Yerel seçimler öncesi Türkiye’de bu güne kadar görülmemiş bir Olay(!) yaşandı.
Türkiye’de devletin tüm imkanları bir parti her noktada kullanıldı.
Devletin Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Lider, partisi için her gün meydanlarda öyle konuşmalar yaptı ki, ülkede kendi tarafından olmayanları adeta ‘terörist’ ilan eden konuşmalar yaptı. Bu konuşmaları da ‘Havuz Medyası’ denilen kanallarda bunların içinde devletin televizyonu olan TRT dahil canlı olarak verildi. Ardından haber saatlerinde, tekrar tekrar haberler yayınlandı.
Peki AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan konuşurken, diğer parti liderleri neredeydi. Onlar da sokakta, onlarında mitingleri ve programları vardı.
Özellikle CHP’nin ve CHP’li adayların haberlerine söz konusu kanalların hiç birinde yer verilmediği ortada.
Oysa, gazeteciliğin etik kuralları vardı.
Gazeteci, habercilik alanında herkese eşit davranmak zorundadır.
Gazetecilik Etik İlkeleri Küresel Bildirisi, 12 Haziran 2019’da Tunus’ta Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) 30. Kongresi’nde kabul edildi.
Bu bildiri 1954 tarihli IFJ Gazetecilik Prensipleri Deklarasyonu’nu tamamlayıcı niteliktedir. Bildiri, başlıca uluslararası yasalara, özellikle de Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’ne dayanmaktadır.
Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi’nin 19. maddesinde belirtilen bilgi ve fikre erişim hakkı, gazetecinin görevinin temelini oluşturur. Gazetecinin Topluma Karşı Sorumluluğu, diğer tüm sorumluluklarından, özellikle de ‘İşverenlerine ve Kamu Otoriteleri’ne karşı sorumluluklarından önce gelir.
Bu uluslararası bildiri; haberlerin araştırılması, derlenmesi, aktarılması, yayımlanması, yorumlanması ve herhangi bir mecrada olayların anlatımı sırasında gazetecilere kılavuzluk eden ana hatları belirlemektedir.
İşte; 16 maddeden oluşan gazetecilerin etik ilkelerini ve haklarını sırayan Gazetecilik Etik İlkeleri Küresel Bildirisi:
1. Gazetecinin ilk görevi, hakikate ve toplumun bilgiye erişim hakkına riayet etmektir.
2. Gazeteci bu görevi yerine getirirken dürüstçe haber toplama ve yayımlama özgürlüğü ile adil yorum ve eleştiri hakkını her zaman savunmalıdır. Gazeteci, olguya dayalı bilgileri, yorum ve eleştiriden açıkça ayırmakla yükümlüdür.
3. Gazeteci, yalnızca kaynağını bildiği gerçekler doğrultusunda haber yapmalıdır. Kritik bilgileri saklamamalı ve belgeleri çarpıtmamalıdır. Gazeteci, toplumca tanınmayan kişilerin sosyal medyada veya başka mecralarda yayımladıkları içerikleri aslına uygun kalarak kullanmaya dikkat etmelidir.
4. Gazeteci; bilgi, belge, veri veya görsel toplamak için yalnızca hakkaniyetli yöntemlere başvurmalı ve karşısındakine bir gazeteci olduğunu her zaman söylemelidir. Kamu yararının üstün geldiği, başka bir şekilde toplanması imkânsız olan bilgilerin elde edilmesi durumu haricinde gizlice ses ve görüntü kaydı yapmaktan kaçınmalıdır. Gazeteci, tüm bilgi kaynaklarına kesintisiz erişimi ve kamu yararına katkı sağlayacak bilgileri özgürce araştırma hakkını savunmalıdır.
5. Aciliyet veya hız kaygısı, bilgi ve kaynakların doğrulanmasının ve yanıt hakkının önüne geçmemelidir.
6. Gazeteci, yayımlanmasından sonra hatalı olduğu ortaya çıkan bilgileri hızlı, açık, eksiksiz ve şeffaf bir biçimde düzeltmelidir.
7. Gazetecilere gizli olarak verilen bilgilerin kaynağı, mesleki sır olarak tutulmalıdır.
8. Gazeteci, mahremiyete saygılı olmalıdır. Adı geçen ve/veya temsil edilen kişilerin haysiyetine saygı göstermeli, görüşülen kişilere aralarındaki konuşmanın/aktarılan bilgilerin yayımlanma ihtimalini bildirmelidir. Gazeteci, görüşme yaptığı kişilerin deneyimsiz veya savunmasız insanlar olması durumda daha da özenli davranmalıdır.
9. Gazeteci, bilgi veya görüşlerin yayılmasının nefret ve önyargıya yol açmayacağından emin olmalı; toplumsal, bölgesel veya etnik köken ile ırk, cinsiyet, cinsel yönelim, dil, din, engellilik, siyasi görüş ve başka sebeplerle yapılan ayrımcılığı yaymamak için azami çaba göstermelidir.
10. Gazetecinin şu durumlarda da mesleği ciddi oranda suistimal ettiği değerlendirilmektedir:
• İntihal,
• Gerçeklerin çarpıtılması,
• Hakaret, iftira, karalama ve asılsız suçlamalar.
11. Gazeteci, polis ya da diğer güvenlik güçlerine yardımcı olma görevi taşımaktan kaçınmalıdır. Gazeteci, güvenlik güçlerine yalnızca hâlihazırda bir medya platformunda yayımlanmış bilgileri vermekle yükümlüdür.
12. Gazeteci, meslektaşlarıyla dayanışma hâlinde olmalı, fakat bu esnada kendi araştırma özgürlüğü, bilgilendirme görevi ile eleştiri, yorum, hiciv ve editöryel seçim haklarından feragat etmemelidir.
13. Gazeteci, basın özgürlüğünü başka hiçbir amaca alet etmemeli ve yaydığı ya da yaymadığı bilgi sayesinde haksız bir avantaj ya da kişisel fayda elde etmekten kaçınmalıdır. Gazeteci, mesleğini icra ederken çıkar çatışması yaratacak durumlardan sakınmalı, bu yaşandığı takdirde durumu derhâl sonlandırmalıdır. Gazeteci, mesleki faaliyetinin reklam ya da propagandaya karışmasından uzak durmalıdır. Bilgi ticareti ve piyasa manipülasyonundan imtina etmelidir.
14. Gazeteci, kendi bağımsızlığını tehlikeye atacak eylem ya da taahhütlere girmez. Bununla birlikte, “kayıt dışı” (off the record), anonimlik veya ambargo gibi özgürce kabul ettiği, bilgilerin toplanması/yayılması yöntemlerine, bu taahhütlerin açık ve tartışılmaz olması koşuluyla saygı gösterir.
15. Gazeteci unvanına layık olanlar, yukarıda belirtilen ilkelere sadık kalmayı görev bilir. Gazeteciler mesleki kanaat ve vicdana aykırı bir faaliyette bulunmaya veya görüş bildirmeye zorlanamazlar.
16. Gazeteciler, her ülkenin genel hukuk kuralları çerçevesinde, meslek ahlâkıyla ilgili konularda -hükûmetlerin ya da diğer güçlerin her türlü müdahalesini reddederek- kamuya açık bağımsız özdenetim organlarının yargı yetkisini tanır.
Bu ilkelere baktığımızda Türkiye’de mesleki bir tarafsız duruş kalmamıştır. Medya kuruluşları birkaçı dışında tarafların yayın organı haline gelmiştir.
Türkiye’de medya bu çıkmazdan bir şekilde kurtulmalıdır,
Ama nasıl kurtulacak, Bugünkü ekonomik şartlarda kim çıkıp bağımsız yayın organları kurabilir.
Yayın organlarının reklam alanlarına bile müdahale erildiği açık ortada…
Bugün çok sayıda kuruluş, reklamının daha fazla kitlelere ulaşacağını bilse bile, ‘bir nokta’dan habersiz ilan vermeye çekiniyor. Vermesi durumunda da hemen uyarı alıyor.
Bu sadece reklamlarla ilgili de değil.
Haber konusunda da aynı uyarılıarı alıyorlar. Bunu bir zat kendim yaşadım.
Gazetecilek etik kurallarına seçim öncesi yayınlanan haberlerden yola çıkarak geldik ve yorumladık.
Bir söz vardır…
Reklamın iyisi kötüsü olmaz.
İşte bu gün CHP’yi fırlatan da bu oldu.
Çünkü havuz medyasında yapılan karalama kampanyaları, o taraftan kötü bir görüntü olarak ortaya atılsa da Türk Halkı her zaman olduğu gibi Mağdur gösterilenlerin yanında olduğunu gösterdi.
Cumhur İttifakı tarafının yaptığı kötü reklamlar hem CHP’nin hem de Yeniden Refah Partisi’nin işine yaradı.
Merhum Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın partisi Yeniden Refah, Türkiye’de 3. Parti olarak bu yerel seçimlerde tarih yazdı.
Çünkü ayrılışının ardından Fatih Erbakan’da Ak Parti cenahının hedef tahtası oldu.
Bu seçim MHP’yi ve İYİ Parti’yi dibe vurdurdu.
Ülkücü Harekette ileriye yönelik yeni bir yapılanma olursa kimse şaşırmasın.
Şeçim gösteriyor ki Türkiye’de önümüzdeki dönemde Sağ tarafta seçmenin gözünde ilerleyecek parti Yeniden Refah…
Erdoğan’ın ardından Fatih Erbakan…
CHP’de artık muhafazakar tabana da göz ederek yoluna devam edecek. …
Türkiye’de siyasi dengeler Yerel Seçimle değişti.
Genel Seçimle daha da ileriye gidecek…
Ak Parti Lideri Tayyip Erdoğanm, Geleceğin Liderini Ekrem İmamoğlu olarak belirleyecek.
CHP’de de dengeler değişecek. CHP eskisi gibi milliyetçi muhafazakar toplumun gözünde ‘Dinsiz’ bir parti gibi görülmeyecek…
İmamoğlu bunun mesajını daha önce Umreye giderek verdi.. .
Haydi Türkiye Siyasete alet olamk yok… Hangisi olursa olsun, Ülkeyi iyi yönetsin, Türkiye Cumhuriyeti’ni İleri ülkeler seviyesinde tutsun, herkese eşit adalet sağlansın, eğitim ve teknoloji ile ilerleyelim…
Siyasette biri gelir biri gider… Geçmişte olduğu gibi önümüzdeki süreçte de bunlar yaşanacaktır…
Değerli Okurlarıma sevgi ve saygılarımla…