Avrupa Birliği Komisyonu, Batı Balkanlar, Ukrayna ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 10 ülke için genişleme paketini bugün açıkladı.

Ukrayna, Moldova ve Bosna Hersek için adaylık müzakerelerinin başlatılması tavsiyesinde bulunan komisyon, Türkiye’nin AB’den uzaklaşma eğilimini geriye döndürecek bir adım atmadığını kayda geçirdi.

ab komisyon baskanı

141 sayfalık raporda, Türkiye’nin son yıllarda olduğu gibi insan hakları, temel özgürlükler, sivil toplum ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda ciddi gerileme içinde olduğu kaydedildi.

Demokratik kurumların işleyişinde ciddi eksikliklerin olduğunun belirtildiği rapor, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın AİHM kararlarına karşı hapiste tutulmasının Türk yargısının evrensel standartlardan uzaklaşmasına neden olduğu belirtildi.

Trump, Hamas'a tehdit: Rehineler bırakılmazsa Ortadoğu cehenneme döner Trump, Hamas'a tehdit: Rehineler bırakılmazsa Ortadoğu cehenneme döner

Rapor ayrıca, dış politikada Türkiye’nin AB’ye uyumunun yüzde 10’a indiğini, Türk hükümetinin 7 Ekim saldırılarında Hamas’ı kınamadığını ve Hamas’ı destekler bir retorik kullandığını vurguladı.

AB’nin 2023 için yayımladığı genişleme raporu son yıllardaki raporlardan daha farklı bir çerçeve çizmedi ve 1999’da adaylığı alan, 2005’te müzakereler başlayan Türkiye’nin AB’den uzaklaşmaya devam ettiğini kayda geçirdi.

“Türkiye’nin demokratik kurumlarının işleyişinde ciddi eksiklikler bulunuyor” tespitinin yapıldığı raporda, Türkiye’deki demokratik gerilemenin sürdüğü belirtildi.

Bu sürecin Mayıs’ta gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde de devam ettiği, siyasi kutuplaşmanın arttığının anlatıldığı raporda özetle şu unsurlar yer aldı:

'Sivil toplum kuruluşları baskıyla karşılaştı'

Sivil toplum

“Sivil toplum konusunda ciddi gerileme devam etti. Sivil toplum kuruluşları giderek artan bir baskıyla karşılaştılar, hareket alanları daraldı ve ifade özgürlükleri ve toplanma özgürlükleri sınırlandırıldı.

“Şubat 2023 depreminden sonra bölgeye yardım göndermek isteyen sivil toplum kuruluşları baskıyla karşılaştı.

“Bazı insan hakları kuruluşları, Türkiye’nin geniş terörizm tanımı nedeniyle kapatıldı. Hükümete yakın bazı medya kuruluşları, aralarında AB’nin bulunduğu uluslararası kuruluşlardan fon alan insan hakları savunucularını terörist ve suçlu olarak yansıttılar.

“Kadın hakları savunucuları da baskıyla karşılaştılar. LGBT topluluklarına dönük nefret söylemi ciddi kaygı unsuru oldu. “

Güneydoğu

“Güneydoğu’daki durum özellikle Şubat ayındaki depremden sonra endişe unsuru olmaya devam etti.

Türk hükûmeti Irak ve Suriye’ye dönük askeri operasyonlar düzenledi. Sınır bölgelerinden yaşayanlar, AB tarafından terör örgütü olarak tanımlanan PKK’nın saldırıları nedeniyle güvenlik riski yaşadılar.

“Terörle mücadele hükûmetin meşru hakkı ve sorumluluğudur, ancak bunun hukukun üstünlüğü, insan hakları ve temel özgürlükler ilkelerine tam olarak uygun olması gerekir.

Yargı

“Türkiye, yargı alanında AB’ye uyum açısından en erken aşamada.

“Arka arkaya çıkan yargı reform paketlerine karşın yapısal eksiklikler giderilmedi. İş insanı Osman Kavala ve eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM kararlarının uygulanmaması ciddi bir kaygı olmaya devam etti.

“Bu durum, Türk yargısının evrensel ve AB standartlarından uzaklaştığını ortaya koydu.

“Yargıç ve savcılar üzerinde yürütmenin baskısının giderilmesi konusunda bir ilerleme olmadı. Bu da yargının bağımsızlığı tarafsızlığı ve yargının kalitesini negatif etkiledi. Genel itibarıyla yolsuzluk bir sorun olmaya devam etti.

'Avrupa Konseyi standartlarından da uzaklaşıldı '

İnsan hakları

“Temel insan haklarındaki kötüleme devam etti. Türk yasaları insan hakları konusunda garantiler sağlamakta, ancak bunların uygulanması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standardına ve AİHM içtihatlarına uygun hale getirilmeli. Türkiye’nin AİHM kararlarına uymaması üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin kurduğu insan hakları ve temel özgürlükler standartlarından da uzaklaşmasına neden oldu.”

İfade özgürlüğü

“Bu alanda ciddi gerileme devam etti. Gazetecilerin, yazarların, avukatların, akademisyenlerin, insan hakları savunucularının ve eleştirel seslerin faaliyetlerine geniş kısıtlamalar devam etti. Ulusal güvenlik ve terörle mücadele yasalarının uygulanış biçimi AİHM içtihatları ve AİHS ile tutarsızlık yarattı. Mayıs 2023 seçimleri sürecinde ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, seçmenlerin bilgiye dayalı karar vermelerinin olumsuz etkilendiği gözlendi.

59 gazeteci tutuklu

“Sınır Tanımayan Gazeteciler’e göre, Türkiye Dünya Basın Özgürlüğü listesinde 2022’ye göre daha da geriye gitti ve 180 ülke arasında 165.ci sırada yer aldı.

“Haziran 2023 verilerine göre, 59 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde cezasını çekiyor ya da yargılanmayı bekliyor. “

‘Türkiye Hamas’ı kınamadı’

AB raporunun dikkat çeken kısımlarından biri dış politika başlığı oldu.

Türkiye’nin tam üyelik adayı olmasına karşın AB’nin dış politika ve güvenlik politikalarına uyum oranının yüzde 10’da kaldığını kaydeden rapor, hem Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi hem de 7 Ekim’de başlayan İsrail-Hamas savaşına yer veriyor.

Raporda şu unsurlar öne çıkıyor:

Rusya’ya yaptırımlar

“Türkiye, genel olarak BM dışındaki yaptırımları uygulamıyor ve AB’nin Rusya’ya karşı önlemlere kesin şekilde katılmıyor. AB’nin yaptırımlar özel temsilcisi, Rusya’ya yaptırımların delinmemesi konusunun önemini konuşmak üzere iki kere Türkiye’ye gitti. Türkiye, Rusya tarafından askeri amaçlarla da kullanılabilecek hassas ürünlerin Rusya’ya re-exportunu engelleyecek adımlar atmalı.

Hamas

“Hamas’ın İsrail’e Ekim 2023’te düzenlediği saldırının ardından, Türkiye Hamas’ı terör örgütü olarak tanımaktan ve kınamaktan imtina etti. İsrail’in saldırıya verdiği yanıtı ise sert bir şekilde eleştirdi.

“Türkiye, her iki tarafta meydana gelen sivil kayıpları güçlü bir şekilde kınadı ve İsrail ile Hamas arasında arabuluculuk önerdi. Türkiye, şimdi İsrail ile ilişkilerini gözden geçiriyor.”

Ekonomide uyum konusunda ilerleme olmadı

Raporun ekonomik kriterlere ilişkin bölümünde Türk ekonomisinin oldukça ileri bir düzeyde olduğu ancak raporun hazırlandığı dönemde bir ilerleme kaydedilmediği vurgulandı.

Raporda piyasa ekonomisi ile ilgili şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye’nin piyasa ekonomisinin düzgün işleyişine dair ciddi endişeler devam etti. Rapor döneminin büyük bir bölümünde, para politikasının yürütülmesi ile kurumsal ve düzenleyici ortam gibi önemli unsurlarda gerileme oldu.

“Seçimlerden sonra istikrar odaklı makroekonomik politikalara geri dönmek için bazı adımlar atıldı. Ekonomik büyüme 2022'de güçlü kalmaya devam etse de Türkiye, ekonomik temellerini zayıflatan ve kırılganlıklarla riskleri arttıran piyasa odaklı politikalardan daha da uzaklaştı. Enflasyon yüksek kalmaya devam etti.”

Editör: MURAT AYDIN