Bugün Türkiye’deki üniversitelerde yaklaşık olarak 44 adet 4 yıllık, 121 adet 2 yıllık turizm bölümü bulunmaktadır(1) ve bu bölümlerde turizm sektörü için elemanlar, müdür adayları yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Peki, bu bölümlerde verilen eğitim sektör için yeterli midir? Aslında diğer bölümler için de bu konu tartışılabilir. Zira üniversitelerde genellikle teoriye dayalı eğitim verilmektedir.
Üniversitelerde alınan akademik eğitim iş hayatında her zaman başarılı olacağınız anlamına gelmez. Zira bunu bir kitapta okumuştum, şöyle yazıyordu: “almış olduğunuz akademik eğitim iş dünyasına adım atmanız için gerekli temel bilgileri verir, ancak yaşamınızı ve başarınızı garanti etmez”. Siz de bir düşündüğünüzde gerçektende böyle olduğuna kanaat getireceksiniz, özellikle de mesleki bölümlerde.
Üniversitelerde genelde teoriye dayalı bir eğitim verildiğinden bahsettim. Bu büyük bir kısım için böyledir. Mesleki bölümler açısından baktığımızda teorik eğitimin yanında kesinlikle pratik eğitim verilmesinin gerekli olduğunu görmekteyiz. Örneğin; turizm sektörü yoğun emek isteyen bir sektör olduğundan daha çok pratik bilgilere dayalı bir sektör konumundadır. Bunun için üniversitelerdeki turizm bölümlerinin uygulama eğitim alanlarının kesinlikle bulunması ve bu alanda eğitim veren akademisyenlerin de mesleki pratik bilgiye sahip olmaları gerekmektedir.
Fakat bugün baktığımızda turizm bölümlerinin uygulama eğitim alanlarında pratiğe dayalı eğitimin verildiğini söylemek pek de mümkün değildir. Durum böyle olunca da sektöre girip, başarılı olabilenlerin sayısı çokta yüksek değildir. Bunun sebebi ise üniversitede pratik beceriye sahip olmadığından sektörde ezilip, sektör dışına kaymalarıdır.
Türkiye’de 44 adet 4 yıllık, 121 adet 2 yıllık turizm bölümü bulunmasına ve her yıl binlerce mezun verilmesine karşın, sektörde nitelikli ve kalifiye eleman sayısı aynı oranda artmamaktadır. Tabii ki bu durumdaki bütün suçu akademik eğitime atmamak gerekir. Hatta, benim düşüncem; bunun tek sorumlusu bu kadar mezun insanı meslekten soğutan sektör içindeki kişilerdir. Akademik eğitimin tek suçu ise pratiğe dayalı eğitimde eksik olmasıdır.
Aslında YÖK, turizm eğitimi veren üniversitelerde denetlemelerde, uygulama eğitim alanları için diretmede bulunsa daha iyi olur diye düşünüyorum. En azından bu konuda biraz olsun iyileşme görülebilir.
Lakin bu yıllardır böyle devam etmektedir ve daha da devam edecek gibidir.
Üniversitelerde durum böyle olunca “Akademik Turizm Eğitimi Nereye Gidiyor” sorusu da doğal olarak insanın aklına geliyor.
SON SÖZ;
Turizm bölümlerinde akademik eğitimin yanında tabii ki eğitim süresince sektörde de tecrübe kazanılmalıdır.
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…