Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) tarafından, düzenlenen “Kadın Kalbi Değerlidir” konulu online basın toplantısında, alanında uzman hekimler, kalp damar hastalıkları görünme oranının kadınlarda giderek arttığına işaret ederek, obezite ve sigara gibi risk faktörlerine dikkat çekti. 

Yaptığı etkili farkındalık çalışmalarıyla birçok önemli projeyi hayata geçiren Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde de çok özel bir etkinliğe imza attı. TKD tarafından düzenlenen ve Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Doç. Dr. Ayça Boyacı, Prof. Dr. Saide Aytekin, Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu ve Prof. Dr. Necla Özer’in katılımıyla gerçekleşen “Kadın Kalbi Değerlidir” konulu online basın toplantısında, kadınlarda kalp ve damar hastalıklarına ilişkin çok çarpıcı bilgiler paylaşıldı.

“Menopozdan önce de görülebilir”

Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu risk faktörlerine dikkat çekerek şöyle dedi: “Aterosklerotik damar hastalığı damarların yıllar içinde risk faktörlerinin etkisiyle daralması ve tıkanması ile kalp krizi ve inmeye yol açar. Bu risk faktörlerinin başlıcaları sigara, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, şeker hastalığı ve şişmanlıktır. Kadınlar hormonları nedeniyle menopoza kadar genelde korunurlar ancak sigara tüketen, şeker hastalığı olan veya ailevi hiperkolesterolemi olan kadınlarda menopozdan önce de kalp krizi görülebilir. Araştırmalar, hareketsizlik ve psikososyal stresin kadınlarda daha fazla olduğunu göstermiştir. Hastalık geliştiğinde yakınmalar daha müphem olduğundan ve her zaman göğüs ağrısı olmadığından kadınlar da hekimler de kadında kalp hastalığından şüphelenmeyebilir. Kalp krizi geçirirken kadınlar daha geç hastaneye başvururlar. Çoğu kadında hastalık daha ileri yaşta geliştiğinden seyri ve komplikasyonları daha olumsuz olur. Bu nedenle risk faktörlerinin çok erken yaşta fark edilip tedavisi gerekir.”

“Kadınlarda obezite erkeklerin 2 katı”

Basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Saide Aytekin de şunları söyledi: “Kalp damar hastalıkları tüm dünyada en sık ölüm nedenlerinden biridir. Erkeklerde daha sık olduğu bilinmektedir. Ancak kadınların menopoza kadar hormonları ile korunduğu bilgisi de yerleşmiştir. Oysa kadınlarda sıklıkla menopoz sonrası olmakla birlikte eğer kolesterol yüksekliği, tansiyon, sigara, ailede erken yaşta özellikle annesinde kalp damar hastalığı bulunması, şeker hastalığı, obezite gibi nedenlerle daha genç yaşlarda da kalp damar hastalığı görülmektedir. Kadın erkek farkı 60 yaş üzerinde ortadan kalkmakta, aynı oranlarda görülmeye başlamaktadır. Bu nedenle risk faktörlerinin önemi çok büyüktür. 

Kadınlarda kalp ve damar hastalıklarının en sık görüldüğü Avrupa ülkelerinden birisi Türkiye’dir. 2019’da kadınlarımızda tansiyon sıklığı oranı %36 olmuştur. Ayrıca obezite sıklığı erkeklerin yaklaşık iki katıdır. Yüksek kolesterol, şeker hastalığı sıklığı erkeklerden fazladır. Sigara içimi erkeklerden az olmakla birlikte giderek artmaktadır. Kadınlarda 2019 kardiyovasküler ölüm sayılarına baktığımızda 79.788 gibi çarpıcı bir rakama ulaşılmaktadır. Oysa yalnızca 4207 kadın meme kanserinden ölmüştür. Bu rakamlar durumun ciddiyeti hakkında bilgi vermektedir.”

“Avrupa’da en yüksek kadın obezitesi Türkiye’de”

Prof. Dr. Meral Kayıkçıoğlu da şu bilgileri paylaştı: “Güncel verilere göre, kadınlarımızda kardiyometabolik risk profili giderek olumsuz yönde gelişim göstermektedir. Kardiyometabolik risk dediğimizde obezite ve diyabet riskini anlıyoruz. Hem diyabet hem obezite sıklığı kadınlarımızda erkeklere göre belirgin oranda yüksektir. Ülkemizde yaklaşık her 5 kadından biri şeker hastası iken her 3 kadından biri şişmandır. Türk kadını maalesef Avrupa’da en obez kadın konumundadır. Kadınımızdaki, obezite artışı fiziksel aktivite azlığıyla da ilişkili olup giderek artan diyabetin de ana nedenini oluşturmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın DSÖ ile ortak gerçekleştirildiği toplum tabanlı çalışma ve TDK’nin 2000 yılı sonrası çalışmalarının analizleri, kadınlarımızdaki kalp damar hastalık risk faktörlerinin hızlı bir şekilde arttığını göstermektedir. Buna göre sigara hariç tüm risk faktörleri kadınlarda erkeklere göre daha yoğundur. 

Tüm bunların sonucunda kadınlarımızda kalp damar hastalıklarının artması beklenmektedir. Nitekim 2018 yılında gerçekleştirdiğimiz TURK MI çalışması kalp krizleri seyrinde hastane içi ölüm oranlarının kadınlarda erkeklere kıyasla neredeyse 3 kat daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. (Kadınlarda 

İzmir’deki HIV virüsü vakasında Kızılay iddiası İzmir’deki HIV virüsü vakasında Kızılay iddiası

%11,2, erkeklerde %3,8) Kadınlarımızda gözlenen bu yüksek ölüm oranı kalp krizi sonrası ilk yılda da devam etmektedir.”

“Gebelik kalp hastalıkları için stres testi gibi”

Prof. Dr. Necla Özer ise gelişmiş ülkelerde gebelikteki en önemli ölüm nedeninin kalp hastalıkları olduğunu aktararak şöyle dedi: “Gebelik yaşının artması, obezite, sigara, hipertansiyon gibi kardiyovasküler hastalık risk faktörlerinin daha çok görülmesi, kalp hastalıklarının daha iyi tedavi edilmesine bağlı olarak bu kadınların gebelik çağına kadar yaşayabilmesi, teknolojik gelişmeler nedeniyle sorunları olan pek çok kadının gebe kalma olasılığının artması gibi faktörlere bağlı olarak gebelikte kalp hastalıkları önümüzdeki yıllarda daha büyük bir sorun haline gelecektir. 

Gebelik kardiyovasküler hastalıklar için adeta bir stres testi gibidir. Daha önce tanı almamış pek çok kalp hastalığı ilk defa gebelikte tanı alabilir. Ayrıca gebelikte daha önce bilinen pek çok kalp hastalığı daha da kötüleşebilir. Tüm bunların yanı sıra gebeliği nasıl geçirdiğimiz, ilerde kalp hastalığı olup olmayacağımızla ilgili fikir de verebilir. Gebelikte tansiyonu yükselenlerde, şekeri ortaya çıkanlarda, erken doğum yapanlarda, doğum yaptığı haftaya göre bebek gelişimi iyi olmayan annelerde ilerdeki yıllarda kalp hastalığı riski daha fazladır.”

Editör: TE Bilişim