SABİHA GÖKÇEN HAVAALANI / İSTANBUL - İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, Erzurum dönüşü İstanbul’da binlerce vatandaş tarafından karşılandı. İktidar kanadının yanıtlaması gereken sorular olduğunu belirten İmamoğlu, “Şimdi bu soruları, bu soruların cevabını, bu dönemin ve sürecin içindeki bir avuç insandan asla beklemiyorum. Bu soruların cevabını, bir hafta sonra tek tek alacağız. Milletimiz adına alacağız” dedi. Konuşmasının son bölümünde ceketini çıkarıp, gömleğinin kollarını sıvayan İmamoğlu, konuşmasını, “Allah bu memleketi ve bu milleti, bu bir avuç insanın kötülüğünden korusun. Biz korkar mıyız ya? Bitti. Her şey çok güzel olacak. Şöyle yanınızdakinin eline vurun, sarılın, kucaklaşın. Buradan evimize güler yüzlü, sakince, yürüyerek gideceğiz tamam mı? Eve giderken gördüklerinize deyin ki, ‘Ekrem Bey söyledi, ‘Aramızda kalsın’ dedi. Kazanıyoruz, kazanıyoruz, kazanıyoruz, kazanıyoruz.’ Allah yolumuzu açık etsin. Hepinize teşekkür ediyorum” sözleriyle noktaladı. 

Erzurum'daki provokasyon, İstanbul'da protesto edildi. Sabiha Gökçen Havaalanı'nı çıkışını dolduran binlerce kişi, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nu karşıladı. İmamoģlu'nun konuşma yapacağı otobüse, Türk bayrağı ve Atatürk resmi asıldı. İmamoğlu, 22.30’da havaalanından çıkış yaptı. Millet İttifakı'nın İstanbul İl Başkanlarının vatandaşları selamlamasının ardından İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte konuşma yapacağı otobüsün üzerine çıktı. Otobüsün dört bir yanını dolduran İstanbullular, İmamoğlu’na tezahüratlar ve sloganlarla sevgi gösterilerinde bulundu. 

İSTANBULLULAR: “EKREM’E UZANAN ELLER KIRILSIN”İMAMOĞLU: “MİLLETİMİN TEK BİR FERDİNE UZANAN ELLER KIRILSIN”

İmamoğlu, vatandaşlardan gelen, “Ekrem'e uzanan eller kırılsın” sloganına, “Ekreme’e değil, milletimin tek bir ferdine uzanan eller kırılsın” karşılığını verdi. “Bu saatte buraya geldiniz. Beni beklediniz. Allah hepinizden razı olsun” olsun diyen İmamoğlu, “Yeni doğmuş bebeklerden, çocuklardan, kızlarımızdan, annelerden, teyzelerden, amcalardan, kardeşlerimden helallik istiyorum. Onlara teşekkür ediyorum. Onlar, oraya geldiler. Erzurumlu hemşehrilerimin bir temsilcileriydi. Dertleşecektik. Ama ne yazık ki taşların, o koca taşların yaraladığı o insanlara üzüntümüz. O çocukların, hanımefendilerin, gençlerin her birisinin sağlığıyla tek tek, an be an ilgileneceğim. En kısa zamanda da onlarla bir araya gelip kucaklaşacağım” şeklinde konuştu. 

KRY_4529

“KİM OLDUĞU BELLİ OLMAYAN O 150-200 KİŞİ ASLA MASUM DEĞİL”

“Tarihi bir sürecin içindeyiz” diyen İmamoğlu, “Ne yazık ki, ülkemizi bu duruma getiren bir avuç insanın, hiçbir zaman bu kötü uygulamalarının, kötü dillerinin, kötü tavırlarının, kötü davranışlarının onlardan kurtulana kadar sonu gelmeyecek. Bunu bilelim, buna tedbirli olalım. Tedbirin birkaç yolu var. Bir tedbirin birinci yolu, birinci dili sevgidir. İkinci dili, uzlaşmadır. Üçüncü dili, hiçbir vatandaşımıza kırıcı davranmamaktır, vatandaşlarımızı kucaklamaktır. Bakın bu oy meselesi değil. Oy verip, vermemesi meselesi değil. İnsanlar, bu bir avuç insana karşı aldanabilirler. Bu kötü insanlara inanabilirler. Hiç umursamayın. Zerre kırıcı davranmayın. Onlar masum. Ama bugün o meydanda, kim olduğu belli olmayan o 150-200 kişi asla masum değil” ifadelerini kullandı. 

İMAMOĞLU’NDAN SOYLU’YA: UTANMAZ, İFTİRACI, YALANCI BU ADAM

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir TV kanalında canlı yayında sarf ettiği, “Erzurumlulara provokatör dediği” iddiasına konuşmasında yer veren İmamoğlu, şunları söyledi: 

“Utanmaz adam. Utanmaz adam. İftiracı, yalancı bu adam. Bu adam, gözü dönmüş bir şekilde, gözü fır fır dönerek konuşuyor. Ahlakını yitirmiş bir adam. Peşin peşin söyleyeyim. Üç defa kendim televizyonlara söyledim. Kendim yayınladım. Allah biliyor; çocukluğumdan beri Erzurum'la, cennet parçası şehrimizle irtibatı olan bir insanım. Trabzon ve Erzurum, kapı komşusudur. Ticareti, yaşamı, ilişkileri çok derindir. O şehirde benim akrabalarım var. Ticaret yapan insanlarım var. Hısımlarım var. Orada eğitim yaşamını geçirmiş akrabalarım var. Defalarca gittim. Spor yöneticiliğimde defalarca gittim. Stadında maç izledim. O stadı da biz yapacağız. Onlar yapamadı, biz yapacağız o stadı Erzurum'a. Erzurumlu, boşuna ‘dadaş’ adını almamıştır. Erzurumlu merttir. Erzurumlu Nene Hatun'un torunlarıdır. Erzurumlu, bu bir avuç, ne olduğu belli olmayan insana pabuç bırakacak bir şehir değildir. Hadlerini de bildirecek, onlara cevabını da verecek. Hiç kuşkum yok. Bu akşamki yaşanan süreci birazdan sorularla beraber burada aydınlatacağım. Herkesin aklına bir soru düşüreceğim. Bugün Erzurum'da olan bitenden, benim sevgili Erzurumlu kardeşlerimin, hemşehrilerimin, dostlarımın üzerine toz zerresi bile değmemiştir. Çünkü Erzurumlularla uzaktan yakından ilgisi yoktur bu işin.”

“BUNLAR, AZMETTİRİLMİŞ İNSANLAR”

Olayın başlangıç, oluş ve sonuç şeklini İstanbullularla paylaşan İmamoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Topu topu 300-400 kişi. Bunlar, azmettirilmiş insanlardır. Bunlar, bu insanlar taşları attıkça, gözümün önünde çocuğun başı kanamaya başladı. Bir teyzemin gözü kanamaya başladı. Bir amcanın gözü, başı yarıldı. Yere yığıldı. Bir yandan taşlar yağıyor. Arkadaşlarım beni korudular. Aşağıya indik, aşağıdan hitap ettim. Dedim, ‘Siz cevap vermeyin, geriye doğru çekilin.’ Allah var, insanlarımızın bir tanesi bile o tarafa taş atmadı. Ve o insanlar çaresizce bekledi. Müdahale edilmedi. Tedbir alınmadı. TOMA var. Tek bir su fışkırtmadı. Bunları izledik. Daha sonra polisi uyarmama rağmen hareket edilmedi. Daha sonra dedim ki vatandaşlarımıza, ‘Bakın ben sizin aranızda kaldım. Benden dolayı siz taşa maruz kalıyorsunuz. Ben mecburen buradan ayrılıyorum. Sizin emniyetiniz için ayrılıyorum. Sizi polisi koruyacaktır’ deyip oradan ayrıldım ve havalimanına geçtim. Havalimanına giderken bize topu topu bir trafik polisi eşlik etti. Bakın bu polis meselesi değil. Polisimiz, bizim canımız, ciğerimiz, kardeşlerimiz. Belediye Başkanı, zavallı bir hamle yaparak, tarihe, kara leke almış bir yerel yönetici olarak geçmiştir. Şimdi hesap verecek. Az kaldı. Bir hafta kaldı.”

SALDIRIYI YAPAN 200-300 KİŞİ İÇERİSİNDE, ŞU ANA KADAR KAÇ KİŞİ GÖZALTINA ALINDI?”

“Vatandaşımızı koruması gereken emniyet güçleri, orada ne yazık ki taş atanları resmen koruma altına alarak, onların taş atmasını seyretti. Bir soru: Emniyet müdürü kimdir? Emniyet müdürü nasıl bir talimat aldı ki, polise nasıl bir talimat verdi ki, o polis yerinden kıpırdayamadı. İki; defalarca, defalarca, seyrediyorsunuz. Elinde Türk bayraklarıyla buraya gelmiş, binlerce insana taş yağıyor dememe rağmen, ne oldu da nasıl bir talimat aldınız da Emniyet Müdürü sana soruyorum sana- kılını kıpırdatmadı. Üç; Emniyet Müdürü, ‘Validen bile talimat almayacaksın. Görevini yapacaksın’ diye bir talimat almış mıdır? Hesabını verecek. Diğer soru; ben 2,5 saat havalimanında bekledim. 12-13 tane ulaşabildiğim, yaralı insanlarla görüntülü konuştuk. Hastanedeydiler. Vali, ‘Bilgi vermek için arıyorum’ diye aradı. ‘7 kişi yaralı tespit ettik’ dedi. Sadece ben 12-13 kişiyle konuştum. Peki bu insanlara taş atan, milletin gözü önünde… Bu arada yandaki Telekom binasının çatısında kamerayla çekim yapan polisler de var. Bizim elimizde de görüntüler var. Suç duyurularımızın hepsinin içinde bu olacak. Bu saldırıyı yapan o 200-300 kişi içerisinde, şu ana kadar kaç kişi gözaltına alındı. Bana bir kişi bile gelmedi. Kaç kişi gözaltına alındı? Haber ve cevap bekliyoruz.”

“TEK BİR YETKİLİ GELİP ‘GEÇMİŞ OLSUN’ DEMEDİ”

“Belediye Başkanı; halkı, insanları provoke eden bir dil ve anlayışla oraya, o otobüsleri koyarken, valinin bize halk buluşması izni verdiği yere izinsizce bu süreci yaparken niçin ses çıkalımdı? Vali Bey, 5 bin polisle tedbir aldığını söylemesine rağmen, niçin sahada hiçbir müdahalede bulunulmadı. Niçin? Biz havalimanına giderken yanımızda tek bir polis aracı doğru dürüst bulunmadı. Bakın nezaketi anlatıyorum. Başımıza bu olay gelmiş. Millet İttifakı'nın önemli bir insanı olarak oraya gitmiş, İstanbul'un, 16 milyonluk bir şehrin seçilmiş bir Belediye Başkanı bu olayları yaşamış. 2,5 saat havalimanında beklememe rağmen, tek bir emniyet müdür yardımcısı ya da vali yardımcısı ya da bir yetkili gelip, ‘Kardeşim ne oldu? Geçmiş olsun’ niçin diyemedi. Şimdi bu soruları, bu soruların cevabını, bu dönemin ve sürecin içindeki bir avuç insandan asla beklemiyorum. Bu soruların cevabını, bir hafta sonra tek tek alacağız. Milletimiz adına alacağız.”

İstanbul Emniyeti Selami Yıldız'a emanet İstanbul Emniyeti Selami Yıldız'a emanet

“BU ATILAN TAŞLAR, EKREM İMAMOĞLU'NA ATILMADI” 

“Bu atılan taşlar, Ekrem İmamoğlu'na atılmadı. Bu atılan taşlar, kardeşliğimize atılmıştır. Bu atılan taşlar, bu memleketin değerlerine atılmıştır., inancına atılmıştır. Bu atılan taşlar, milletin birlik ve beraberliğine atılmıştır. Çok şey yaşatıldı bu millete. Bunu biliyoruz. Bu azmettirici zihniyeti de biliyoruz. Biz bugün, karşımızdaki bir avuç insanın siyasi stratejisinin içinde bulunan sistemi, aklı, o birtakım düşünceleri, örgütlü yapıları açıklarken, acaba ‘biricikleri’ rahatsız mı oldu? Bunu izleyeceğiz. Bunu izleyeceğiz. Bunlar, bin yıllık devlet geleneğimizi çürüttüler. Ama biz, bu memleketin esas unsurları, yani milletimiz, 86 milyon insanımızla bu milletin ve bu memleketin devlet geleneğini hep birlikte ayağa kaldıracağız. Bu devleti bir parti devleti, bir şahıs devleti yapmalarına asla müsaade etmeyeceğiz. Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bu bir avuç insanın var ya, çocukları bile, Z kuşağı çocukları bile bunlardan utanıyor. Onların evladı olmaktan utanıyor. Ben onların gözlerinin içine bakıyorum, görüyorum onları bazen. Utanıyorlar. Ama bu bir avuç insanda utanma kalmadı. Bizde bir laf vardır. Bunların hepsinin yüzü meşin surat olmuş.”

“MENDEBUR SURATLI OLACAĞIMA SEVGİ PITIRCIĞIYIM”

“Şimdi bir kısım tavsiyelerde bulunacağım. Bunlar durum tespitidir, sorulardır, yaşadıklarımızdır, uyarılardır. Ama şimdi size zevkli şeyler söyleyeceğim. Şimdi beni iyi dinleyin. Güler yüzünüzü sakın yüzünüzden eksiltmeyin. Ben burada gençleri, şu pırlanta çocukları görüyorum. Hanımefendileri görüyorum. Nasıl bugüne kadar güler yüzle kazanmışsak… Bana ne dediler 2019’da? ‘Efendim bu sevgi pıtırcığıymış’ dediler. Evet ben sevgi pıtıcığıyım; var mı? Ben sevgi pıtırcığıyım; senin gibi, bir avuç insan gibi suratı asık -bizde mendebur suratlı derler- öyle olacağıma, evet ben sevgi pıtırcığıyım, Her biriniz, bulunduğu yeri sevgiye boğacaksınız. Ve ben şunu söyleyeyim size: 2019’da yaşadıklarımızı hatırlıyorsunuz değil mi? 2019’da seçimi elimizden almaya kalktılar değil mi? Ne yaptık? Coşa coşa sokaklara geçtik. Bize oy vermeyenler bile ne dedi biliyor musunuz? ‘İyi ki bu adam kazandı’ dedi. Kötülüğe son vereceğiz. İyilik kazanacak.  Hazır mıyız? Herkesle güzel konuşacağız.”

“ARAMIZDA KALSIN; KAZANIYORUZ”

Konuşmasının son bölümünde ceketini çıkarıp, gömleğinin kollarını sıvayan İmamoğlu, konuşmasını, “Allah bu memleketi korusun. Allah bu memleketi ve bu milleti, bu bir avuç insanın kötülüğünden korusun. Benim güzel hemşehrilerim, size söz: Biz korkar mıyız ya? Bitti. Biz korkar mıyız? Her şey çok güzel olacak. Şöyle yanınızdakinin eline vurun, sarılın, kucaklaşın. Buradan evimize güler yüzlü, sakince, yürüyerek gideceğiz tamam mı? Aramızda kalsın, aramızda kalsın. Eve giderken gördüklerinize deyin ki, ‘Ekrem Bey söyledi, ‘Aramızda kalsın’ dedi. Kazanıyoruz, kazanıyoruz, kazanıyoruz, kazanıyoruz.’ Allah yolumuzu açık etsin. Hepinize teşekkür ediyorum” sözleriyle noktaladı.

Editör: MURAT AYDIN