Çocuğun bebeklikteki ağlaması tamamen refleksiftir. Konuşarak bir şeyleri ifade edemediği için ağlar. Zaman sonra çocuk istediği her şeyi ağlayarak yaptırabildiğini fark eder. Aslında anne baba ilerleyen zamanlarda, çocuğun ağlamalarındaki maksadı anlayabilir. Mesela; İstemediği bir yemeği yemek zorunda bırakılırsa, istediği bir TV programı kapatılırsa… V.S. anne baba, bilir ki çocuğu istediğini yaptırmak için bu yolu seçmiştir. Aksi durumu da anlar anne baba. Dişi ağrıdığı zamanki ağlamasının, bir çare bulmalarını istediği için olduğunu da bilir.
Anne babaların bazen, çocuğun” aman ağlamasın! “diye istediğini yapması, çocukta yanlış davranışı pekiştirir.
Babası gelince annesine istediğini yaptırmanın daha kolay olduğunu bilen çocuklar tanıyorum. Akşam daha huysuz oluyorlar. Babasının “hanım, zaten işten yorgun geliyorum. Çocuğu sustur, ne istiyorsa yap, lütfen” diyen babalar var. Çocuk bu durumdan her seferinde istifade eder. Ne isteyecekse babasının yanında ister, ısrarla. Babanın anneye “ağlatma çocuğu” demesi bile onun bu yanlış davranışını pekiştirmiş olur.
Anneler olarak bizlerin, bazen çocuğu koruma adı altında yaptığımız yanlışlar var. Mesela, Tuvalet eğitimi yaşı gelmiş çocuğu “sürekli peşinden koşamam, öğrenir acelesi yok” ya da çocuğun yemek yeme alışkanlığı kazanabilme dönemidir. Anne “sürekli döküyor, toplamaktan, üst baş yıkamaktan bıktım “ dediğinde çocuğun davranışı kazanması gecikir ve sonraki dönem davranışı kazanması zorlaşır.
Yanlış davranışın pekiştirilmesinin ilerde “davranış problemi “ doğurduğu gerçeğinin yanı sıra, doğru davranışları pekiştirmezsek de yanlış pekiştirme yapmış oluruz. Nasıl; çocuk doğru davranış için yakınlarından ödül veya olumlu pekiştirme görmezse doğru yaptığı şeyde de sönme olabilir.