İSRAİL'İN GAZZE SALDIRISI
Filistin ile ilgili konuda her zaman devrede olduk. Daha önce iki kez bu süreçlerle karşı karşıya kaldık. Hemen hemen aynı şey tekrar ediyor. İsrail’in Gazze’nin altyapısını tahrip ederek yıldırma yapıyor. Savaş hukuku da ihlal ediliyor. Psikoloji ve altyapı vuruluyor. ‘Hadi kanı durduralım'

Ateşkes sağlandıktan sonra kalıcı ateşkes sağlanmazsa yine ihlal edilecek. Olması gereken ateşkes yapılsın, İsrail’in de sorgulanabilirliği de olsun. İsrail bu kez çok cüretkar. Plajda çocuklar öldürülüyor. Bunların insanlık vicdanını harekete geçirmesi lazım. Ateşkesin yanıda, 2012 anlaşmasına geri dönülmesi lazım. Ablukaların kaldırılması gerekiyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'yle liman açılmasını konuştuk. Tünel kapatılırsa bir havalimanının açılması lazım. Bir nefes alanı açılması lazım. Ateşkesin sürdürülebilir olması lazım. Bunun için bir çalışmanın içerisindeyiz.

"HİÇBİR ZAMAN CİDDİYE ALMADIM"
İsrail Dışişleri Bakanı'nı hiçbir zaman ciddiye almadım. İsrail bombalayacak, barışı sabote etmeyecek, Türkiye barışı sabote edecek. Geçmişte ateşkesin çift taraflı olmasını sağlayan Türkiye’dir. İsrail, Filistin halkı sahipsiz kalsın istiyor. İstediği zaman vurma, çocukları vurma hakkı kabul edilsin istiyor.

Hamas, Gazze’de bir taraftır. Hamas’ın olmadığı, tek taraflı ateşkes çağrısı gerçekçi değil. Bu düzen sürdürülebilir değil. Biz sesimizi çıkarmazsak vicdan uyanmıyor. Ne olursa olsun bu çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

İhsanoğlu bölgedeki gelişmeleri acaba biliyor mu? Dün de Gaziantep’teki açıklamalarını görünce hayret etti. Beşar Esad’a hiçbir eleştiri getirmiyor. 2 yıl önce İslam İşbirliği toplantısındaki konuşmasını adamın önüne koyarlar. Bana gelip neler söylediğinizi hatırlatmak isterim. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteriyken bir tavır alacaksınız, sonra Türkiye’de cumhurbaşkanı adayı olunca başka tavır alacaksınız. Yarın olmaz ya cumhurbaşkanı gibi bir konumda bulunsa bunları sınırdışı mı edecek. Onları kaderine mi terk edecek.

Bir cumhurbaşkanı adayının provokasyonların arkasında duruyormuşçasına hükümetini eleştirmek sorumsuzluktur. Seçimi kaybettikten sonra bu konuşmaların muhasebesini yapar ve tarihe karşı olan sorumluğunu hatırlar diye ümit ediyorum.

SURİYELİ SIĞINMACILARIN DURUMU
Biz bir zorlukla karşılaştığımda deve kuşu gibi kafamızı kuma gömmedik. Bir yangın yerinin ortasındayız ve hiçbirinden Türkiye sorumlu değil. Ukrayna’dan tutun da Suriye ile ilgili Cenevre sürecinde en fazla pozitif katkıyı biz sağladık. Mülteciler Türkiye’yi sığınacak bir ada gibi görüyor. Sadece Suriye değil Irak’tan da başvuranlar oldu. 2. Dünya savaşını düşünün. Herkes Amerika’ya kapağı atıp güvenli yer bulmak istiyor. Bunun gibi herkes şimdi Türkiye’yi bir sığınak olarak görüyor. Bizim bir kültürümüz var, aynen Amerika gibi. Türkiye, Osmanlı’nın küçülmesindeki gibi, Anadolu bir ana kucağı oldu. Onu alırım bunu almam derseniz bu ırkçılık olur.

"PROVOKASYONLAR SEÇİMLE İLGİLİ"
Orası Ortadoğu, oraya buluşmamak lazımmış. Yine İhsanoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun sözü. Bu anlamla milletimizin derin irfanına güveniyorum. Türkiye takip ettiği mülteci politikasıyla bir devrim yapmıştır. Kamplarımızda devam eden bu ağırlamanın bir standardı yok. Standardın çok üstünde. Ama dışarıdaki sıkıntılı biliyoruz. Bir toplantı yaptık, şehirlere giden bu Suriyeliler ile ilgili bütün tedbirleri aldık. Ancak vatandaşlarımızın ahlakına, tarih vicdanına güveniyoruz. Bize yakışmayan davranışlardan uzak durmalarını istiyorum vatandaşlarımızdan. Bunların hepsinin cumhurbaşkanlığı seçiminde bizi zora düşürmek için yapıldığını biliyoruz.

RUSYA-UKRAYNA
Suriye’de iç çatışma durdurulabilmiş olsaydı emin olun Ukrayna’da bu patlamalar olmayabilirdi. Suriye’de sistem tümüyle çöktü. Uluslararası toplumda istikrara olan güven önemli. BM üzerinde çözüm bulunur güveni sarsıldı. BM tarihinde en kötü dönemi yaşıyoruz. BM hiçbir konuya çözüm bulamaz hale geldi.

ULUSLARARASI SİSTEMİN ÇÖKTÜĞÜ SÜREÇTEYİZ
Alandaki aktörleri kontrol edemiyor aktörler. Ne Rusya ne Amerika kontrol edemiyor. Bu yüzden Suriye’de sorunlar tırmanmadan çözüm istedik. Suriye’de de Ukrayna’da da problem yaşanıyor. Bakın iki tarafın da güvendiği taraf olduğu için Türkiye’ye görev verildi. Karadeniz’de gidişat iyi değil. Uluslararası sistemi çöktüğü bir süreç yaşıyoruz. Bunu tekrar hep birlikte çözeceğiz. Türkiye açısından gurur duyulması lazım. Bütün bu ateş çemberininm içinde Türkiye ekonomik gelişimini sağlayan ve çemberin dışında kalmayı başaran bir ülke.

IRAK'IN BÖLÜNMESİ
2006-2007’den sonra baktık ki Irakta, Amerika’nın bıraktığı miras, merkezi yönetim Sünni bir diktatörden sonra Şii bir diktatöre yöneliyor bu da yanlış diyerek mümkün olduğu kadar vilayetlere yetki verilsin, insanlar kendi geleceklerini şekillendirsinler dedik.

Irak’ın yeniden inşa edilmesi için sahiplenme gerek. Ulusal düzeyde olmuyorsa yerel düzeyde olması gerek. Musul’u Musulluların sahiplenmesi lazım. Irak’ı bir arada tutabilmek için yetki devri lazım. Ya merkezi yönetimle güç ve kaynak paylaşımı gerek. Kerkük’te dahil hepsinin geleceği buna lazım. Maalesef öteki denendi ve olmadı, bu yöntemi daha doğru buluyoruz.

Bütün olumsuzluklar içinde olumlu bir süreç var. Meclis başkanı seçildi. Bütün Sünni liderlerin hepsini Ankara’da ağırladık, birer gün birer gün. Hepiniz toplanın kim en fazla adayı alırsa o olsun dedik. Böylece Meclis Başkanı problemi açıldı. Pazartesi günü Sayın Barzani geldi, cumhurbaşkanı adayını belirleyin, Maliki’ye bahane vermeyin dedik. Onlar da şuanda iki isme indiler.

Bu isimler üzerinde 1-2 günü kadar mutabakat sağlanır. Sonra sıra Başbakan’a geliyor. Maliki kalmak için ısrar ediyor. Yeni bir başbakan ihtiyaç var. Bunula ilgili tüm aktörlerle görüşüyoruz. Bağdat’ta sürdürülebilir bir süreç olursa Kürtlerin ayrılma talebi bitir. Kimse Kürtlerin maaşını alamadığını söylemiyor.

"178 VATANDAŞIMIZI KURTARDIK"

Kurtulan şoförlerde biri de söyledi. “Yayın yasağı hayatımızı kurtardı. “ Şuana kadar kaçırılan vatandaşlarımızdan kaybettiğimiz olmadı. Türkiye aktif olunca vatandaşlarımız… 178 vatandaşımızı kurtardık farklı coğrafyalarda.

Burada ise çok daha kritik bir şey. Musul Başkonsolosluğumuzun çalışanları… Bütün birimlerimi emin olun gece gündüz çaba sarf ediyoruz. Bütün birimlerimiz. Detayına girmek doğru olmaz. Bizim sorumluluğumuz onları sağ salim evine dönmesini sağlamak. İnşallah güzel haberi paylaşırız. Sağ duyulu tavrı sürdürmelerini rica ediyorum.

KIBRIS SÜRECİ
Kıbrıs’ta olumlu bir süreç yürüyor. Zor ve yavaş fakat Aralık’ta mutabık kaldığımız ortak metinden sonra süreç ilerliyor. Biz sorunu çözmek için iyi niyetli olduğumuzu gösterdik. Bu sükûnet Kıbrıs’ta yaşanan önemli süreçlerden kaynaklanıyor. Yarın da Maraş Harekatımızın yıl dönümü. Hiçbir zaman Maraş Harekatı’nın öncesine dönülecek bir süreç olmayacak.

"TÜRKİYE'YE DERS VERMEYE KALKACAKSINIZ..."
Öyle bir algı operasyonu yapılıyor ki Başbakanımızın, Cumhurbaşkanlığını engellemek, Ak Parti’nin meşruiyet sürecini sarsmak… Nerede otoriterleşme var. Büyükelçi orada çok zorlanıyor. Otoriterleşme eğilimi Amerika’da da var. Avrupa’da da var. Bu sübjektif bir iddiadır.

Türkiye’deki en büyük dogma Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı…Sanatkarlara uygulanan mahalle baskısı otoriterleşme olmuyor, kim nereye gidecek onlar karar verecek. Onlar otoriter olmayacak Türkiye’yi 2001’deki ortamdan çıkaran Başbakan otoriter olacak. Sormak lazım adı Muhammed olduğu için kaç kişi Amerika’da nezarette kaldı.

Amerika’da bu eğilimi unutacaksınız sonra Türkiye’ye ders vermeye kalkacaksınız. Kimseni buna haddi yok.

ERDOĞAN SONRASI BAŞBAKANLIK
Rüyalarımzda bu gündem var. Musul var Suriye var. Bizim birinci gündem maddemiz bu. Cumhurbaşkanlığı seçimi bitene kadar AK Parti içinde bu tartışmayı başlatmak doğru değil. Gezi sürecinde de hep AK Parti içinde ayrışma olur mu diye bakıldı. 17 Aralık operasyonlarından sonra Türkiye’yi hükümetsiz bırakmaya yönelik bir girişim oldu.

Cumhurbaşkanlığı konusunda Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında bölünme yaşanır mı diye bakıldı. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olduktan sonra ne olacak tartışması başlatarak AK Parti’de bir istifa yumağı yaratma çabası var. Bu AK Parti meselesidir. Dışarıda olanların bu tartışmaya girmesi doğru değil.

Seçilmiş Cumhurbaşkanı, seçilmiş Başbakan mutlaka çatışılar. Bu senaryolar düşünüleceğine iki makam birlikte bu süreci yönetirler Türkiye’de de bunun bir siyasal kültürü oluşur. Ben AK Parti’nin bütün bunları aşacağına inanıyorum.