Havalar soğuyor,alanlar ısınıyor.



Öyle uçuk şeyler söyleniyorki,ya bu halkı aptal yerine koyuyorlar ya da söylediklerinin ne anlama geldiğinden haberleri yok.

Örnek olarak verecek olursak,adam belediyenin yıllık bütçesinden haberdar olmadığı için beş yıllık bütçenin toplamının beş katına mal olacak vaatler sıralıyor.

Ayrıca 5393 sayılı yasayı ve Büyükşehir yasasından haberi olmamalıki, Büyükşehirin yetkisinde olan işleri ilçe belediye başkanı olarak ''ben yaparım'' diye atıp tutabiliyor.

Bu konuları belediye başkan aday adaylarının bilmiyor olması doğaldır,bunu en azından bilen birisine sorarak konuşması gerekmez mi?

Aday adayı olan veya aday olan bir kişinin her şeyi bilmesi de gerekmiyor.

Hayır buna gerek yok, salla gitsin nasıl olsa halk anlamaz deniliyorsa bu halk kimin salladığını artık bilecek kadar kültüre bilgiye sahip olduğunu aday adaylarına hatırlatmak isterim.

Bir başka konu da ilçe belediyelerin yaptığı işlerin yıllık hazırlanan bütçelere dayalı işler olduğunu ve her yapılan işin ve harcamanın sayıştay denetiminde olduğunu bilmiyor olmaları.

Hele bir de muhalefet belediye başkanıysan vay haline.

İzmir belediye başkanı Aziz Kocoğlu'nun başına gelenleri hepiniz biliyoruz.

Bu durumda alana çıkan belediye başkan aday adaylarının ve meclis üyelerinin en başta belediye kanununu,geriye doğru bir kaç yılın bütçesini,Büyükşehir yasasını,6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi hakkındaki kanunun,775 sayılı kanunu ve yerel yönetimleri ilgilendiren özelgeleri okumaları ve vaatlerini ona göre sıralamalarında fayda var diye düşünüyorum.

Eğer bu yapılmazsa, herhangi bir ortamda sağlıklı bilgiye ulaşan bir yurttaş bunu önünüze koyar ve mahçup olmanıza vesile olurki, yaptığınız bir çok çalışma bir anda yok olur gider.

Türkiye 1970' li-1980'li-1990' lı yılların Türlkiye'si değil.

''Ben Konya'ya deniz getireceğim'' dönemi ve uyduruk fabrika temelleri atma dönemi bitmiştir.

Artık herkes çok rahat bilgiye ulaşabiliyor.

Özellikle İstanbul'un sorunları ve İlçe belediyelerinin sorunları o kadar çok karışık ve karmaşıkki, sadece ilçe belediyesini bir partinin alması yetmez.

Bunun için Büyükşehir belediyesini de almak gerekir.

Bu gün ilçe belediyeleri her yanıyla Büyükşehir'e mahkumdur.

İlçenin herhangi bir konuda proje üretmesi için sadece ilçe belediye meclisi kararları yetmeyebilir.

Bunun için Büyükşehir meclis kararı da gerekir.

Her hangi bir alanda plan tadili yapmanız gerektiğinde, ilçe belediye meclisi planın 1/1000 lik kısmını yapabilme yetkisine sahipken, Büyükşehir belediye meclisinden 1/5000' lik planında çıkması gerekir.

Eğer beş binlik plan çıkmaz ise, büyük projeleri üretme şansınız yoktur.

Bunları bilerek seçim vaadi hazırlamak daha gerçekçi olacaktır.

Bu seçimlerde CHP' nin mutlaka Büyükşehir belediyesini alması gerekiyor.

Eğer İstanbul da ilçe belediyeleri rahat çalışmak ve başarılı işler yapmak istiyorsa mutlaka İstanbul Büyükşehir belediyesini alması gerekiyor.

Bunun yolu da dar siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak kazanma şansı en yakın olan ve her kesimden oy alacağı belli olan Mustafa Sarıgül'ü desteklemek ve İstanbul adayı yapmak gerekiyor.

Bunun için diğer aday adaylarının da bu yönde kararlar alıp destek olmaları halinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi yirmi yıl sonra CHP' nin olacaktır.

Büyükşehir de esen bu rüzgarın ilçelerde de seçim sonuçlarına yansıyacağına inananlardanım.

Bu güne kadar yazılanlar ve tahminlerde Gaziosmanpaşa ilçesinde CHP seçim alamaz diyenlerin yanılacağını da şimdiden söylemekte hiç sakınca görmüyorum.

1989 yılında da SHP' nin seçim alma şansı yoktu ama sonucu hepimiz biliyoruz.