Ertuğrul ÖZKÖK bana söverse…
Ne garip bir dünya değimli? Sıradan mazbut hayatlar süren insanlar evleri ve işleri arasında yaşlanır ve ölürler, çocuklarını edepli yetiştirmek, mürüvvetlerini görmek en büyük hayalleridir, gıyabında nasıl bilirsiniz diye sorsanız “kendi halinde, mazbut, kimseye zararı olmaz” der geçerler…
Var olmakla yok olmak arasındaki her nefes alma verme evresinde, aldığı kadar oksijenin faturasını ödemekle geçer ömürleri “olsa da olur olmasa da” denen hayatlardır ilk bakışta, aslında esas olan onların sürdüğü hayat biçimidir, çünkü onlar üretir ve ürettiği kadar yaşarlar, sorumluluklarını unutmadan ertelemeden!
Lakin ne acayip bir ikilemdir ki, sıradan hayat sürmek sizi sıradan insan olmak noktasından bir santim öteye taşıyamıyor, gereği kadar yaşarsanız gereksiz insan olarak adlandırılıyorsunuz! Hayat kürüsün de üst sıralara oturmanız, kendiniz açısından pirim yapmanız olanaksız hale geliyor! Bunu başarmak istiyorsanız sıradan olmayı bırakacak sıra dışı, kalıpları yıkan, rutine aykırı, ezberi bozan olacaksınız, böylece önce akılda kalacak, sonrada zaman içinde eksi olan imajı artıya çevirerek bol miktarda para kazanacaksınız!
Bazen düşünürüm beni insanlar nasıl tanır diye!
Mesela Taksim meydanında anadan üryan soyunsam, bir müddet parmakla gösterilirim ama kalıcı olmaz sonunda unutulurum, Ertuğrul Özkök bana köşesinde sövse akılda kalırım, hemen iki kanala çıkar cevap veririm, sonrada bunu “ranta çeviririm” ama nerde sövmez ki! Araya hatırlı bir tanıdık koysak söver mi acaba? Yok, sövmez çünkü o da biliyor ki sövse meşhur bir yazar olurum, sırf o nedenle sövmez, eğer tanınmak istiyorsanız sıra dışı olmak zorundasınız! Örneğin bir mahallenin en tanınan kişileri serseri ve akli dengesi bozuk olanlarıdır, çünkü sıra dışıdırlar…
Bu gün Türkiye’nin tanınan yüzlerine bakın en sıra dışı olanlardır!
Neden mi? Çünkü onlar bunu keşfedenlerdir, kimisi bunu çok çirkince kimisi de çok akıllıca yapmıştır ama sonuçta “başarmışlardır” tabi bu başarı sayılırsa, sonrada sıradan insanları geçim kaynağı olarak görmüş, sıra dışı olmayı ranta çevirmişlerdir. Çünkü “sıra dışı insanların ürettiklerini sıradan insanlar tüketirler”
İslami yazar diye tanımlamayla gündeme gelen bazı isimlerin, ekranlarda yaptığı volümleri izliyorum bir müddettir! İslami yazar ne demektir? Ben bu tanımlamayı yapanları ve bunu kendine yakıştıranları son derece akıl fukarası olarak görüyorum, yüzde doksan dokuzu Müslüman bir ülkede yazı yazanların hangisini hangi itikat noktasından ele alarak, ya da birinin diğerine göre daha İslami olduğunu hangi terazinin kefesine koyarak tartacaksınız! İslami yazar olmaz, çünkü o isimlendirme ile yapılan her hata İslam’a mal edilir ve buna kimsenin hakkı yoktur, sonra iş “Türbanlı Motorlar” tartışması gibi çok seviyesiz bir noktada düğümlenir ve sonuç olarak İslam tabiri bu çirkin tabirle aynı satır, aynı paragraf içinde yer almak durumunda kalır, sırf sıradan olmamak adına yapılan manipülasyonlar İslam çerçevesinden çok uzak bir yerde tutulmalıdır!
Esra ELÖNÜ ismi ile Ayşe BÖHÜRLER ismi birçok değişik nedenle son zamanlarda gazete sütunlarını ve TV programlarını meşgul etmekte ve işin ilginç tarafı tanımlamalar yapılırken isimlerinin önü ve sonuna “İslamcı iki kadın yazar” tanımlaması gelmekte…
Şimdi bu iki hanıma sesleniyorum!
Tanınmak, bir istikamet üzere yol almak istiyorsanız bindiğiniz dal doğru değil, sıra dışı olmak sizi bir yere taşıyabilir, fakat unutmayın ki sıra dışı olmak demek basitleşmekle eş değerdir, sıradanlaşmazsanız basitleşirsiniz! Esra ELÖNÜ ismi benim bir dönem bir vesileyle muhatap olduğum bir isimdir, o zamanlarda onun içindeki bir yerlere gelme, bir şey olma dürtüsünü fazlasıyla görmüştüm ve şunu anlamıştım “bu kız bir yerlere gelmek istiyor ama aile çevre faktörü onu dizginliyor, o da bu nedenle ailesini ikna edebileceği yöntemlerle bunu başarmak istiyor” ve gördüğüm kadarı ile bunu başarmış, işin ikinci evresi de bu işi daha yukarı taşıma noktası, yani marjinal uçlarda dolaşarak kendine bu büyük sofrada yer kapma çabası, başını açmadan “İslami” yazarak ailesindeki konumunu, makyaj yapıp sıra dışı davranarak vitrindeki konumunu sağlamış görünüyor ve elbette bu onun tercihi, fikirleri de kendini Bağlar, ama unutmayın “İSLAM dini hepimizi bağlar”…