Amerika’nın 311 milyonluk nüfusunun %3’unu Türkler oluşturuyor. Bu da 10 milyon Türk var demektir Amerika’da.
 
Bunlar kayıtlı olanlar.
 
Bunun yarısı kadar da yasadışı yollarla fırsatlar ülkesinde yaşayanları da düşünürsek, İstanbul’un nüfusu kadar Türk demektir bu.
 
Geçen akşam bir pizzacının önünden geçerken burnuma mis gibi pizza kokusu gelince hemen girdim içeri.

Bundan sonraki dialog şöyle(İngilizce):
 
-3 dilim peynirli pizza lütfen.
-(İçeriye sesleniyor) Üc dilim peynirli pizza! Üzerine birşey ister misiniz?
-Yeşil peynir, olabilir. Domuz eti olmasın lütfen.
-Nerelisiniz?
-Tahmin edebilir misin? Nereliye benziyorum?
-İtalyan mısın?
-Hayır değilim? İtalyanlara mı benziyorum?
-Türkiye?
-Evet.
-Türkiyeli misin?
-Evet(Bundan sonrası Türkçe)
-Abi Türk müsün yaa?
-Ne? Sen de mi Türksün?
-Abi Türkçe konuşuyorum?
 
Bundan sonrası sevinç çığlıkları ve meşhur, `Amerika’yı fethedelim mi` muhabbeti oldu.
 
Bu benim karşılaştığım ilk Türk değildi. Ama özellikle bunu anlattım çünkü karşılaştığım en sıcak Türklerden biriydi. Zaten yazın çalışmak için Amerika’ya gelen bir öğrenciydi.
 
Eğer Amerika’da yaşayan bir Türk’le karşılaşırsanız, yani, Amerikan vatandaşı olup temelli burada yaşayanlardan bahsediyorum, böyle sıcak bir ilgiyi çok beklersiniz!
 
Sebebini açıklamadan önce bazı istisnaları olduğunu belirtmeliyim. Çünkü burada iki Türk var ki, bana birçok konuda gerçekten yardımcı oldular.
 
Burada yaşayan insanları milliyetine göre değerlendirmek yanlış olur. Çünkü burada dedikodu yok, burada uyanıklık yok, burada gereksiz laf yok!
 
Burada sahip olduğunuz vasıf var, işgücü var, Amerikalıların çok kullandığı deyimiyle `hardworking` var.
 
Bu yazıda belirtmek istediğim asıl konu şu; gözlemlerim sonucu buradaki Türkler birbirinden kaçıyor. İlk başta benim için bunun sebebini anlamak çok zordu.
 
Şimdi anlıyorum.
 
Çünkü buraya yerleşen Türkler, zaten kendi ülkelerindeki Türk’lerden kaçmak için buraya gelmişti.
 
Dedikoducu, kendi işinden başka herkesin ne yaptığıyla ilgilenen, iş değil laf üreten insanlardan kaçmışlardı.
 
Dolayısıyla, büyük fedakarlıklar gösterip, sayısız zorlukları aştıktan sonra geldikleri bu rüya ülkesinde aynı insanları görmek, aynı sorunlarla uğraşmak istemiyorlardı.
 
Yalnız burada beni mutlu eden birşey var ki, burada yaşayan Türklerin hemen hepsinin durumu oldukça iyi. İyi derken, gerçekten iyi diyorum. Öyle ki, çalışkan Türk insanı, Amerika’lıların bile birlikte çalışmak için can attığı, herkesin saygı duyduğu ve toplumda önemli bir yere sahip burada.
 
Herşey güzel görünüyor ama tamamen kusursuz olduğunu düşünmeyin. Bizim ülkedeki kıskançlık, burada da aynen mevcut. İyi bir işi olan, iyi bir evi, arabası ve geliri olan Türk, burada da kıskanılıyor. Hatta ileri giderek baltalanmaya çalışılıyor(Geçtiğimiz gün ben de yaşadım).
 
Bir de buradaki Türkler arasında, birbirinin İngilizcesini sınama hastalığı var ki, dillere destan. Yıllardır Amerika’da yaşayan adama, ‘Sen İngilizce biliyor musun’ ‘Senin İngilizcen nasıl konuş bakayım’ diye soran birilerini sık sık görmek mümkün :)
 
Birkaç hafta önce, İngilizce konuşmaya çalışıp birbirini anlamayan iki Türk’ün ‘Senin aksanın farklı. Ben İngiliz İngilizcesi konuşuyorum sen Amerikan… Ondan anlaşamıyoruz biz’ dediğini duyduğumda, 2 gün süren gülme krizine girmiştim :)