Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 2025-2027 Orta Vadeli Programı açıkladı. Açıklanan OVP'de enflasyonun 2024 yılı için yüzde 41,5'e, 2025'te yüzde 17.5'e, 2026 yılında da yüzde 9.7 ile tek haneye, 2027 yılında yüzde 7'ye düşmesi bekleniyor. Açıklanan rakamlar ve program ile ilgili ünlü ekonomist Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu yaptığı değerlendirmede “2025-2027 Orta Vadeli Program fazlasıyla iyimser, gerçekçi görünmüyor, yurttaşa yüz güldürecek vaat yok” dedi.
Üç yıllık ekonomik beklentilerin yer aldığı Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı. Yeni OVP'ye göre enflasyon beklentilerinin yükseltildiği belli oldu. 2024 enflasyon hedefi yüzde 41,5’a yenilendi. Önceki OVP’de bu oran yüzde 33 düzeyindeydi. Önceki OVP’de yüzde 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye yükseltildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu ise önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun değerlendirmesi şu şekilde oldu:
“Yapılan projeksiyonların fazlasıyla iyimser”
“Ancak asıl önemli nokta, 2025-2027 aralığı için yapılan projeksiyonların fazlasıyla iyimser görünmesi. Şöyle ki, 2025 yılında enflasyonun %17,6 olması, yani 2024'e göre 24 puanlık bir düşüş sergilemesi bekleniyor. Bu düşüş gerçekleşebilir mi? Gerçekleşebilir. Ancak bu kadar keskin bir enflasyon düşüşü yaşanırken %4 gibi bir büyümenin sağlanması ve işsizlik oranının yalnızca %9,3’ten %9,6’ya çıkması gerçekçi görünmüyor.”
“Bu şartlarda ne 2024 ne de 2025 büyüme oranlarına ulaşılabilir”
“Benim öngörüm, sıkı para politikasının devam etmesi halinde, politika faizinin %50, ihtiyaç kredisi faizlerinin %70, ticari kredi faizlerinin % 60’larda kalması koşullarında ne 2024’te %3,5’lik bir büyüme sağlanabilir, ne de 2025’te %4 büyüme oranına ulaşılabilir. Ekonomide çok daha keskin bir yavaşlama görüleceğini düşünüyorum. 2024 yılı %2’nin biraz üzerinde bir büyümeyle kapatılabilirken, 2025 yılında büyüme %2’ler civarında kalacaktır. Büyümenin bu kadar belirgin bir şekilde yavaşlaması halinde işsizlik oranı daha sert bir şekilde yükselecek. Ben 2024 yılında işsizliğin %10 civarında, 2025 yılında ise %13-14 seviyelerinde olacağını öngörüyorum.”
“Döviz tahminlerinin gerçekleşmesi çok zor görünüyor”
“Dolar kuru projeksiyonlarına baktığımızda ise, 2025 için 42 TL, 2026 için 44,6 TL, 2027 için ise 46,9 TL öngörülüyor. Bu rakamlar, beklenen enflasyon oranlarıyla karşılaştırıldığında TL’nin reel olarak değerlendiğini gösteriyor. Eğer bu tahminler gerçekleşirse, cari açıkların çok daha ciddi boyutlara ulaşacağını ve bu açıkların finansmanı için daha fazla dövize ihtiyaç duyulacağını düşünüyorum. Bu nedenle döviz tahminlerinin gerçekleşmesi çok zor görünüyor.”
“Kişi başı gelirin artması zenginleşmenin sonucu değil”
“Kişi başına gelirde ise belirgin sıçramalar öngörülüyor; 2027 yılında kişi başına gelirin 20.420 doların üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Ancak bu durum zenginleşmenin bir sonucu değil, TL’nin değerlenmesinin aritmetiksel bir yansıması olacak. Dövizde ani bir sıçrama yaşanması durumunda kişi başına gelirde keskin bir düşüş görülebilir.”
“Bir sonraki enflasyon raporunda Merkez Bankası mı yoksa OVP mi esas alınacak”
“Bir diğer önemli nokta ise, Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası ekibinin dezenflasyon programını birlikte yürüttüğü düşünülse de Merkez Bankası tahminlerine programda referans verilmemiş olmasıdır. Örneğin, Merkez Bankası yıl sonunda enflasyonun %38 olacağını tahmin ediyordu. OVP’de ise bu tahminler yükseltilmiş. Bir sonraki enflasyon raporunda Merkez Bankası mı yoksa OVP mi esas alınacak, bunu görmek gerekiyor. Ancak bu konuda bir uyum görüntüsü çizilmedi.”
“Yurttaşın hayat pahalılığıyla nasıl başa çıkacağına dair bir öngörü yok”
“Programda hep makroekonomik göstergeler üzerinden konuşuluyor, ancak ortalama yurttaşın hayat pahalılığıyla nasıl başa çıkacağına dair bir öngörü yok. Üretimin artacağı, yapay zeka gibi yüksek teknolojilere uyum sağlanacağı söyleniyor, ancak bunların nasıl gerçekleşeceği ve yurttaşın refahına nasıl yansıyacağı belirsiz. Rezervlerin tüketildiği, ekonominin makro dengelerinin bozulduğu bir ortamda bu ekonomi ekibi görevi devraldı. Birinci öncelikleri ise yurtdışından sermaye çekmek. Programın ilk maddesi kemer sıkma politikası, yurttaşın şikayetlerini dindirmek değil. Yapılan açıklamaların yurtdışındaki yatırım çevrelerine ve bankalara yönelik olduğu izlenimi oluşuyor.”
“Orta bir yol tutulmuş, ancak bu yol fazla iyimser görünüyor”
Gerçekçi tahminler yapılsa, ekonominin kötüye gittiği kabul edilecek, çok iyimser tahminler yapılsa da yurtdışı çevreler tarafından gerçekçi bulunmayacak. Orta bir yol tutulmuş, ancak bu yol fazla iyimser görünüyor. Gelir ve servet dağılımını düzeltmeye yönelik somut bir adım da programda yer almıyor. Enflasyon hedefleri tutturulsa dahi ortalama yurttaşın satın alma gücünün artacağına dair bir belirti yok. Yurttaşın geliri %10 artsa bile enflasyon %17,6’ya düşse dahi yaşam standartlarında bir gerileme yaşanacaktır. Son iki yılda zaten refah kayıpları yaşandı, dolayısıyla bu hedefler gerçekleşse bile yurttaşın yüzünü güldürecek bir vaat bulunmuyor.”