POLİTİKA

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarih verdi! Bayram ikramiyesi ve emekli maaşı açıklaması

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul etti. Erdoğan, 'Bayram ikramiyelerinin ilk ödemelerini Mayıs başında gerçekleştireceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği üyelerini kabulünde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Koronavirüs salgını sebebiyle yaşadığımız zorlukların özellikle ülkemiz ve milletimiz için yeni müjdelere kapı aralayacağına inanıyoruz. Allah'ın izni ve inayetiyle Türkiye bu salgın sürecinden çok daha güçlenerek çıkacaktır." dedi. Erdoğan ayrıca, 'Bayram ikramiyelerinin ilk ödemelerini Mayıs başında gerçekleştireceğiz. En düşük emekli maaşını 1500 TL'ye çıkartarak vatandaşımızın mağdur duruma düşmemesini sağladık. Emeklilerin şartlarının daha da iyileşmesine hazırlanıyoruz.' ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul etti.
İki ay önce Uluslararası Demokratlar Birliğinin yeni yönetimi ile İstanbul'da bir araya gelerek, verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Bugün de birliğin kadın kolları ve gençlik kolları merkez karar yönetim kurullarında görev yapan siz değerli kardeşlerimle buluşmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Her birinize Türkiye'ye, anavatanınıza hoş geldiniz diyorum. Sözlerimin hemen başında sizlerin şahsında Uluslararası Demokratlar Birliği çatısı altında Avrupa'daki vatandaşlarımıza hizmet eden tüm kardeşlerimi selamlıyor, kendilerine emekleri ve gayretleri için şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle inşallah salı günü kavuşacağımız ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyor, bu mübarek ayın milletimiz, İslam alemi ve tüm insanlık için rahmete, berekete, huzura ve barışa vesile olmasını diliyorum." dedi.

Son bir yıldır koronavirüs salgını sebebiyle insanlığın sancılı ve sıkıntılı günler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar dünya genelinde yaklaşık 3 milyon insanın hayatına mal olan salgının dalgalar halinde yayılmayı sürdürdüğünü belirtti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, şunları söyledi: 
"Hemen her gün bir sevdiğimizin, mesai arkadaşımızın, komşumuzun veya yakın bir dostumuzun vefat haberi ile yüreğimiz dağlanıyor. Dünya hayatının bir imtihan olduğunu ki bunu hepimiz zaten iyi biliyoruz, bunu gayet iyi bilen insanlar olarak kaybettiklerimizin acısı içimizi yaksa da sabrediyor, Allah'tan bizi ve tüm insanlığı salgın musibetinden en kısa sürede kurtarmasını niyaz ediyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında koronavirüse kurban verdiğimiz vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, hastalarımıza acil şifalar diliyorum.

TAMAM diyerek sloganlaştırdığımız temizlik, maske, mesafe kurallarına riayet ederek inşallah bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz. Rabb'imiz mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bize her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeliyor. Koronavirüs salgını sebebiyle yaşadığımız zorlukların özellikle ülkemiz ve milletimiz için yeni müjdelere kapı aralayacağına inanıyoruz. Ümidimiz ve beklentimiz odur ki Allah'ın izni ve inayetiyle Türkiye bu salgın sürecinden çok daha güçlenerek çıkacaktır. Hazreti Mevlana'nın hikmet dolu sözlerinden ilhamla ifade edecek olursak, karanlığın ardındaki güneşler inşallah çok yakında doğacaktır. "

Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbire sarılıp, takdire teslim olarak salgınla mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diğer yandan dünya tarihine baktığımızda bu tür önemli hadiselerin küresel ölçekte değişimlere de yol açtığını görüyoruz. Koronavirüs de dünya sisteminde kırılmalara sebep olacak birçok alanda yeni bir dönemin kapılarını da aralayacaktır. Anavatanınız Türkiye, bu yeni sürece en hazırlıklı giren ülkelerden biridir. Dünya ekonomilerinin ciddi daralmalar yaşadığı böyle bir dönem içinde 2020 yılında elde ettiğimiz yüzde 1,8'lik büyüme oranı bunun en önemli işaretidir. Son bir yıldaki tecrübelerimizin bizim sık sık vurguladığımız eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı açıkça ortaya koyduğuna inanıyorum." diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul eden Erdoğan, buradaki konuşmasında, Türkiye'nin salgınla mücadeledeki örnek başarısının bilhassa yurt dışındaki vatandaşlarca çok daha iyi görülüp daha fazla takdir edildiğini söyledi.

Türkiye'nin hiçbir ücret almadan en ileri standartlarda sunduğu hizmetlere Avrupa'nın birçok ülkesinde ciddi meblağlar ödenerek ancak ulaşılabildiğini dile getiren Erdoğan, "Avrupa'da günlerce test sırası bekleyen, ilaca erişemeyen, ambulans bulamadığı için evde vefat eden, hastane kapılarından geri çevrilen nice vatandaşlarımızın olduğunu da biliyoruz. Hamdolsun Türkiye olarak ne sınırlarımız içinde ne de elimizin uzanabildiği bölgelerde böyle manzaraların yaşanmasına müsaade etmedik. Krizin başından bu yana 142 ülkeden 100 bini aşkın vatandaşımızı Türkiye'ye getirdik. Yine 380'in üzerinde insanımızı yurt dışından ambulans uçaklarımızla ülkemiz hastanelerine naklettik." diye konuştu.

Erdoğan, paylaşmanın bereketine, dayanışmanın gücüne inanan bir millet olarak en zor günlerinde ihtiyaç sahiplerine sırt dönmediklerini belirterek, bugüne kadar 157 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa yardım göndererek Türkiye'nin ve Türk milletinin alicenaplığını tüm dünyaya gösterdiklerini ifade etti.

"TÜRKLERİN ÖTELENDİĞİ, HOR, HAKİR GÖRÜLDÜĞÜ GÜNLER ARTIK GERİDE KALDI"

"Bundan sonra da nerede yaşarsa yaşasın tüm insanlarımıza ulaşmaya, onların dertleri ile sıkıntılarıyla hemhal olmaya devam edeceğiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Avrupalı Türkler, 1960'lı yıllardaki misafir işçi kimliğini uzun bir zaman önce geride bıraktılar. O iş bitti. Bugün Avrupa genelinde yaklaşık 6 milyon insanımız var. Bir dönem sadece işçi, emekçi olarak çalışan kardeşlerimiz, hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, eğitimden akademiye, sivil toplumdan siyasete geniş bir yelpazede varlık gösteriyorlar. Avrupalı Türklerin yaşadıkları ülkelerin siyasi, kültürel, ekonomik ve sosyal hayatına daha fazla katkıda bulunduklarını görmekten gurur duyuyoruz. Özellikle kadınlarımızın ve gençlerimizin hayatın farklı kulvarlarında en ön safta yer aldığına şahit oluyoruz. Türklerin ötelendiği, hor, hakir görüldüğü, dışlandığı, sadece belli mesleklere, belli sektörleri hapsedildiği günler artık geride kaldı. O iş bitti. Her zaman söylediğimiz gibi sizlerin başarısı, bizim başarımız, milletimizin başarısıdır bunu böyle bilin. 84 milyonun her bir ferdinin iftihar kaynağıdır."

Adalet ve Kalkınma Partisi olarak çok ciddi mücadele vererek tüm dünyada yaşayan Türk vatandaşlarına oy kullanma hakkını kazandırdıklarını vurgulayan Erdoğan, kendilerinden öncekilerin bunun lafını, kendilerinin ise icraatını yaptıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi uluslararası camiada vatandaşların, Türkiye'de artık bir seçmen olarak orada oyunu kullanabildiğini belirterek, "Artık milletvekili de olabiliyor mu? Olabiliyor. Bak nereden nereye geldik. İnşallah bu daha da ileriye ulaşacak. Bakın bu arada Uğur Şahin ve Özlem Türeci hocalarımızın Kovid-19 aşısını geliştirmede yakaladıkları başarı, kendilerine destek olunması ve fırsat verilmesi halinde insanımızın neler yapabileceğini açıkça göstermiştir. Bu tür iyi örnekler sadece Avrupalı Türkleri değil aynı zamanda diğer göçmen topluluklara da öz güven ve cesaret aşılamaktadır." diye konuştu.

"GÜÇLENEN BİR DİASPORA GERÇEĞİNİ KABULLENMEK İSTEMİYORLAR"

Yarının Avrupası'nda Türklerin ve Müslümanların hak ettikleri biçimde, çok daha görünür bir şekilde yer alacaklarından asla şüphe duymadıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Elbette bu durum bize nasıl umut aşılıyorsa birilerinin de kabusu oluyor. Avrupalı Türkleri hala 1960'ların dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışanlar büyüyen ve güçlenen bir diaspora gerçeğini kabullenmek istemiyor. Son dönemde vahim boyutlara ulaşan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı, işte bu hazımsızlığın tezahürlerinden yalnızca biridir. Avrupa ülkelerinde farklı isimler altında yapılan haşa İslam modelleri de bu hastalıklı bakış açısının yansımalarından biridir. İslam düşmanlığı, Batılı siyasetçilerin başarısızlıklarını örtmek, çapsızlıklarını gizlemek için istismar ettikleri en önemli araçlardan birine dönüşmüştür. Daha evvel marjinal kesimlerin başvurduğu bu popülist yönteme artık ana akım medya organları, akademisyenler, yazarlar, bakan, başbakan seviyesinde siyasetçiler de tevessül etmeye başlamıştır. Dış politikada başarısızlığa uğrayan, içeride sıkışan, kişisel rekabetlerini bulundukları makamların önüne geçiren siyasetçiler, bu kifayetsizliklerini şahsıma ve Müslümanlara saldırarak kamufle etme çabasındadır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birkaç gündür hararetlenen tartışmaların, Avrupa medyası ve siyasetindeki bu histerinin en son örneği olduğunu dile getirerek, ırkçı dalgadan sadece Türklerin değil, etnik kimliği, görünüşü, dini aidiyeti farklı diğer toplum kesimlerinin de mağdur olduğunu söyledi.

"MÜSLÜMAN KADINLARIN HAKLARI GASBEDİLMEKTEDİR"

Yurt dışında hayatını sürdürenlerin bu acı gerçekle zaten yüzleştiklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"İstatistikler buzdağının yalnızca görünen yüzü olsalar bile Avrupa'da yükselen kültürel ırkçılığı açıkça ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl önceki senelere göre nefret suçları 2 kat artmıştır Avrupa'da en çok vatandaşımızın yaşadığı 3 ülkede göçmenlere yönelik saldırıların sayısı 3 bini geçiyor. Sadece 2020 yılında Almanya'da 400'ü bizim insanlarımıza yönelik olmak üzere toplam 900'ün üzerinde ırkçı saldırı kaydedilmiştir. Yine geçen yıl koronavirüs salgınının getirdiği kısıtlamalara rağmen cami ve cami derneklerimize yönelik 121 eylem düzenlenmiştir. Bir dönem ülkemizde olduğu gibi Avrupa'da da kamusal, özel alan kurnazlığı üzerinden Müslüman kadınların hakları gasbedilmektedir. Bugün ne yazık ki birçok Avrupa ülkesinde bilhassa başörtülü kadınların istihdama katılabilmesi, iş bulabilmesi, sosyal hayatta özgürce var olabilmesi, hatta bazı yerlerde eğitim imkanları ciddi biçimde sınırlandırılmıştır. Meselenin asıl vahim tarafı ise, bize demokrasi ve insan hakları konusunda ders verenlerin kendi ülkelerinde en temel insan haklarının çiğnenmesine alkış tutması bu ayrımcılığa ses çıkarmamasıdır."

Mücadelelerini hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kararlılıkla sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, "Bunun yolu da örgütlü olmaktan, sivil toplum kuruluşları etrafında güç birliği yapmaktan geçiyor. Uluslararası Demokratlar Birliğini işte bu kutlu ve zor mücadelenin en önemli vasıtası olarak görüyoruz. Yani göreviniz sıradan bir görev değil. Hem çok anlamlı hem de bulunduğunuz ülkede özellikle dayanışmanın ruhunu iyi kavrayarak oradaki haklarınızı almak ve bu hakları en ileri derecede savunmaktır. Şu anda birlik hamdolsun kuruluşundan bu yana geçen süre zarfında Avrupa'daki kardeşlerimizin soydaşlarımızın hukukunu savunma noktasında çok önemli bir sivil toplum örgütü konumuna yükseldi. Yeterli mi? Değil. Ben çok daha iyi bir konuma geleceğine inanıyorum. Ancak, önümüzde halen kat etmemiz gereken ciddi bir mesafe bulunuyor. Uluslararası Demokratlar Birliğinin, yeni yönetiminin çok daha kuşatıcı ve kucaklayıcı bir şekilde çalışmalarını hızlandıracağına inanıyorum. Bu süreçte özellikle siz kadınlarımızın ve gençlerimizin üzerinde önemli görevler vardır. Sizlerin sahiplenmediği bir mücadelenin başarı şansı, olmaz." diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin rekor ve başarılarla dolu son 19 yılına, kadınların ve gençlerle beraber damga vurduklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda bizim Türkiye genelinde yaklaşık 11 milyon 500 bin üyemiz var. Bunun içinde 1 milyon zaten yaş sebebiyle 30 yaşa kadar gençlik teşkilatında kalıyor, 30 yaşı aştıktan sonra malum bir üst kademeye yani ana kademeye geçiyor. Fakat, kadınlarımız 5 milyon 300 bin. Şu anda kadınlarımızın üye sayısı Türkiye'de sadece Adalet ve Kalkınma Partisinde 5 milyon 300 bin. Diğer partilerin hepsini toplayın bu rakama ulaşamazlar. 6,5 milyonun üstü demek ki... 5 milyon civarında da şu anda kademenin diğer bölümleri. Bütün illerimizde bu üye kayıt kampanyaları devam ediyor. İnşallah 2023'e kadar bu kampanyalarımız yoğun bir şekilde devam edecek. Eğer bu Kovid-19 meselesi önümüzde bir engel olarak bulunmamış olsaydı şu anda bizim bu kampanyalarımız çok daha farklı bir yere gelmiş olurdu. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023'e de yine biz sizlerle beraber yürüyoruz. Avrupalı Türklerin köklerinden, dilinden, kültüründen ve dininden kopmadan huzur içinde ve müreffeh bir şekilde yaşayabilmesi sizin vereceğiniz mücadeleye bağlıdır. Çok önemli bir misyon yüklenmiş, önemli bir sorumluluğu omuzlamış durumdasınız. Sizlerden ülke ve millet olarak bizim de Avrupa'daki vatandaş ve soydaşlarımızın da beklentisi büyük. Binlerce yıllık tarihi şanlı zaferlerle ve çetin mücadelelerle dolu büyük bir milletin evlatları olduğunuzu asla unutmamalısınız. Sizler, politikalarını belirlerken kimi devletlerin gözünün içine bakan değil, Birleşmiş Milletler kürsüsünden 'Dünya beşten büyüktür.' diyerek tüm insanlık için hak ve adalet talep eden bir ülkenin evlatlarısınız."

Savunma sanayisine ve terörle mücadeleye vurgu yapan Erdoğan, "Diplomaside destanlar yazan, geleceğin teknolojilerine imza atmaya başlayan ürettiği insansız hava araçları, silahlı insansız hava araçlarıyla dünyada savaş paradigmasını değiştiren bir ülkenin evlatlarısınız. Her birinizden mensubu olduğunuz milletinizden, dilinizden, kültürünüzden en önemlisi de bağımsızlığın timsali ay yıldızlı al bayrağınızdan iftihar etmenizi istiyorum." dedi.

Erdoğan, UID üyelerinin yurt dışında tarihi bir duruş sergilediğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz de içeride benzer bir mücadeleyi yürütüyoruz. Coğrafyamızdaki 1000 yıllık varlığımızı temsil nöbetini yeniden devralmayı hedeflediğimiz, medeniyetimizin yükselişini hazmedemeyenlerin saldırılarına, göğüs geriyoruz. Böylesine kutlu bir mücadelenin sancaktarlığını yapmaktan da şeref duyuyoruz. Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe de üzülüyoruz. Proje ürünü açıkça belli olan şahsiyetlerin, konuların, kampanyaların bizim ülkemizin dikkatini asıl hedeflerinden uzaklaştırmak gayesiyle ortaya sürüldüğünün farkındayız. Türkiye'nin son 8 yıldır yaşadığı her hadise bu sinsi oyunun bir parçasıdır. Hiçbiri kendi dinamiklerimizin tabii ürünü olmayan bunca siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik saldırının hepsinin de üstesinden Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle şimdiye kadar gelmeyi başardık. Sınırlarımızın tacizinden, terör örgütlerinin harekete geçirilmesine, darbecilerden ekonomik tetikçilere tüm yöntemler kullanılarak Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik. Son dönemde gerçekte ne olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu gayet iyi bilinen kimi konular üzerinden başlatılan kirli kampanyaları da bu sürecin yeni bir dalgası olarak görüyoruz. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye karşıtı her senaryonun içerisinde yer alarak yalan yanlış ve iftira ürünü iddiaları sürekli tekrarlamak suretiyle kendisine yeni bir misyon oluşturmaktadır. Geçmişte bu parti asla tasvip etmesek de kendince bir duruşa, tarza ve söyleme sahipti. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi kime ne duymak istiyorsa onu söyleyen, seviyesizliği, değersizliği, lümpenliği siyasetin merkezine yerleştirmiş bir yapı haline dönüşmüştür."

BAYRAM İKRAMİYESİ VE EMEKLİ MAAŞI

Emekli maaşları ve ikramiyesiyle ilgil ide konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şu şekilde devam etti: Yaklaşık 3 yıl önce emeklilerimize bayramlarda biner lira ikramiye ödeme sözü vermiş, bu uygulamayı hemen başlatmıştık. Enflasyon oranında artış yapılan bayram ikramiyelerinin ramazandaki ilk ödemesini mayıs başında, Kurban Bayramı ödemesini de temmuz ortasında gerçekleştireceğiz. En düşük emekli maaşını 1500 'TL'ye çıkartarak vatandaşımızın mağdur duruma düşmemesini sağladık. Biz göreve geldiğimizde emekli maaşlarının 66 TL'den başladığını söylemek isterim.

Emeklilerin şartlarının daha da iyileşmesine hazırlanıyoruz. Hizmet ve turizm sektörü başta olmak üzere salgından etkilenen çeşitli alanlarda sıkıntılar olduğunu biliyoruz. Dükkanı kapana her kardeşimizin derdi bizim derdimizdir.

BEYKOZ CAM MÜZESİ'NİN RESTORASYONU

Önceki gün Beykoz Cam Müzesi'nin restorasyonu sonrası açılışını gerçekleştirdik. Dünyada eşi benzeri olan eserler değil. Her bir obje bir ikincisi olmayan, böyle bir müze... bu cam eserler de başlı başına her biri bir eser....

Şu an itibariyle 1500 obje var. Hepsi de birbirinden farklı. 150-200 yıllık eserler var. Göreni hayran bırakan, açılışını da yeni yaptık. Burası harabe bir yer idi. Ele aldık, her şeyini hallettik ve bu mekanı aldığımız gibi. Burayı aldığımız zaman burası da öyleydi, rezaletti burası. Bir müddet Beşiktaş Kaymakamlığı olarak kullanmışlardı. Kaymakamlıktan başka her şeye benziyordu.

Bayan voleybolcularımızı kabul ettim, içinde Küba'dan vatandaşlığımıza geçen biri vardı 21 yaşında. Övgüyle bahsettiler kendisinin pasaportunu kimliğini verdik. Baş antrenör benim sporculuk dönemimden arkadaşımdı. İspanya'da geçirdiği bir rahatsızlık sonrası talimatımla gönderilen bir ambulans uçakla getirilip burada tedavi edilmişti.

Depolarda kalan patates soğanları alıp Ramazan öncesinde dağıtmayı kararlaştırdık. 1 milyon 200 bin ton patates ve 300 bin ton soğan. Devlet olarak alalım ve hibe olarak vatandaşlara dağıtalım. Pirinci de TMO'ya talimatı verdik, çiftçilerden alıp silolarda stoklayıp uygun fiyata alımını yapıp Ramazan öncesinde çiftçilerimiz yola devam etsinler. Ramazan öncesi 81 il valilikleri vasıtasıyla bu konuyu yakından takip edip üreticileri sıkıntıdan kurtaracağız. Bu haberin duyulmasının ardından çiftçilerden çok sayıda samimi teşekkür mesajı aldık.


UKRAYNA CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞME

Dün Ukrayna Cumhurbaşkanı ile İstanbul'da bir araya gelerek toplantı yaptık. Bölgemizin huzur için her iki ülkenin arasındaki anlaşmazlıkları çözmesi için gayret gösteriyoruz. Putin ile yeni turizm sezonu hazırlıklarından Suriye krizine kadar görüştük.