Beş ton kokain kimin?
Malumunuz son günlerin yıldızı Sedat Peker.
Beş video çekiminde yirmi milyon insanımız izledi.
Neden izlendi? Diye sorarsanız.
Derin tahliller yapmaya gerek yok, korkmadan, çekinmeden ve mahkeme korkusu olmadan , özgürce her şeyi konuştuğu bir ortamda olduğu için çok izleniyor.
Bahsetmeden olmaz.
Benim kafama takılan yaklaşık 5 ton kokainin Türkiye’ye geldiği konusu.
Kolombiya denilince aklımıza uyuşturucu ve Eskobar gelir.
Eskobar, Kolombiya da devletle iş birliği yaparak, ülkesinin ekonomisine uyuşturucu kaçakçılığı yoluyla katkı yaptığına inanan kendine göre vatansever!
Burada Escobar’dan bahsedecek değilim, merak edenler internetten detayları okuyabilirler.
Ben sadece bir rakamın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum.
Açıklama aynen şöyle.
”Kolombiya’dan Türkiye’ye, İzmir limanına gelen beş ton kokain yakalandı.”
Yani yakalanmasa, beş ton kokain İzmir’e gelecekmiş.
Kokain piyasada gramı üç yüz dolardan satılıyor.
Beş ton kokain, beş milyon gram eder.
Bunun üç yüz dolarla çarparsak (1.500.000.000) bir milyar beş yüz milyon dolar eder.
Yani bir gemiyle gelen kokain ülkemize ulaşmış olsaydı, dün sayın Erdoğan’ın bir milyon üç yüz bin esnafa yapılan yardım paketinin tam üç katı para ülkemizde birilerinin kasasına girecekti.
Yani İzmir limanına beş ton kokain girdiğinde, bu kokain satıldığında Türkiye’nin yıllık domates ihracatının üç katı kokain parası ülkemizde birilerinin cebine girecekti.
Esas soru bu olmalı, bu birileri kim olacaktı, bu para kimin cebine girecekti?
Gene sayın Erdoğan’a Katar tarafından hediye edilen uçaktan üç tane uçak alınabilecek bir para tek gemiyle ülkemize gelecekti.
Sedat Peker yaptığı açıklamada özellikle bu uyuşturucunun kime geldiğini tam söylemese bile işaretler vermiş görünüyor.
O işaret ettiği kişi veya kişiler kimdir, kimlerdir elbette bağımsız yargı bulacaktır.
Bulur mu? Bilemem.
Yani Sedat Peker diyor ki, ”Sizin uyuşturucu üzerinden neler kazandığınızı biliyorum, ayağınızı denk alın”
Ayrıca o kadar kolay para kazanma yolu açılmış ki, yüzbinlerce domates üreticisinin bir yıl emek verdiği, alın teri döktüğü domatesin dışarıdan bize kazandırdığı dövizin üç katını bir gemide beş ton kokainle elde etmenin cazibesine ülkemizde birileri kapılmış görünüyor.
Tarih boyunca, kolay para kazanmanın, kolay yaşamanın cazibesine kendini kaptırmış kişilerin örnekleriyle doludur.
Bu gün ülkemizde de bu cazibeye kapılmış bir yapının devlete rağmen, ülkenin limanlarında ve hava alanlarında faaliyet gösterdiği görünüyor.
İddia bu yönde.
Peki bu durumda bundan devletin içinde birilerinin haberi yok mudur?
Mümkün mü?
Mafya yapılanmalarıyla mücadele eden Sadettin Tantan diyor ki ”Bu tür büyük faaliyetlerin devlet birimlerinin haberi olmadan olması mümkün değildir”
Yani kirlenme ve kolay para kazanma psikolojisi toplumu sardığı gibi devleti de sarmışta bizim gibi yurttaşların haberi mi yok?
Bu tür büyük kaçakçılıkların yapılması nasıl oluyor, nasıl yapılıyor insanın aklı almıyor.
Mafyalaşma ve kolay para kazanmanın en güzel (Güzel kötü anlamdadır) örneği Al Capone’dur.
Onun da hayatını merak edenler internetten okuyabilir.
Kolay yaşamın en güzel ve çarpıcı örneği Al Capone’un söylediği şu sözlerdir.
”Çocukken her akşam yatmadan önce tanrı’ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. Bir gün tanrı’nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. Ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce tanrı’ya günahlarımı affetmesi için dua ettim”
Dikkat edin Al Capone gibi bizdeki mafyalaşmış yapıların dillerinden Allah, dini kitap, milliyetçilik, vatanseverlik dillerinden düşmüyor.
Peki bu ülkenin içinde mafyalaşmış hiç solcunun, sosyalistin, komünistin olmaması da ilginç değil mi?
Bunun neden böyle olduğu konusu da başka bir yazı konusu.
Bu kadar büyük bir parayı yani kokaini Türkiye’ye getiren bir gemi yakalanmasaydı, İzmir limanına gelecekti ve bir tek konteyner içindeki kokainle çok çok büyük paranın sahibi bir kişinin veya bir kaç kişinin olacaktı.
Bu karmaşık durumun aydınlanması için devletin,yargının görevidir.
Görevlerini yaparlar mı diye biraz evvel sormuştum, tekrar aynı cevabı vereyim.
Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum.