Başbakan, hemen hemen katıldığı  tüm televizyon programında aynı şeyi söyledi,

“Kemal beyin yarışı benimle değil, o parti içinde oyumu bir iki puan nasıl arttırırımda yerimi sağlama alırım derdinde” demişti, Kemal beyde bunu ısrarla reddedip “Seni o koltuktan indireceğim, senin dişlerini sökeceğim” dedi…

Gün geldi çattı, oylar sayıldı, eeeee görünen demokrasinin dibi yakındır, Ak Parti iktidar olmanın yıpratma payına aldırmaksızın her iki kişiden birinin oyunu aldı, CHP ise her dört kişiden birinin oyuna anca alabildi… 

Sıra balkona çıkmaya gelmişti; 

Başbakan çıktı o klasik balkon konuşmasını yaptı, başbakanlık koltuğundaydı  ve dişleri de ağzındaydı! Üçüncü kez ve her defasında oyunu arttırmanın mutluluğuyla konuştu, sonra sıra Kemal beye geldi, ne koltuktan inmiş bir “Recep bey” vardı, nede dişeri sökülmüş bir Başbakan, anlaşılan o ki yapılan muayene sonucunda çürüğe rastlanmamıştı ki, halk “gerek yok dişler gayet sağlıklı” dedi.

Kemal bey tıpkı Başbakanın dediği gibi “oylarımız arttı, en çok vekili biz çıkarttık” falan dedi, yani CHP içinde kendini başarılı ilan etti, mağlubiyetten galibiyet hissesi çıkartabildi, oysa Başbakan onu ikinci lig takımı olarak görmüştü, o ise hayır bende birinci ligdeyim dedi, ama sandıktan çıkan sonuçlara göre Başbakan onu çarpı ikiye katladı ve aynen dediği gibi Kılıçdaroğlu parti içi başarıdan bahsedebildi, yani bir kez daha U dönüşü, pardon S dönüşü hayır UÇUŞ yaptı! 
 

Vatandaşa gelince;

Onlarda balkondaydı, tavşankanı çayını yudumlarken seçim sonuçlarını izledi, herkes konuştu onlar sustu tüm kampanya süresince, çünkü kararlar çoktan verilmişti, esasında bu seçimlerde Muhalefetin iştahının kabarmasına neden olan şey tamda bu sessizlikti, çünkü konuşanlar bağırarak konuşuyor, Ak Partiye veryansın ediyordu, öyle bir gürültü çıkıyordu ki sanırsın Ak Parti barajın altında kalacak, gerçi anketler her şeyi söylüyordu ama onlarda çoktan yandaş ilan edilmişti, halk günlük hayatına devam etti, polemik yapmadan kimseyi incitmeden, öylece sessizce bekledi, 12 Haziran geldi sandıklar kuruldu, halk sessizce haykırdı, sonra herkes evlerine çekildi, ertesi gün her şeye kaldığı yerden devam etti, sabah kahvaltısı sonra iş, trafik aynı hızıyla aktı ülke ekonomisinin barometresi kamyonlar yollardaydı… 

Kısacası;

Başbakanın balkonunda teşekkür…

Kılıçdaroğlu’nun balkonunda züğürt tesellisi…

Vatandaşın balkonundaysa tavşankanı çay vardı… 

Bu arada CHP’nin 2009 yerel seçimlerde aldığı il genel meclisi oyuna bakarsak, oyunu arttırdığı falan yok, şimdi ne alaka diyenlere kısa bir hatırlatma, CHP’nin o dönemki genel başkanı Baykal, Ak Parti yüzde otuz sekiz oy alarak büyük bir düşüş yaşadığını söylemiş ve bu durumu sonun başlangıcı olarak göstermişti, madem ki yerel seçimler baz alınıyor, o halde Baykal neden gitti? Bu kadar oyu o da almıştı!

Aaaaa pardon unuttum, doğru ya bu YENİ CHP…