Ah Şu İnternet!...
Şu günlerde başta Amerikalılar olmak üzere birçok ülkenin, aklı konusunda şüpheyle yaklaştığı ABD Başkanı Trump, durduk yerde –acaba gerçekten durduk yerde mi?- Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınacağını, büyükelçiliğin de buraya taşınacağını söyleyiverdi!
Aklı başında herkesin yaptığı gibi -benim de desteklediğim şekilde- RTE de tepkisini koydu. Böyle bir durumun ancak ortalığı karıştırmak ve olay çıkaracak haksız bir uygulama olacağını söyledi. “Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir, Eyy Trump, sen ne yapmak istiyorsun?” dedi. Buraya kadar her şey doğru; gereken yanıt verildi, biz de kutladık RTE’yi.
İşte tam da burada internet denen bela devreye giriveriyor. Bu sözü ta yıllar önce yüzüne karşı söyleyenlere neler dediğini resimleriyle önümüze seriveriyor! Yıl 2005; RTE henüz başbakandır. 1 Mayısta İsrail’i ziyarete gitmiştir. Ne de olsa tek başına iktidardır ve bol bol “Türk’ün gücünü” hiç değilse gezerek diğer ülkelere göstermektedir. Ustası zamanında baş düşmanı olan “Siyonist İsrail” söylemi artık eskimiştir. Yerine Osmanlı gibi tüm ülkeleri fethettiğimiz ve uyruk ettiğimiz zamanlara özlem duyulmaktadır. Üstelik ülke “şirket gibi yönetilmeli” bol para kazanılmalıdır. Bunun için de dinin yeşilinden doların yeşili daha “evla” kabul edilmekte, her şey alınıp satılmaktadır!
Bu nedenle “Siyonist İsrail” gitmiş, yerine “Dost İsrail” gelivermiştir. O gün onu karşılayan ise İsrail’in eli kanlı katillerinden “Filistin Kasabı” olarak tanınan Ariel Şaron’dur! Katil, RTE’yi karşılama sırasında şöyle diyor internet kayıtlarında:
“Hoş geldiniz Sayın Başbakan, Yahudilerin başkentine hoş geldiniz. İsrail’in başkenti Kudüs’e hoş geldiniz.”
Trump’a yukarıdaki sözleri için “saydıran” RTE aynı RTE; üstelik şimdi CB! Ne yapıyor RTE biliyor musunuz? Sadece gururla gülüyor! Evet, gülüyor ve çıt yok!... Yetmedi; geçenlerde İsrail’le yapılan bir anlaşmada Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu resmen kabul edilmişti; bu da ayrı bir rezalet ve yine çıt yoktu!
Bir de tüm İslam ülkelerini derhal toplantıya çağırıp dünyayı ayağa kaldıracağını söyledi ya; burada koptum doğrusu! Niye mi? Yahu bu Arap ülkeleri bir kere Arap olmadıkları için Filistin’i hiç sevmezler. Üstelik en büyük zevkleri başka bir Arap-İslam ülkesiyle savaşmaktır! İsterseniz Orta Doğuya bir bakın; kim kiminle savaşıyor? Ve yine daha da ilginci, Arapların en güçlüsü, daha doğrusu zengini mi demeli, S. Arabistan ABD ile kanka. Onun sözünden çıkması, İsrail’e yan bakması hayal olur. Zaten katılanların “temsil kalitesi” her şeyi ortaya koydu.
İsrail ki, dört tarafı İslam ülkeleriyle kuşatılmış; ama her fırsatta katilliğinden vazgeçmemiş ve toprak gaspını sürdürmüştür. Kafasını kaldıranın kafasını kırmıştır. Çünkü arkasında ABD ve İngiltere vardır.
Şu soruyu sormadan da geçemeyeceğim; Kudüs binyıllardan beri sadece İslam’ın değil, tüm tek tanrılı dinlerin merkezi olmuştur. Yani her din için kutsaldır. Bu tamam!.. Ama bizim dinimizde her Müslüman’ın üzerine farz olan Hac ziyaretini yapacağı Kâbe Kudüs’ten daha mı az kutsaldır? O kutsal mekânın çevresine bilmem kaç yıldızlı “ultra süper lüks oteller” falan dikip Kâbe’yi “kibrit kutusu” gibi otellerin gölgesinde bırakırlarken tüm dünya Müslümanları neredeydi? Neden şiddetle karşı çıkmadılar?
--Filistin ve diğer Arap devletlerinden bir tek tanesinin Türkleri sevdiğini, zor günlerinde yardımcı olduğunu mu yazar tarih?
--Yoksa İngilizlerle işbirliği yapıp yorgun ordumuzu arkadan vuranları, hastanelerde bırakılan yaralı gazilerimizi bile vahşice süngüden geçirerek şehit edenleri; binlerce esir askerimizi zorla kör edenleri mi yazar?
--Yakın tarihimizde Türkî devletlerin işgallerini görmezden gelip Ermeni soykırımını destekleyen, Kıbrıs’ı tanımayıp bizi işgalci gören bu ülkeler değil midir? İnanmayanlar Google amcalarına soruversinler!...
Son bir –iki yıl içinde içimizi yakan katliamlar yaşadı bizim halkımız… Bu vahşi olaylarda bile muktedirlerin teröristlerce şehit edilenleri, rengine, cinsine, etnik kökenine göre ayrıştırıp bazılarını “şehit”, bazılarını “ölü” ilan ettiği bir ülkede yaşamak zorunda kaldığımızı utanarak söylemeliyim!
Benim siyasi görüşüm “insan” merkezlidir. Buradaki insan pür çıplaktır; üzerine ne ırk, ne cinsiyet, ne dil, ne milliyet elbisesi giydirmek gibi bir hakkımız yoktur. O neyse odur, sorgulayamaz, değiştirmeye uğraşamayız. Sadece onunla iyi geçinmenin, haksızlıklara karşı birlikte mücadele etmenin ve tüm insanları birlikte kucaklamanın yollarını aramalıyız. Bu nedenle “insan” olan herkesin canı yandığında benim de canım yanar; ama hepsine! Bir kısmına “oh olmuş!” diyemediğimizde o zaman bizlerde “insan” oluruz.
Her göstermelik olayda “iç siyasete mesaj” olarak gece yarıları ortaya dökülen “dantelli kefenlilerimiz” neredeler? Portakal bıçaklayan, Noel Baba dövenler, Suriye’ye “hain Esed’e karşı” savaşmaya gidenlerden şimdi bu kahramanlığı beklemek de hakkımızdır sanırım. Tabi “çürük” raporları yoksa!...
Bunları uydurduğumu söyleyeceklere önerim; internete girip oradaki “her şeyi bilen Google amcaya” bir soruversinler; bakın neler neler öğrenecekler!...
Son soru: İçte ve dışta, bunlar mı ayağa kalkıp İsrail’e karşı çıkacak?
Kesin sonuç: Sadece terör artacak, başka bir şey beklenemez!
İç siyasete selam, yola devam. Aaah internet ah! Sen nelere kadirsin.