Hak verilmez alınır
Kalplerimiz ellerini yüzlerine kapatarak, çaresizliğin içinde gözyaşları ile avutmaya çalışır kendini…
Çaresiz değildir esasında.Çaresizliği her ne kadar kalpsiz olsada yaradılana yaradandan ötürü kıyamamaktır aslında...
Kalpsizlerin, köşe başlarını tuttuğu bir dünyada neyle avutmak istesek, bir boşluğun içinde buluveriyoruz kendimizi…
Sonra söyleniyoruz içten içe bu dünya bana göre değil diye…
Kalabalıklar içinde kendimizi yalnız hissedip, herkesin umarsızlığına kızıyoruz… Küfürler savuruyoruz..
Her yönde, çatal dilli fitneciler, her yerde bağırtkan sesler, ecin yüzlüler dolanırken, dünyanın güzelliğine her gün kara çalınırken umarsızca, hayatın kemendini yemiş taylar gibi koşturuyoruz…
Nereden nereye ve ne için ? Koşturmamız...? Dünya ayaklarımız altından kayarken bastığımız yerlere ne diye ayak basma sevdamız gün be gün artmakta…!
Neden zamanın çarkında mertliğimiz, yanlışa dur deyişimiz sekteye uğramakta…!
“Susma sustukça sıra sana gelecek..” naraları atarken bir yanımız, bir yanımız neden “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” Demekte. Neden bir başkasının ayağına batan diken bizim umursamazlığımıza mahkum olmakta…
Neden bu kadar bencilleşiyoruz…? Mehmet Akif’in çırpınışını neden içimizde taşımıyoruz..!
Çiğnerim çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! Diyemiyoruz…
Haksızlığın, kötülüğün, fitnenin ve yok olası kara yüzlülerin, gücü ve dikliği karşısında dik durmaktan çekiniyoruz..
Sözün temsili, mert bir millet olan bizler, neden pısırıklaşıyoruz…!
Hangi ısırıklarla kopardılar mertliğimizi? Hangi pısırıklara yem ettiler efe’liğimizi, zeybekliğimizi..?
Neden yüzleri çirkin adamlar, bu kadar cesur biliyormusunuz…!
Güzel yüzlü Yusufların, dik duramayışından, meydanı onlara bırakmasından..!
Aman bana dokunmasında ne hali varsa görsün demenizden.
Yüreklerimize sinmiş, çaresizliğe bir dur diyelim…!
Ağlamayan çocuğa emzik verilmez..!
Kimse çalışmadan kursağından bir ekmek geçeceğini zannetmesin…!
Kimse zahmet çekmeden, rahmete kavuşacağını zannetmesin..!
Kimse hakkının kendine bir gün gelip teslim edileceğini, düşünmesin hakkını savunmadığı sürece…
Hak verilmez, alınır…! Herkes hakkı ve hakkını bilsin..!
Haddini bilmeyen, hakkını bilmez…
Ve ez cümle herkes haddini bilsin..!