Ak Parti ve Cemaat Eskisi Gibi Kardeş Olmalı



Kuran’a göre tüm müminler hem bu dünyada, hem de sonsuz hayatları olan ahirette kardeştir.

Onlar aynı yolda yürüyen, aynı kitaba uyan, aynı hedefe ulaşmak isteyen kişilerdir. Aynı hak

davanın bir ucundan tutan, kalpleri ihlasla, Allah aşkıyla dopdolu olan insanlardır. Bu sebeple

aralarında büyük bir sevgi, saygı ve ittifak vardır. Allah, bu durumu Kuran’da şöyle tarif

etmektedir:

Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf

bağlayarak çarpışanları sever. (Saf Suresi, 4)

Tabii ki Müslümanlar arasında hatalı tavırlarda bulunanlar olabilir. Bu dünya hayatında

gaflet nedeniyle mümin kardeşine ters düşen olabilir. Bu hatalı tavrın nedeni, nefisleridir.

Mümin fedakar, hoşgörülü ve sıcaktır; ama herkeste nefs bulunur ve insan dikkat etmezse

bazen nefsine uyabilir. Kişinin öfkelenmesi ve bu tutumuna devam etmesi nefsine uyması

sonucunda olur. Mümin nefsine uymamakla, öfkesini yenmekle ve başkasının öfkelenmesine

vesile olacak şeyler söylemekten kaçınmakla mükelleftir.

Müslümanlar için nefsine uymaktan sakınmak diğer Müslümanlarla tesanüd içinde olmak

çok hayatidir. Allah diğer Müslümanlarla birliği beraberliği ve eğer iki Müslüman topluluk

birbirlerinin aleyhine davranırlarsa ve araları bozulursa aralarını bulmayı emretmektedir.

Allah Kuran’da müminlere daima birlik olmalarını ve birbirlerinin aralarını düzeltmelerini

şöyle bildirir:

Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve

Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10) diye belirtiyor.

Bir kişi “ben Müslümanım, müminim ama Müslümanlarla birlik olmak istemiyorum” ya

da “her grup, cemaat, tarikat kendi başına hareket eder, diğer Müslümanlar, aralarında

dargınlık ve çatışma olsa dahi, beni ilgilendirmez” diyemez. Müslüman için namaz, zekat,

oruç nasıl farz ise birbileri ile karşı karşıya gelen ya da mücadele eden Müslümanların arasını

buılmak da o şekilde farzdır. Aralarını bulmak yerine birbirlerine düşürmeye çalışmak, onları

kışkırtmak haramdır, Kuran’a tamamen aykırıdır. Bile bile Kuran’a aykırı davranmak da

hayır değil bela getirir.

Genel olarak dünyada olup bitenlere baktığımızda Müslümanlar arasında ittifakın,

uzlaşmanın, sevginin, birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın hayır ve güzellik getirdiğini,

ama dağılıp ayrılmanın da bela getirdiğini görüyoruz. Şeytan insanları, Allah’ın Kuran’da

emrettiğinin aksine, birlik olmaktan uzaklaştırıp bölünmeye teşvik eder. Örneğin Irak ‘ta

Kürt, Arap, Türkmen, Sünni, Şii bölünmesi Irak’ı perişan etmiştir. Suriye’de mezhepler

arası çatışma Suriyeyi helake doğru sürüklemiştir. Bazıları ise bütün bu olayları dünyevi

sebeplerle açıklamaya çalışmaktadırlar . Bu kişiler entel bir üslup kullanarak yabancı

kelimelerle süsledikleri cümleleri ile söz konusu olaylarla ilgili insanları tamamen maddi

dünyaya yönlendiren Kuran dışı yorumlar yapmaktadırlar. Bu dar ve dünyevi bakış açısına

sahip kişiler söz konusu olayların Allah tarafından yaratıldığının ve hepsinin bir plan ve

düzen içinde gerçekleştiğinin farkında değillerdir. Kuşkusuz bu çok büyük bir gaflettir. Çünkü

yeryüzünde gerçekleşen her olay Allah’ın kontrolünde gerçekleşir ve kader bir saniye bile

değişmeden akışını sürdürür.

Bizler dünya hayatında yaşadığımız her olay ile ilgili Allah’ın bize Kur’an da tarif ettiği

şekilde bir yol izlemeli ve sorunlara yine Kuran’la çözüm getirmeliyiz. Çünkü Allah

Kur’an da insanların ve toplumların fıtratına en uygun olan çözümleri çok net bir şekilde

bildirmiştir. Allah ayetinde “birlik olun, birbirinize yardım edin, eğer birlik olmaz

yardımlaşmazsanız fitne çıkar” diye belirtmektedir. Müslümanlar dağılıp, ayrılıp,

çekişiyorlar, sonra da neden başımızdan sıkıntı eksik olmuyor diye gece gündüz düşünüyorlar.

Halbuki Kuran’a uyulmadığı taktirde insanların başına gelecek sıkıntı, fitne tam da Kuran’da

bildirildiği gibi gerçekleşiyor:

.. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde

bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Gelelim gündemdeki olaylara:

Ak Parti de, Fethullah Hocaefendi Cemaati de İslam’a hizmet ediyor. Her iki Müslüman

grubun da İslam’a hizmet amacına sahip olduklarını bile bile güçlerini kırmaya çalışmak,

aralarını bozmaya çalışmak, Müslümanların arasına fitne sokmak, onları birbirine düşürmek

son derece yanlıştır. Tek bir kişinin iman etmesine, ülkeye ve Müslümanlara hizmet etmesine

vesile olmak bile çok önemliyken, binlerce insanın imanına, ülkeye hizmetine, dini rahat

yaşamasına vesile olan her iki topluluğun da varlığı milletimiz için nimettir.

Unutmayın ki birlik olmak ve dağılıp ayrılmamak ayetlere göre namaz gibi, infak gibi, oruç

gibi Allah’ın emridir. Bu emri uygulamak “Müslümanım” diyen herkesin sorumluluğundadır.

Allah Kur’anda şu şekilde belirtmektedir:

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki

nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-

ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş

çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye,

Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran Suresi, 103)

Hepimiz Allah’ın Kur’an daki hükümlerine sımsıkı sarılalım, birlik olalım. Müslümanların

arasını bulalım, huzur ve sükunet için çok dua edelim. Şeytanın hileli düzeni çok zayıftır.

Bir de bakmışız ki düşman gibi görünenler sıcacık birer dost olmuş ve Türkiye yeniden

sükunete, huzura kavuşmuş. Bundan sonra bizlere düşen daima yatıştırmak, uzlaştırmak ve

sevgiyle kalpleri birleştirmektir. Bu şekilde davranıldığında şeytan müminlerin arasını asla

bozamayacaktır.

Herşeyin Allah’ın “ol” demesiyle olduğunu ve yaşanan her olayda çok büyük bir hayır

olduğunu da unutmayalım. Hayır zannedilen şey şer, şer zannedilen şey ise hayır olabilir.

Allah ayette ‘’Siz bilmezsiniz ama Allah bilir.’’ diye belirtiyor. Türkiye, altınçağa doğru

yaklaştığı bu günlerde, daima büyümeye ve güçlenmeye devam edecektir. Kuşkusuz bu takdir

edilmiş bir kaderdir; Türkiye’nin bu yükselişini değiştirmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir.

İnşallah....