Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Ukrayna krizi üzerine değerlendirmeler yaptı. Baş, "insanların öldürüldüğü, korkutulduğu hiçbir dava haklı olamaz" dedi.
“Ben, 'Ukrayna hükümetini deviriyorum, yerine Rus yanlısı bir hükümet getiriyorum' diyemezsin” diyen Hüseyin Baş, “Bağımsız Türkiye Partisi tutarlı tavrını her zaman sergilemiştir. Biz buna Suriye'de, Irak'ta, Libya'da da karşı çıktık. Beşar Esad yönetiminin değiştirilmesi ne kadar Suriye halkının tercihiyle olması gerekiyorsa, Ukrayna'daki bir yönetim değişikliğinin de yine aynı şekilde Ukrayna halkı tarafından yapılması gerekir. Buna da biz demokrasi diyoruz. Suriye halkının Esad'ı isteyip istememesi benim meselem değil. Benim meselem ABD'nin 12 bin kilometreden gelip burada bir dizayn yapmaya çalışmasıdır. Şimdi dünya öyle bir düzende ki, 12 bin kilometre öteden ABD'nin müdahale ettiği bir Suriye olunca, yanı başındaki Ukrayna'ya müdahale eden bir Rusya’ya uluslararası kamuoyu net bir şey diyemiyor. BM toplantısında Rusya temsilcisi ABD temsilcisine, 'Siz işgali bizden daha iyi bilirsiniz' diyor. Biz sizin ikinizin emperyalist olma çabalarınızın altında ezilecek halklar mıyız? Sonuç olarak bunların tamamı yanlış. Emperyalistleşme yolunda ilerleyen hangi devlet veya hangi iktidar varsa bu doğru bir tutum değildir” ifadelerini kullandı.
“Ne NATO, ne Rusya”
Meltem TV’de Ahmet Erimhan’ın sunduğu Açık Kapı programına konuk olan Türkiye'de sen NATOcusun, sen Rusçusun ayrımı oluşmaya başladığını ifade eden BTP lideri, “Türk milletinin şu anda durması gereken taraf, ne Rusçuluk ne NATOculuk ne de Ukraynacılık... Durması gereken tek taraf insani taraf. Mesela Ukrayna'ya insani yardımın elbette yapılması gerekiyor, çünkü oradaki insan. Benim dinim de, tarihim de bana bunu emreder, insanı katletmemek, öldürmemek, zorlamamak bilakis yaşatmak” diye konuştu.
“Şam’daki de, Yemen deki de, Ukrayna’daki de can”
Rusya'nın Ukrayna harekatı gecesi İsrail’in Şam'ı bombalamasına da dikkat çeken Hüseyin Baş şöyle devam etti; “Kimse bunu konuşmadı. Oradaki de can, ama buradaki de can. Yemen'de her gün çocukların üzerine bomba atılıyor, niye kimsenin sesi çıkmıyor. Dolayısıyla insanoğlunun öldürüldüğü hiçbir dava haklı olamaz. Bu Suriye için de böyledir, Yemen için de böyledir, Ukrayna için de böyledir.”
27 Şubat’ın yıl dönümünde Rusya ve Milli Ekonomi Modeli
Milli Ekonomi Modeli’nin Rusya etkisi üzerinde de duran BTP Genel Başkanı Baş, “Biz hep Rusya'nın Milli Ekonomi Modeli ile geldiği noktayı konuştuk. Evet, Rusya 2004 yılında cevap veremediği ABD, NATO ve Avrupa ittifakına Milli Ekonomi Modeli ile 2014 yılından itibaren cevap verebilmeye başlamıştır, doğrudur. Çünkü 2005 yılında ortaya konan modeli Rusya planlı bir program çerçevesinde 2008 yılından itibaren uygulamaya koymuş, 2013 yılından itibaren de bunu resmileştirmiştir. 27 Şubat, bundan tam 9 yıl önce merhum genel başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş'ın Duma'da Milli Ekonomi Modeli'ni 6 saat boyunca anlatmasının yıl dönümüdür. Evet, bu Rusya'da yaşanmıştır, ama bu şuna benzer; şimdi önünüzde bir hasta adam var, hastayı tedavi edersiniz ve ayağa kaldırırsınız. Milli Ekonomi Modeli budur. Hastayı tedavi eder ve ortamdaki en güçlü insan haline getirebilir ama hastanın fıtratına kefil olmaz. Hastanın fıtratı başka şeyler taşımaya meyyal ise bunun sorumluluğunu ben taşımak zorunda değilim, sorumlu doktor değildir. Dolayısıyla böyle bir ortamda emperyalistleşmek isteyen herhangi bir gücün yanında, arkasında hem psikolojik hem de fiilen olmak doğru değildir” dedi.
“Milli Ekonomi Modeli barış getirir”
Programda, “Ekonomik yaptırımlara göğüs gerebilen ve bunlarla mücadeleyi göze alabilen bir Rusya'nın varlığı ortada” ifadelerini kullanan Hüseyin Baş, “Rusya'nın bu ekonomik güçlenmeyi sağladığı merkez nokta Milli Ekonomi Modeli, ama burada Milli Ekonomi Modeli'nin asıl işlevi Rusya'yı güçlendirmek değildir, bunu iyi anlamamız lazım. Milli Ekonomi Modeli'nin asıl işlevi, ‘Milli paralarla ticaret ve kendi kaynaklarınızla beraber zenginleşebilirsiniz’ teziyle birlikte, hem Çin'e, hem Hindistan'a, Hem Rusya'ya ve belli noktalarda Avrupa'ya kattığı katma değer ve güçlenme orantısıyla birlikte, tek kutuplu ABD düzenini bitirmesidir. Milli Ekonomi Modeli bunu yapmıştır. ABD bugün hiçbir coğrafyada başkalarına karşı pozisyon alamaz hale gelmiştir. Milli Ekonomi Modeli'nin gücü buradadır. Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nin uygulandığı bir dünyada savaş değil barış olur” şeklinde konuştu.
“F-35’leri alamıyoruz, S-400’leri kullanamıyoruz”
Türkiye’nin Ukrayna krizinden çıkarması gereken önemli dersler olduğuna dikkat çekenBTP Lideri, Türkiye’nin elindeki F-16 savaş uçaklarının miadını doldurduğunu belirtip F-35 ve S-400 meselesine değindi.
BTP lideri şunları söyledi; “ABD’den F-35'leri neden alamıyoruz? Sebebi Rusya ile S-400 anlaşması yapmamız. S-400'leri aldık ve programlardan bizi çıkardılar. Peki bu S-400'leri biz yerleştirebildik mi? Onu da yapamadık çünkü, ‘Daha fazla karşımıza almayalım’ dedik. Şu anda bizim hava savunma sistemimiz yok. Bir savaş durumunda senin savaşacak uçağın yok. Türk ordusu dünyanın ve Avrupa'nın en güçlü ordularından biri, hiç kimseden de korkusu olmayan bir askerimiz var ama bu askerin gücünü yitirtiyorsun. Bu tamamen stratejik bir yanlış. Biz Altay tankı ürettik. Kaç tane ürettik? 1 adet ürettik. Prototip Altay tankı ürettik, görseniz her yerde, 'Biz yerli tank ürettik' diyorlar. Yahu bir tane ürettik seri üretime geçemiyoruz. Niye? Seri üretime geçebilmek için motor almak lazım. Motoru alabileceğin her yere ABD baskı yapıyor ve o motoru sana aldırtmıyor. En çok Ukrayna'dan alacaktık adamlar savaşa girdi, Güney Kore'ye gittik onlar da ABD'nin baskısıyla vermemeye karar verdi. Yani biz tankımızı üretemiyoruz. Bizim bir şekilde manevra yapıp kendi yerli ve mili silahlarımızı üretip caydırıcı gücümüzü oluşturmamız lazım.”
“Montrö'ye kesinlikle sadık kalınmalı”
Türkiye’nin Rusya – Ukrayna krizinde kesinlikle taraf olmaması gerektiğini bir kez daha ifade eden BTP lideri Baş, ‘Montrö’ye sadık kalmalıyız’ dedi.
Hüseyin Baş, “Önümüzde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ortaya koyduğu, bizi 2. Dünya Savaşı'nda da, bugün de koruyan bir anlaşma var. Nedir bu? Montrö Boğazlar Anlaşması. Türkiye'nin savaşa kesinlikle taraf olmaması gerekiyor. Burada anlaşılması gereken bir şey var. Ukrayna'daki insanlara üzülüyoruz ama netice de bu, iki amcaoğlunun kavgasıdır. Günün sonundaki durum budur. Bu kavga bizim kavgamız değildir. Bizim çözebileceğimiz bir kavga da değildir. Dolayısıyla kesinlikle mesafeli durulmalı, Montrö'ye kesinlikle sadık kalınmalı, Atatürk'ün yaptığı bütün uluslararası sözleşmeler muhafaza edilmeli ki, biz bugünlerden yara almadan çıkabilelim” dedi.
“Ukrayna'dan niye buğday alıyoruz?”
Türkiye’nin her alanda dışa bağımlılıktan kurtulması gerektiğini söyleyen Hüseyin Baş buğday örneği verdi.
Baş, “Biz Ukrayna'dan niye buğday alıyoruz? Biz Ukrayna'dan bir şeyler alalım, Rusya'dan da alalım, her yerden alalım ama niye buğday alıyoruz. Buğday mı yok bu ülkede, yetişmiyor mu? Bunun sıkıntısı ne? İthalat ile birlikte ticari dengenizi bozuyorsunuz, jeopolitik risklerle birlikte enflasyona maruz kalabiliyorsunuz, bunların yanı sıra kendi çiftçinizi öldürüyorsunuz. Hep söylediğim gibi tarım stratejik bir sektördür. Bunu bugün yaşıyoruz. Dolayısıyla artık bizim kendi iç dinamiklerimizi hareketlendirmemiz lazım. Bunun da oluşturulabileceği tek ortam Milli Ekonomi Modeli ortamıdır. Aksi halde her şeyi dışa bağımlı bir ülkenin ne kadar gelişmesini bekliyorsunuz” diye konuştu.