eylül olaylarının üzerinden 69 yıl geçmiş iken, 29 Ocak olaylarının üzerinden sadece 35-36 yıl geçti. Yani demek istediğim şu, 6-7 Eylül olayları meydana geldiğinde yaşayanların büyük bir kısmı öldü ve çoğunluğumuz henüz doğmamıştık bile... Ama çarpıtarak anlatıp bize hiç unutturmuyorlar

Ancak bizlerin fiilen yaşadığı 29 Ocak 1988-1990 olaylarını, bırakın unutmayı duymadık bile ama buna karşılık 6-7 Eylül olayları film şeridi gibi önümüzde duruyor daha doğrusu durtuluyor!

Gizli bir elin, bizi 29 Ocak olaylarından habersiz bırakırken, 6-7 Eylül olaylarını pişirip pişirip önümüze getirdiğini görüyoruz. Bunda da çok başarılılar. Ancak bu yıl (2024) 29 Ocak'ı başta Türk Ocakları olmak üzere bir çok kuruluşun hatırlaması ve toplantılar tertip etmesi, bir çok kişinin yazılar kaleme alması biz Türkler açısından oldukça sevindiricidir.

En basit bakış açısı ile 6-7 Eylül olayları Türkiye’de, 29 Ocak olayları Yunanistan’da oldu. Bu bile olayın gizlenmesininn en büyük nedenidir ve ülkemizdeki sansürcü gücün etkisini göstermesi bakımından ilginçtir!

29 Ocak olaylarında Batı Trakya Türklerine verilen maddi zararın boyutu, 6-7 Eylül’de meydana gelen olaylardaki zarardan daha büyüktür.

Fikirlerinin tamamı yakınına katılmasam da Prof. Dr. Baskın Oran bile; 29 Ocak olayları ile 6-7 Eylül’ün bir çok benzerlikler gösteren kitlesel bir saldırı olayı olduğunu belirtiyor.

O dönem, İstanbul’daki Patrikhane’nin başındaki zatın muadili olan İskeçe Müftümüz rahmetli Mehmet Emin Aga ve daha birçok kişi öldüresiye saldırıya uğradı ve müftümüz günlerce Türkiye’de GATA’da tedavi gördü.

Şimdi size soruyorum; Patrik efendi Bartholomeos Türkiye’de böyle bir saldırıya uğrasa, dünya üzerimize çullanır mı, çullanmaz mı? Biz ise buna karşılık ne yapmışız: 29 Ocak’lardan Türk kamuoyunu habersiz bırakmışız! Rahmetli Mehmet Emin Aga’nın başına gelenleri anlatmamışız!

29 Ocak’ları hain aydın tipi bilmez (aslında bilir ama konuşmaz ve yazmaz) ama kendine Türk Aydını yakıştırması yapanlarda bundan pek bir habersizdir. Siyasetimizi ise hiç sormayın, biz Türkler o cephede zaten perişan haldeyiz!

Peki olaylar bittikten sonra ne oldu? Türkiye, 6-7 Eylül olaylarında meydana gelen hadiselerden doğan zararı tazmin etti ve gereken tedbirleri aldı. Yunan tarafı ise Batı Trakya Türklerine karşı uyguladığı insanlık dışı politikaları aynen sürdürüyor. Batı Trakyalı Türklerin zararlarının tazmin edildiğini de duymadım... Varsa bilen yazsın!

Ne yazık ki; Yunanistan’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının “29 Ocak Milli Direniş Günü” adını verdiği bu günü yaratan koşullar, günümüzde de hatta ağırlaşarak aynen devam etmektedir.

29 Ocak 1990’dan sonra Yunanistan’da ne oldu derseniz; Yunanistan asimilasyon politikalarına devam etti, 60.000’nin üzerinde Batı Trakya Türkünü hukuka uygun olmayan bir şekilde vatandaşlıktan çıkardı ve en önemlisi Türk Dünyasında bir yıldız gibi parlayan Batı Trakya Türklerinin lideri Dr. Sadık Ahmet’i planlı bir trafik kazası ile şehit etti.

Durmadı, Türkiye’ye; Ruhban Okulunu aç, Patrikhanenin Ekümenikliğini tanı, vakıf mallarını iade et, Kıbrıs ve Ege’deki taleplerimi karşıla diye baskı yaptı. Yetmedi Pkk’ya kamplar açtı ve askeri – diplomatik destekler verdi. Şimdi de Ege’deki  Türk Adalarını işgal etmeyi  ve silahlandırmayı sürdürüyor!

Bunlara karşı biz ne yaptık! 29 Ocak olaylarını konuşamadık bile... Halen her şey aleyhimize seyrederken ABD'nin isteği ile Yunanla oynaşmaya devam ediyoruz. İçeride tribünlere oynarken kapalı kapılar ardında tavizler veriyoruz!

Türkiye ile Yunanistan arasında sorunlar vardır ve olacaktır da... Ancak biz, bu sorunları bilmeli ve tedbirlerimizi ona göre almalıyız. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığını asla yalnız bırakamayız (rahmetli İskeçe Müftüsü Ahmet Mete "biz sizin rahatınız için burada rehiniz ve kimse bize bunu yaparken rehinliğe razımısınız diye sormadı bile" derdi") ve bırakmamalıyız. Çünkü onlar bizim için inanılmaz çileli bir hayat sürüyor ve her 29 Ocak’ta “Biz Türküz” diye haykırıyorlar.

Buradan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığına sesleniyorum: “29 Ocak Milli Direniş Günü”nüz kutlu olsun. Unutmuyoruz ve unutturmayacağız!

Özcan PEHLİVANOĞLU
27 Ocak 2024 / İzmir