Gökçeada izlenimleri (2)...



Herkes yeni yerler yeni yüzler görmek ister.

Bundan dolayıdırki, dünya ekonomisinde bir çok devlet turizmi önemsemiş ve ekonomik kalkınmalarının en önemli sektörü olmasını özendirmiştir.

İşte bizde seyahat etmek adına hafta sonu üç günlüğüne Gökçeada'ya gittik.

Gökçeada'yı keşfetmemiz Sevgili asker arkadaşımız Nevzat Çittçioğlu ve sevgili eşi Sacide sayesinde olmuştur.

Nevzat zıpkınla balık avlamak konusunda uzman olması, her akşam taze balık yemenin de vesilesi olmaktadır.

Doğal olarak bankacı arkadaşımız Ali Makas'ı da unutmamak gerekiyor.

Ali bey ve Nevzat birlikte denize daldıklarında akşam on beş kişinin rahatlıkla doyabileceği kadar balığı tutacaklarından hiç kimsenin şüphesi olmamıştır.

Üç günlük beraberliğin en baş sürprizi ise sazı ve bağlamasıyla Türk halk müziğinin en güzel eserlerini iki akşam üst üste bize sunmayı bir görev bilen ve bu işi zevkle aşkla yaptığı her halinden belli olan Rıza Pehlivan'ı ve sevgili eşi eczacı Canan hanımı da yazmazsak kendilerine ve emeklerine haksızlık etmiş oluruz.

Rıza arkadaşımız Türk hak müziğinde yetkin bir sanatçı olması nedeniyle Karacaoğlan'dan girdi Nesimi'den geçti, bir Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş bir Aşık Mahsuni,bir anonim ege türküleri ve orta Anadolu bozlakları derken bütün Türkiye halk müziğini bizlere sunma nezaketi gösterdi.

Ankara havaları, orta Anadolu bozlakları, Trakya oyun havalarına dayalı türkülerde ise Emin beyin sevgili eşi Hülya hanım ve turizmci Rıza beyin sevgili eşi Özlem hanım ellerinde folklorik kaşıklarıyla oyunların nasıl da bu kadar güzel oynanabileceğini gösteriverdiler.

Nevzat' ın üç ayak oyunu ve Hülya hanımın folklorik ve bilimsel oyuna katkıları, Özlem hanımın ve Sacide arkadaşımızın oyunlara katılımı çok güzel iki akşam geçirmemizin nedeni oldular.

Malumunuz her masanın ve ortamın oyun oynamayan ağır abileri olur.

Bankacı arkadaşımız Ali bey ağır abi olurken, bendeniz de ona takılarak ağır abiliğin içinde olmaya gayret etmiş olduk.

Bu arada ,ikinci akşam aramıza katılan mimar Yaşar Argönül ve arkadaşı Mehmet beyi anmadan geçemeyiz.

Yaşar beyle sermaye- emek eksenimde yaptığımız siyasi, felsefi tartışmaları da anmadan geçmek olmayacaktır.

Gökçeada'nın bozulmadan kalmasına ve imar kirliliğinin olmayışına hayran kalmış olmamın rahatlığına dururken sevgili meslektaşım Yaşar beyin ''Bu adada çok güzel havuzlu villalar olur'' demesi mimari tartışmaların,talanın, siyasetin açılmasına neden oldu.

Malumunuz köprü yapılsın- yapılmasın diyenler ekseni üzerinden yıllardır yapılan tartışmaları hepimiz biliriz.Tartışma da bu yönde sürdü gitti.

Kaldığımız tesisin müdürü Kadir Özbek yaklaşık on iki yıldır görev yaptığı bu kurumdan emekli olacağının ilk haberini de duymuş olduk.

Kadir beyin emekli olması ve yeni kuracağı Gökçeada özel yaşamında kendisine başarılar mutluluklar diliyoruz.

Kısacası bu tür yerlere gidildiğinde dost diyebileceğin ve rahatlıkla göz göze diz dize oturabileceğin güzel insanların bir arada olması, adanın güzelliğinin de önünde değerlendirilebilecek bir olgu olduğunu düşünüyorum.

Uzun süreli dostluklar ve samimiyetler her şeyin önünde saygıyla eğilecek olgular olduğunu düşünüyorum.

Deniz kenarında güneşlenirken Nevzat ve Ali beyin belinde Kırkpınar kemeri gibi dizilmiş balıklarla resim çektirmek ve onların bir manken edasyla önümüzden geçişleri de bir işi başarmanın ne kadar güzel ve saygıdeğer bir duygu olduğunun empatisini kurmamıza neden oldu.

Gökçeada'nın bir de siyasi yanına bakmakta fayda var diye düşünüyorum.

Son yerel seçimde MHP' nin seçim almasından dolayı, iki yıl önce açılan havaalanına uçak seferlerinin iptal edildiği söylentilerini duyuyoruz.

Adadaki sosyal tesislerin önümüzdeki yıl kamu emekçilerinin tatil yapmasına kapatılacağı ve özel sektöre verileceği söylentisi yaygın.

Gene geçen yıla kadar bu sosyal tesislerde içki servisi yapılırken bu yıl yasaklandığını duyuyoruz.

Yani turizme açık özellikle Müslüman olmayan Rum yurttaşların oturduğu Gökçeada da sosyal tesislerde içki satışının yasak olması, insanların kafasını karıştırmış görünüyor.

Önümüzdeki yıllarda Gökçeada da iş adamı eski bir milletvekilinin rüzgarları esebileceği yönünde konuşmaların olduğunu, devletin sosyal tesislerinin bu ekip tarafından alınacağı ve İslami usullere göre işletmelerin düzenleneceği,haremlik selamlık tesisler oluşturulacağı konuşmalarını da adalılardan duyuyoruz.

Bu arada yan masamızda oturan zeytinli köyünün Rum sakinleriyle de şarkılar söylendiğini belirtmek isterim.

Özellikle madam Stella'nın söylediği Rumca şarkının müziğinin ve içeriğinin acıklı Anadolu ağıtlarıyla benzerliği, içimizde tatlı duygular ve elem dolu ayrılık(mübadele) dramlarını hatırlattığını belirtmek isterim.

Madam Stella'nın ''Bırakın hükümetler kavga etsin, bizim dostluğumuz bize yeter'' demesi her şeyi özetler nitelikteydi.
Yani halklar dili, dini,ırkı,siyaseti ne olursa olsun kardeşçe bir arada yaşayabilmeyi yüz yıllar boyunca başarmıştır.

Bunu en güzel de madam Stella dile getirmiş oldu.

Hani derler ya, ''Türkler nereye gitmişse orayı yapmış oldukları abuk sabuk binalarla talan etmiştir'' fikri çok yaygın ve geçerli bir düşünce olarak kabul görür.

Bunun için ege ve akdeniz bölgesindeki sahil kasabalarına bakmamız yeterlidir.

En son Gülse Birsel Bozcada seyahatinden sonra bir yazı yazmıştı ve Bozcada çok kötü bir yer diye uzun uzun yazdıktan sonra ''Bilerek kötüledimki oraya kimse gitmesin ve ada talan edilmesin'' demişti.

Başka bir yazarın dediği gibi ''Güzel yerler ve doğa harikası beldeler için şiirler kitaplar yazmayın çünkü bu güne kadar neresi için böyle yapıldıysa orası talan edildi'' demişti.

Gökçeada böyle bir yer, talan edilmemiş tertemiz koyları ormanları ve özgürce dolaşan koyunları,keklikleri, keçileriyle orada duruyor.

Keklikler deyince bir not.Gökçeada keklik için ''Özel avlak alanı'' ilan edilmiş olup, özel sektöre ihaleyle verilmiş dört keklik vuran 600 lira para ödüyormuş.

Yani talan ucundan başlamış görünüyor.

Gözü doymaz mimarlar, mühendisler,müteahhitler ve onların yol göstericisi çıkar ortağı talancı siyasetçiler ne olur Gökçeada'ya dokunmayın.

Hiç olmazsa orsası temiz bozulmadan kalsın.

İnsanlarımız sakin, sessiz, temiz bir yere gitmek istediğinde orayı hatırlasın.