Ankara saldırısı ve gerçekler



Türkiye terör olaylarıylabir seçime giderken bu saldırının yaşanması çok manidar. Benzeri saldırı Diyarbakır ve Suruç’ta da yaşanmıştı.

Peki Türkiye’nin tescillenmiş terör örgütü PKK varken bu IŞİD nereden çıktı. Bu saldırı Ankara gibi bir merkezimizde nasıl gerçekleştirildi? Bu ülkenin istihbarat birimleri nasıl çalışıyor, ne iş yapıyor? Böyle bir saldırının gerçekleşmesini engelleyemeyen istihbarat örgütünün başındakiler şu anda he yapıyor?
Acaba biz bu işi yapamıyoruz diye istifa etme gibi bir düşünceleri var mı?

Peki istihbarat teşkilatının başındakilerin bağlı bulunduğu Başbakan ve Cumhurbaşkanı bu konuda ne düşünüyor...

“Üzüldük, sarsıldık, milletimizin başı sağolsun” diyerek 3 gün genel yas ilan etmekle kendi vijdanlarını rahatlatacak mı?

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin önemli bir açıklama yaptı. Konunun istihbarat zaafı olduğunu söyledi. Mehmet Ali Şahin’i daha Fatih Belediye Başkan adaylığı dönemindeki diyaloglarımızdan dolayı iyi tanırım... Dürüst düzgün bir insandır. Bakanlığı ve devlet içindeki görevleri sırasında da bu konuda bir sapması olduğuna şahit olmadım. İktidar partisinin üst düzey yöneticisi olmasına rağmen bunu dile getirebildi. İşte Ak Parti içinde Mahmet Ali Şahin gibi düşüncesini ‘hür’ olarak açıklayabilecek kadrolara ihtiyaç var.

Liderlere saygı ayrıdır... Durum memleket meselesi olunca bunu ortaya koymak gerekir...

Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde iktidara sahip olanların gaflet ve delalet hatta hıyanet içinde olabeleceğine dikkat çekerek şöyle diyor:

“.....İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Bugün geldiğimiz noktayı Mustafa Kemal Atatürk önceden birebir görmüş olmalı ki bu sözlerle gençliğe hitap etmiş.

Bugün yaşadıklarımız yüreklerimizi yaktı. Türkiye kalbinden vuruldu. Bunun bu duruma gelmesinde yıllarca ülkeyi yöneten AK Parti iktidarının payı büyüktür.

Büyüklüğünden öte bunun sorumlusu AKP iktidarıdır.

Zaten dünya da ikitdarlar olması insanların kardeşçe yaşamasının önünde hiç bir engel olmayacaktır. Her şey iktidarların rantları üzerinden doğuyor. Türkiye’de Türk, Kürt, Laz Çerkez, Ermeni, Rum... Yaşayan insanların birbirleriyle bir sıkıntısı yok. Kapalısının açığının da bir birlerine karşı saygısı büyük. Ben açık bir kızımızla kapalı bir kızımızın yola yürürken birbirleriyle ne kadar iyi iletişim kurduklarını görüyorum.

Yine ayrı etnik kökenlerden insanlarımızın birbirleriyle iletişimlerinin dostluk bağlarını yaşıyor ve görüyoruz.
Ama iş tepe noktalara çıktığında değişiyor.

Bu terör örgütlerinin hepsinin arkasında da dünya endeksli iktidar güçlerinin varlığını kimse inkar edemez. PKK nasıl doğdu, kim destekledi, o kadar silahlar ve ekonomik kaynak nereden geldi. IŞİD bir devletten daha güçlü silahlarla Ortadoğuyu kasıp kavuruyor. Bu silahlar nereden geliyor. Yasadışı yollardan bu kadar silahlar IŞİD’e nasıl ulaşıyor. Hangi ülke topraklarından nasıl geçiyor?
Dünyanın bunları sorgulaması lazım.

Yoksa Amerika’nın, Rusya’nın gelip havadan bomba yağdırmasıyla milletlerin ‘Teröre karşı savaş’ algısı yaratmasından başka ne var ortada?
Tüm bu olayların arkasında ‘Büyük Kürdistan’ planı var.

11 Eylül 2011 Amerika’da ikizlerin vurulması ve 5 uçağın Amerika’yı bombalaması...

Bu terör eylemi Amerika’da plansız yapılabilir mi. Bir terör örgütü Amerika’da böyle bir eylem gerçekleştirebilir mi? Ben hayır diyorum. Ama böyle bir olay dünya milletleri üzerinde ‘İslami terör örgütü’ algısı yaratıp Irak’a, Afganistan’a girmeyi meşrulaştırır.

Yine Suriye’de Esad’a karşı çıkartılan ayaklanma ve kuzeyde “Kürtler’in biz burayı aldık” diye bayrak kaldırmasından sonra batının tutumu ortada.

İki olaydan geriye kalan ne var? Yaptığım sorgularda ‘Gözyaşı”.
Evet yaratılmak istenen algı, “diktatörlük ve göz yaşı”.

Oysa Irak’tan geriye kalan Kuzey Irak’ta ki Barzani’nin başkanlık yaptığı Kürt devleti... Suriye’de de buna paralel Hatay’a kadar uzanan Kürt özerk bölgesi...
Peki şimdi sıra nerede? Tabi ki Türkiye’de...

İşte bizim devletimizi yöneten iktidardakiler bunları göremedi. Komşu Suriye ile kanlı bıçaklı oldu. Şimdi sen Suriye’ye ne yaptıysan bu dar gününde Suriye’den bunu bekle...

Türkiye’de de devlet içinde IŞİD ve Kürt kaynaklı bir çatışma ortamı hazırlanıyor. Bu Suruç’la başladı, Ankara ile devam ediyor.

Gelecekte ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Ama Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi Türk Gençliği hayatı pahasına olsada bu ülkenin bölünmesine izin vermeyecektir. Bu ülke toprakları üzerinde Türk’ü, Kürd’ü ve diğer etnik kökenleri, dilleri ve dinleriyle birlikte yaşamayı tercih edecektir. Onun için iktidarların ihaneti ve hıyaneti olsa da gençler bu topraklarda bir Suriye ve Irak olunmasına müsaade etmeyecektir.

Ankara’da hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına ve Türk Milletine başsağlığı diliyorum....

Tüm halkımızı terör örgütlerinin birlik ve bütünlüğümüzü bozmak için yaptıkları bu eylemlere karşı sağduyulu olmaya davet ediyorum...