Basından bir kaç alıntı: 

-“Giresun 1. Sulh Ceza Mahkemesi; eğitim sistemiyle ilgili eylem yaparlarken “Ampul Tayyip” şarkısını söyledikleri için 7 lise öğrencisine “Başbakan’a hakaret”ten 51.700 TL. Adlî para cezası verdi.” 

-“Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, 10 Kasım töreninde aleyhinde tezahürat yapan bir vatandaş için Gavat dedi!  

-Başbakan RTE de “biz valimizi kimselere yedirmeyiz” dedi!” 

-Başbakan Ahmet Kaya olayı için; “Ulan hepiniz oradaydınız!” dedi. 

 

Tüm dünyadaki siyaset adamlarının eleştirilere, karikatür ve mizaha sıkça konu edilmelerine alışık olması, eleştirileri olgunlukla karşılaması beklenir. Ama bizim ülkemizde bu asla geçerli değildir. Böyle bir tablo karşısında ise “unutmaya koşullu insan aklına” anımsatma açısından aşağıdaki söylemler aklıma geliverdi. Her biri yazılı ve görsel basında yayınlandığı için buraya almakta sakınca görmedim; sizinle de paylaşalım, bakalım sonuna kadar okuyabilecek misiniz? 

 

-Artistlik yapma lan.  -Ananı da al git.  -Bahtsız bedevi. Cibilliyetsiz. -Fırıldak.    -Şerefsiz. Kıvırmadan konuş.  -Sap gibi durmanın manası yok. -Kelle.                 -İster asar, ister kesersin.  -Dak edene duk edilir.-Afra tafra atma.                      -El-kol hareketi yapma. -Dur dinle be, 9 ay 10 gün be! -Kafası basmaz yav. 

-Sanki hepsi imam hatip anasını satayım.  -Senden cacık olmaz.  

-Bunları tasmalarından biz kurtardık.  -Gaza getiremezsin.  

-Avrupa’dan delikanlılık bekliyoruz.   -Yemezler. 

-Bekâra karı boşamak kolay.  -İcabında, alışmış kudurmuş.  

-İddiasını ispatlamayan, oraya işte ben üç nokta koyuyorum… 
 

Yukarıda bazılarını sıraladığım sözleri utanarak da olsa yazıyorum. Bunlardan birkaçını kendi çocuğunuz söylese kızar, kulağını çekersiniz! Ama bunları bu ülkenin başbakanı söylüyorsa; demek ki ayıp değildir! 

 

Tüm bu okudukça insanı sinirlendiren, utandıran sözleri niçin yazdım? Öncelikle belirteyim ki Sayın Başbakan’ın “kulları” olan “dindar ve kindar” yetiştirdiği; “öl dese ölecek” ve O’nun bir tarafının kılı” olacakları hiç hesaba katmıyorum. Çünkü onlar bildiğini okuyacaktır.  

Asıl sözüm; benim başka bir siyasi görüşü desteklemem gibi doğal olarak AKP’yi destekleyen; ancak: 

-Liderinin halkı hem “benimkiler” ve “ötekiler”  olarak, hem de dini inançlarından dolayı ayrıştırıp bazılarını yok saymasına, mezhepçilik yapmasına; 

-Yandaşlarını yanında tutabilmek için resmen, çekinmeden, utanmadan, Allah’tan korkmadan medyada sürekli izlediğimiz yalanlar söylemesine, bunu her fırsatta bıkmadan-usanmadan yinelemesine; 

-Bu yalanlarını “elde belgeler var” dese de bir türlü kanıtlayamamasına; aksine yalanlarının her gün yansız medyada ortaya dökülmesine; 

-Kendinden başka herkese -yukarıda örneklendiği gibi- za alınamayacak hakaretler yağdırmasına, insanları küçümsemesine, tepeden bakmasına, ama kızıp yanıt hakkını kullanmak isteyenlerce bu söylediği ve yaptıklarının yüzde biri kendine yapıldığında onları hemen mahkemelere vermesine; 

-Dün ak” dediğine bu gün son derece pişkinkara diyebilmesine; 

-Ülkeyi yönetemeyerek gittikçe tehlikeli bir şekilde komşularıyla ve kendi vatandaşları arasında bir iç kavgaya doğru sürüklemesine; 

-Mal varlığını, çocukları ve yakınlarının servetinin her gün hızla artmasını, (son gemiciklerin!...) nasıl elde edildiğini açıklayamamasına; 

-Daha benzeri onlarca olumsuzluklara rağmen hiçbir şey olmamış gibi sürekli rakiplerini suçlayarak saldırganlığını artırmasına; 

-Hadi kendi söylüyor da Valisi bile halka hakaret ettiğinde ona sahip çıkmasına; 

-Ülkeyi BOP projesine uygun olarak adım adım bölünmeye doğru taşımasına; 

 

Anlam veremeyen, kabullenemeyen AKP seçmenlerine sesleniyorum!  

 

Özgür iradeli her insan istediği siyasi görüşü destekleyebilir. Bu onun en doğal hakkıdır. Ancak bir siyaseti desteklemek, onun yaptığı yanlışları görmezden gelmeyi gerektirmez. Bu yanlışlar sonucunda ülke bölünmeye ve iç savaşa doğru gidiyorsa öncelikle o partiyi destekleyenlerin onlara “dur” demesi gerekmektedir. İşte “militan” ile “özgür insan” arasındaki fark budur. Sorunu militanlar ancak kaba güçle çözerler. Özgür insanlar ise olaylar kaba güç kullanılması aşamasına gelmeden siyasi desteklerini çekerek durdururlar. Doğru çözüm de budur, demokrasi bunu gerektirir. 

 

Bu nedenle yazımın hedef kitlesi AKP’li militanlar değil, aklı başında özgür düşünebilen AKP seçmenleridir diyorum. Hiçbir aklı başında T.C. vatandaşının bu günaha ortak olacağını da sanmıyorum!  

 

Ülkemiz hızla bir kırılma noktasına doğru gidiyor. Bu ülkede AKP’ye oy verenler iddia edildiği gibi çoğunluk değildir. Karşılarında onlara oy vermeyen bir çoğunluk vardır. Demokrasilerin çoğunlukçu” değil, çoğulcu olduğunu anlamak asıldır. Bu farkı bilenler, isterse % 99 ile iktidar olsalar da kalan % 1’in haklarına saygı göstermek zorunda olduğunu da bilirler. Çoğunluk her zaman her istediğini yapamaz. Bunun aksine çoğunluk bende, beni halk seçti, o zaman her istediğimi yaparım diyene diktatör denir! 

 

Bu gün gereksiz yere Suriye savaşının tarafı olduysak 

Orta doğuda hiç desteğimiz kalmamış tüm komşularımızla kavgalıysak, 

BOP hedefleri doğrultusunda ülkemiz hızla bölünüyorsa 

Çekinmeden ve utanmadan birileri Kürdistan diyebiliyorsa,  

Daha dün ülkemizin toprak bütünlüğüne göz dikenler bugün korumaları ile birlikte bağımsız bir ülkenin namusu sayılan sınırımızdaelini-kolunu sallayarak girebiliyorsa, 

Çoktan son dönemece gelinmiş demektir!  

 

Ülkemiz elimizden çıkmadan,  kardeş kanı dökülmeden, özgür düşünebilen insanlarımızın bir an önce devreye girmeleri ve olaylara diğer vatandaşlarla birlikte dur demelerinin zamanı gelmiştir!  Söylediklerim bu bağlamda sadece AKP’liler için değil, tüm diğer partililer için de geçerlidir.  

 

Demokrasi; şu anda dünyanın kabul ettiği en iyi yönetim şekillerinin başında gelmektedir. Bu nedenle tüm vatandaşlar tarafından titizlikle korunup kollanmalıdır. Demokrasinin ayak oyunlarıyla kendi kendini yok etmesine izin verilmemelidir. Unutulmaması gereken; yönetenlerin gideceği, ama ülkemizin sonsuza değin kalacağıdır. 

 

Gündem değiştirmede usta birinin tüm bunlar olurken bizlere;  

-“Teldeki kuşları” göstermesi saflığını aşmamız,  

-Ülkemizin “dönülmez yollara” düşmesini engellememiz,  

-Her köşesi şehit kanıyla alınmış yurdumuzun birilerinin isteği için bölüp parçalanmasına karşı koymamız 

-Ağzı bozukları “terbiye” etmemiz gerekmektedir.  

 

Kimsenin kimseye hakaret etme, aşağılama, yok sayma lüksü ve hakkı yoktur! Tabi; eğer demokrasiyi savunuyor ve inanıyorsak!...