Gaziosmanpaşa da siyasete soyunmak sanat için soyunmak kadar riskli bir durumdur…
Aslında soyunmaktan ziyade ateşten bir gömlek giymektir bu iklimde siyaset yapmak…
Çıkar hesapları yapanlar tarafından parçalara bölünüp, bir sabahçı lokantasına sakatat olarak
düşme ihtimalin oldukça olası bir durumdur...
Siyaset sahnesinin kılıçları çektiği bir dönemde, onlarca siyaset erbabı kulislerde dillenirken,
hiç ihtimal verilmeyen bir isim bir anda Gaziosmanpaşa siyasetine bomba gibi düştü, herkes
şoktaydı!
Erhan EROL, hani şu bizim sağlık grup başkanı olan doktor…
Peki, ne işi olabilirdi ki siyasetle?
Öyle ya, Gaziosmanpaşa da illa bir siyaset yapılacaksa bunun icracıları tüm enstrümanlarıyla
hazırdı, hatta o kadar kendilerinden emindi ki, tıpkı Külkedisi masalındaki gibi gözlerini
kapatıp ayaklarını uzatmış ve o ayaklara uyacak hatta uyması elzem şeyin bir an önce
verilmesini bekliyorlardı, oysa ayakkabı kimsenin ayağına uymayacaktı…
Kimse bu durumu içine sindiremedi!
Unutulmuş gibi yapıldı, bazen bunu bile başaramayanlar oldu…
Durduk yerde kustular kinlerini ortalık yere, değişik vesileleri fırsat bilerek…
İlçenin sıkıntısıyla dertlenmek kimsenin umurunda değildi, kendince kendine verilmesi
gerekene ulaşamamış olmanın kini, geçen yedi yılda bir saniye bile unutulmadı!
Tüm bu olumsuz şartlarda Erhan Erol siyaset sahnesinde sanatını icra etmek durumunda kaldı, sahne
büyük imkânlar kısıtlıydı, çünkü siyaset tüm sanatların içinde en zoru olan “insanları yönetme
sanatıydı” ve her türlü olumsuz şartta mutlaka o sahneye çıkılmalı ve icra edilmeliydi, kişisel
sorunlar veya kaprislere kapılmanın zamanı değildi…
Şimdi duyduğum kadarıyla Erhan EROL siyasetin Gaziosmanpaşa sahnesinden çekilmeye
karar vermiş, birçok kişi bu olgun davranışı alkışlıyormuş, bende bu durumu alkışlamayı çok
isterdim ancak, ellerimden çıkacak sesler “bıkkınlığın veya kurtuluşun” tezahüratımı olacak?
Yoksa erdemli bir davranışın takdiri mi?
Bu sesin çıkardığı yüksek desibele kapılıp alkışa eşlik etmek, alınan kararın doğru olduğu ve onun desteklendiği anlamına gelmez, alkışlamak her zaman bir memnuniyet ifadesi değildir, bazen sizi çok sıkan bir durumun sona ermesinden de ellerinizi şaklatabilirisiniz…
Erhan başkan, Gaziosmanpaşa sahnesinde ne görevde olursa olsun benim sevdiğim ve takdir
ettiğim bir karakterdir ve benim tanıdığım kadarıyla olan biteni iyi analiz ediyordur, bence
burada sıkıntıya düşmesi gerekenler kendini görünmez adam zannedip fark edilmediğini
düşünerek hesaplar içine girenlerdir.
Geçmişte yazdığım bir yazımda “Rüzgârın savurduğu Öküzlerden” bahsetmiştim, hani hiç
hak etmediği halde siyasetin rüzgârıyla bir yere gelen modeller, katıldığı kokteylde açık
büfe aldığı yemeği yerlere dökerek yiyen, ağzını ekmekle silen, bir gergedanı kıskandıracak
büyüklükte geğirebilen tipler!
Yoo kimse öyle şaşırmış numarası yapmasın, adım gibi eminim ki daha bu tarifi yapar yapmaz herkesin kafasında birilerini canlanmıştır, düşünün işte o insanlar bile siyasete yön vermeye çalıyorlar, hatta herkesten daha kaba ve belirgin bir üslupla…
Erhan başkan bırakır mı bilmem, ama şunu biliyorum ki bırakırsa Gaziosmanpaşa
kaybeder…