BURSA (İGFA) - Grip ve soğuk algınlığına yakalanma riskini azaltmak ve hasta olduktan sonra da hızla iyileşmek için dengeli ve yeterli beslenmeye özen gösterilmesi gerekiyor.
Grip, özellikle kış aylarında çok yaygın olarak rastlanan, bebek, yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde hafife alınamayacak kadar önem arz eden viral yani virüs kaynaklı bir hastalıktır. Grip (İnfluenza) virüsü sürekli yapısal değişimlere uğradığı için insanlara tekrar tekrar bulaşabilen bir virüstür. A, B ve C olarak adlandırılan 3 tip influenza virüsü vardır ancak gripte etkili olanlar A ve B tipleridir.
Grip, bilindiği üzere bulaşıcıdır ve buna bağlı olarak en yaygın görülen salgın hastalıklar arasında ilk sıralarda yer alır. İnfluenza virüsleri çok kolay ve hızlı bir şekilde yayılırlar. Gribe yakalanan bir kişinin genelde hapşırması ve öksürmesi bizde hastalığı bulaştıracak korkusu oluştursa da zaman zaman konuşması bile hastalığı bulaştırabilir. Hasta olan kişi yanında ve 1-2 metre kadar etrafında bulunan kişilere öksürük, hapşırık ve konuşma yoluyla hastalığı bulaştırabilir.
Kış mevsiminde soğuk olan havaya karşı uyum sağlamak için vücudumuz daha fazla enerji harcar. Sağlıklı beslenmeyen kişilerde bu ihtiyaç karşılanmak istendiğinde vücut direnci düşer ve kişi hastalıklara karşı savunmasız hale gelir. İşte vücut direncimizi yüksek tutmak ve gribe karşı savunma kalkanı oluşturmak için tüketeceğimiz besinler karşınızda:
KEFİR: Son yıllarda yapılan tüm çalışmalarda mucize besin kefirin düzenli tüketildiğinde uzun vadede üst solunum yolu enfeksiyonlarına karşı koruyucu olduğuna işaret ediliyor. İçeriğindeki yararlı bakteriler vitamin ve mineral emilimine de yardımcı oluyor. Kefirin içeriğindeki aminoasit bileşimi ve yararlı bakterilerden faydalanabilmek adına kişinin enerji ihtiyacına göre her gün 1 bardak kefir tüketmesi oldukça faydalıdır.
BEYAZ ve YEŞİL ÇAY: Sağlık açısından birçok faydası bulunan beyaz ve yeşilçay, güçlü antioksidan özelliği ile doğal birer virüs düşmanı ve bağışıklık kuvvetlendirici olarak da karşımıza çıkar. Bir bardak yeşilçaya; 2 kabuk tarçın, 2-3 adet karanfil, Bir küçük tutam kakule, 1 çay kaşığı tane karabiber ilave edilerek içildiğinde mikropları öldürücü ve bağışıklığı kuvvetlendirici etkisi artmaktadır. Günde 2-3 fincana kadar tüketilmesi faydalıdır. Aynı tarifi beyaz çay için de uygulayabilirsiniz.
SOĞAN ve SARIMSAK: Soframızdan eksik edilmemesi gereken doğal bir diğer antibiyotik de soğan ve sarımsakdır. Yapısındaki bileşikler sayesinde bağışıklık sistemini kuvvetlendirici etkiye sahip soğan ve sarımsağın, yemek ve salata soslarına mutlaka katılması gerekir. Ancak soğanı tencerede yakmamak, sarımsağı da yağda çevirmeden çiğ halde ilave etmek her iki besinin bu doğal antibiyotik özelliğini ortaya çıkarır.
MAYDANOZ: Yemeklerin yanında saplarıyla birlikte tüketilecek 5-10 dal (20 gram) maydonoz, kişinin günlük C vitamini gereksiniminin üçte birini, beta-karoten ihtiyacının ise yüzde 10'unu karşılar. Ancak maydanoz tüketirken dikkat! Maydanozun içeriğindeki C vitamini son derece hassas olup, vitamin kaybını engellemek adına çiğ ve doğranmadan kopararak tüketilmeli ve limon ilavesiyle vücuda fayda oranı artırılmalı.
BALIK: Balığın gribe karşı etkili bir savunucu olduğu yapılan araştırmalarla da ispatlanmış. Omega 3 yağ asitleri ve zengin içeriği ile bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği bulunan balığın haftada 2-3 kez mutlaka tüketilmesi gerekir. Balığın yanısıra fındık-ceviz-badem gibi kuruyemişler de vücudun direncini artırmada önemli. E vitamini en kuvvetli antioksidan vitaminler olan fındık-ceviz-badem üçlüsünün düzenli tüketimi bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
ZENCEFİLLİ ÇAY: Zencefilin sayısız faydası pek çok bilimsel araştırma ile ispatlanmış. O faydalardan biri de bağışıklık sistemini kuvvetlendirmesi. İşte evde veya ofiste hazırlayabileceğiniz pratik ama çok etkili zencefilli çay tarifi: 2 adet taze sıkılmış limon, 1 mandalina ve ½ portakal kabuğu, bir miktar yaş zencefil, 1/2 çay kaşığı tane karabiber ve 1-2 çay kaşığı bal. C vitamini kaybını engellemek adına kısa sürede tüketmekte fayda var. Günlük 1-2 fincan tüketebilirsiniz.
NAR: Çoğunlukla suyunu tükettiğimiz, zahmetli yenilmesi nedeniyle o sıkıntıya girmekten kaçındığımız bir meyve nar. Ama griple mücadelede son derece önemli bir rol oynayan narı siz siz olun bundan böyle kabuğuna yakın beyaz kısımlarıyla tüketin. Narın içeriğinde bulunan polifenolik bileşikler ve nara kırmızı rengini veren antosiyaninler, antioksidan kapasitesiyle bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğe sahip. Beyaz kısımlarından da faydalanmak ise antioksidan etkisini kat kat artırır. Günlük ortalama 1 küçük nar C vitamini ihtiyacının da 1/2'sini karşılamaya destek olur.
KİVİ: Tam bir vitamin ve mineral deposu olan kivi, hem çocuklarda hem de erişkinlerde nefes darlığı, astım ve öksürük gibi bezdirici sorunlara karşı son derece fayda sağlar. Gece öksürüğü için de önemli bir şifa kaynağı. Vitamin açısından zengin turunçgillerden 4-5 kat daha fazla vitamin oranına sahip olan kivi bağışıklığı kuvvetlendirir. Portakaldan daha fazla C vitamini içeren kivinin her gün bir tane tüketilmesi çok önemli.
ADAÇAYI: Antioksidan bakımından zengin olan adaçayı, soğuk algınlığına iyi gelir. Adaçayı ağız ve boğazda yerleşen enfeksiyon ve iltihaplarda da oldukça faydalıdır.
KURUYEMİŞLER : Fındık, ceviz. Badem vb. kuruyemişlerde vücut direncini artırmada oldukça etkilidir.