-Doktor Bey, son günlerde tam şuramda derinden gelen ince bir sancı olmaya başladı. Her türlü kontrolü yaptırdım ama bir şey çıkmadı. Ancak bu sızı gittikçe artıyor, nedir bu?

-Sayın partili vatandaş; o elinizin altında tuttuğunuz bölge “Vicdan” bölgesidir. Modern tıp bile vicdanla ilgili sorunları çözmekte yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle vicdanı olduğunu yeni fark eden kişiler, bu türlü sızıyı artarak çekmek zorunda kalırlar.

Yine de bu tür sızıların bir çözümü var sayılır, size onu önerebilirim. Ya vicdanınızın sesini dinleyip bir süre daha bu sızıları çekeceksiniz. Eskiden vicdanınızın farkında olmadığınız, onu yok saydığınız zamanlarda bu sızıyı da hissetmiyordunuz. Ama artık bu sızıyı duymaya başladınız, çünkü kendinizle hesaplaşmaya da başlamışsınız. Bu vicdan ağrısı eski yanlışlarınızı fark edip yerine yeni doğruları koyabildiğiniz, onlarla cesurca yüzleşebildiğiniz sürece gittikçe azalacaktır. Eskiden kullanmadığınız vicdanınızı, şimdi her eyleminizi denetlemekte kullandıkça rahatlayacaksınız. İçinizi geçmişe dönük bir utanç kaplıyorsa doğru yoldasınızdır. Bu geçicidir. Doğru, ama zor olan yol budur.

Ya da bir diğer yöntem olarak eskiden yaptığınız gibi, vicdanınızın üzerini sımsıkı örtmek, onun gerçeklere ulaşmasını engellemek, onu yok saymaktır. O zaman ne kadar yanlış yapılırsa yapılsın vicdanınız görüp-duymayacağından siz de hiç ağrı-sızı hissetmeyeceksiniz. Bu zaten yıllardır yapmakta olduğunuz bir iş olduğundan tekrar yapmakta yabancılık da, zorluk da çekmezsiniz. Karar sizin!

Bu konuda birkaç örnekle size bir test uygulayalım.

Örneğin; siz yıllardır bu ülkenin bazı aydınları ile TSK’nın en üst düzey komutanları uyduruk nedenlerle, ama çok belirgin bir planın bir parçası olarak tutuklanırken, gelecekleri yok edilirken, ordu itibarsızlaştırılıp kademe komutası yeniden oluşturulurken, bunun doğru bir davranış olduğunu söyleyen lideriniz ve işbirlikçilerini mi, yoksa vicdanınızın ve aklınızın sesini mi dinlemiştiniz?

Olanları hiç sorguladınız mı, acaba dediğiniz hiç oldu mu?

Düne kadar en çok sevilen TSK’mızın nasıl olup da birden bire bu hale getirildiği size mantıklı gelmiş miydi?

Tüm bunları size sadece “bilmeniz kadarıyla sunanlara” itaat etmekten mutluyken, bazı kişilerin ısrarla tüm bu suçlamaların sahte ihbar, sahte belge ve sahte tanıklarla yapıldığını yüzlerce örneğiyle kanıtlayarak ortaya koymaları sanırım biraz kafanızı karıştırmaya başladı. İçinizde hapsedilen vicdanınız hafiften sızlamaya başladı. Bu güne kadar alışık olmadığınız bir sıkıntıya düştünüz.

Tam da vicdanınızı baskıya alacağınız sırada öyle bir olay oldu ki, artık siz bile vicdanınızı denetleyemez oldunuz. Hani şu ünlü gizli tanık olayı! Bu zamana kadar akrabalarını pazarlayan pez….leri, erkek çocuklara tecavüz eden sapıkları, kimliği-kişiliği-cinsi tercihi halen tam anlaşılamamış kişilerin çok gizli tanık olarak gösterilerek namuslu insanlarımıza attığı iftiraları bile neredeyse görmezden gelebilmiştiniz. Ama bu olay artık bardağı taşırmış olmalı.

“Parmaksız Zeki” kod adlı Şemdin Sakık denen, 33 askerimiz başta olmak üzere yüzlerce sivil ve askerin katilini mahkemenin tanığı yapıverdiler! Yıllarca dağ-tepe, yağmur-çamur demeden teröristlerle çarpışan kahraman TSK yetkililerini şimdi terörist diye bakın kim suçluyor? Böyle bir kişinin tanıklığını hangi insan, hangi akıl, hangi vicdan kabul edebilir ki? Üstelik bunun gibi birçok kişinin daha olduğunu da yeni öğreniyorsun.

İşte sanıyorum senin vicdanın da resti çekti, seni dinlememeye başladı. Artık her olayın önüne geçen vicdanın, senin aklınla değil duygularınla karşılıksız bağlı olduğun kişilere rağmen isyan etti, kontrolü ele aldı. Vicdanının sesinden başka ses duyamaz hale geldin, sızıların bundandır.

Bu olayda gördüğüm şu ki, eğer vicdanın halen isyan edebiliyorsa ve sen bunun sızısını duyabiliyorsan tedavi şansın vardır.

Tedavi olarak; her gün aynanın karşısına geçerek;
“Ben bir insanım, insanlara zarar veren hiçbir olayı kabul edemem, görmezden gelemem.
Özgür irademi kimseye esir, kendimi kul edemem.
Birileri yükselecek diye altına paspas olamam.
Beni destekleyen tek dostum vicdanımı bundan sonra asla yok sayamam. Bir şeyi aklım ve vicdanım kabul etmiyorsa ben de etmem.
Buna söz veriyorum” diyeceksin.

Tedavin ancak böyle olabilir sayın partili; yoksa ya ömür boyu vicdansız olarak kalırsın, ya da vicdanlı insanların arasına dönersin, için huzur dolar.

Seçenekler bunlar, artık tercih senin!