İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz yıl kurban bağışı toplamasına izin verdiği İBB’ye ait İstanbul Vakfı’nın bu yılki talebini reddetti. Sergilenen tavrı anlamanın mümkün olmadığını vurgulayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Geçen yıl izin verilen vakfın kusuru yok, davası yok, cezası yok. Neden? Allah aşkına; neden? Bir cümle gerekçe bile yok. Ne var? Sadece bir kişinin kişisel ihtirası var. Ne yazık ki kini mi var, öfkesi mi var ya da başka bir hesabı mı; çözemiyorum. İhtiyaç sahibi 132 bin 50 ailenin evine 1 kilogram kavurma girmesine gönlü razı olmayan, onların bayramda yüzlerinin gülmesini istemeyen bir kişi var; o da İçişleri Bakanı” dedi. Devletin doğruyu bulmasını arzu ettiğini belirten İmamoğlu, “Gelin, İçişleri Bakanı’nın 132 bin 50 ailemizi üzecek bu kararını ortadan kaldırtın. Devletimizin bütün birimlerine, bütün kurumlarına, gerçekten vicdan sahibi bütün yöneticilerine sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum: Gelin, inancımızın ve insanlığın yanında durun” çağrısında bulundu.
İMAMOĞLU’NDAN SOYLU’YA TEPKİ, ERDOĞAN’A ÇAĞRI
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul Vakfı üzerinden hayırseverlerle ihtiyaç sahibi aileleri bir araya getirdiği “Kurban Bağış Kampanyası”nı, geçtiğimiz yıl başarıyla gerçekleştirdi. İçişleri Bakanlığı’ndan alınan izinle düzenlenen kampanyaya, dünyanın her yerinden 8 bin 246 hayırsever katıldı. Kampanya kapsamında, bin 178 büyükbaş hayvan kesildi. Kavurma ve kıyma olarak konservelenen kurbanlıklar, 132 bin 50 ihtiyaç sahibi aileyi dağıtıldı. Bu yıl da aynı etkinlik için İçişleri Bakanlığı’na başvuran İstanbul Vakfı’na, bu kez ret yanıtı verildi. Verilen olumsuz yanıta isyan eden İmamoğlu, sosyal medya hesaplarından konuyla ilgili bir açıklama yaptı. İmamoğlu’nun açıklamasının tam metni şöyle oldu:
“DÜŞÜNÜN KAÇ KİŞİ MUTLU OLDU”
“Bugün size, üzülerek vicdanımı sızlatan bir konudan bahsedeceğim. Son derece hassas ve ulvi bu konuda bile, kişisel ihtirasların devlet aklının önüne nasıl olup da geçtiğini inanın anlayamıyorum. Birkaç gündür çok düşündüm. Ama sizlerle paylaşmayı değerli buldum. Lütfen, beni dikkatle dinleyin. 1990 yılında kurulan İstanbul Vakfı’nın amacı şudur: İstanbul’un ve İstanbulluların ortak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak çok değerli. Ne güzel değil mi? İşte bu amaçla vakfımız, geçen yıl kurban bağışı toplamak için devletimizden izin istemiş ve bu izin verilmiştir. Yüzlerce hayırsever, kurban ibadetini İBB güvencesiyle bu şekilde yapmış ve bağışlar neticesinde, İstanbul’da, 132 bin 50 ihtiyaç sahibi ailemizin evine, 1 kilogramlık paketlerle kavurma ve kıyma girmiştir. 132 bin aile. Düşünün kaç kişi mutlu oldu.”
“YÜZLERİN GÜLMESİNİ İSTEMEYEN BİR KİŞİ VAR; O DA İÇİŞLERİ BAKANI”
“Tüm bağış ve dağıtım hesabını da eksiksiz devletimize sunduk. Bu Kurban Bayramı’nda da bu ulvi amaçla yola çıktık. İstanbul Vakfımız, yine devletimizden bağış toplamak için izin istedi. 27 Nisan gününden beri, tam 2 ayı aşkın süredir, bekletildik ve sonunda bu hayırlı yola çıkmamız için vakfımıza izin verilmedi. ‘Hayır sen kurban bağışı toplayamazsın’ denildi. Hiçbir gerekçe yok. Bu kararı aklımız da vicdanımız da anlamakta güçlük çekiyor. İnanın, devletimizin pek çok kıymetli yöneticisinin de bizim gibi düşündüğünü biliyorum. Bir kişi hariç; o da İçişleri Bakanı. İhtiyaç sahibi 132 bin 50 ailenin evine bir kilogram kavurma girmesine gönlü razı olmayan, onların bayramda yüzlerinin gülmesini istemeyen bir kişi var; o da İçişleri Bakanı.”
“BAŞKA BİR HESABI MI VAR; ÇÖZEMİYORUM”
“Şimdi bu tavrı anlamak mümkün mü? Geçen yıl izin verilen vakfın kusuru yok, davası yok, cezası yok. Geçen yıl neyse, aynı şekilde bu yıl da aynısı uygulanacak. Neden? Allah aşkına neden? Bir cümle gerekçe bile yok. Ne var? Sadece bir kişinin kişisel ihtirası var. Ne yazık ki; kini mi var, öfkesi mi var ya da başka bir hesabı mı var, çözemiyorum. Onun için, bu haberi alır almaz birkaç gündür, ne yapayım diye düşünüyorum. İyi de bu kişinin kötülük ettiği, ne benim ne de İBB. Ne benim siyasi geçmişim ne partim ne başka bir şey... Kim? 132 bin 50 aileye bu kötülüğü yapıyorsunuz. Aklıma sığmıyor, inanamıyorum. Ve diyorum ki; Allah aşkına, bu ne inancımıza ne insanlığımıza ne vicdanımıza ne ahlakımıza sığar. Çok ama çok düşündürücü. Bu engellemeye rağmen yola çıkmayı istedim; istemedim değil. Sorguladım; ama endişe duydum. Bu endişe ya da korku, kimseden değil; onu söyleyeyim. Bağış almaya başlayınca -daha önce olduğu gibi- hesapların bloke edilecek olması… Onunla da mücadele ederiz ama bu sefer durum farklı. Bu durumda, bağışçı vatandaşlarımız kurban ibadetlerini yerine getirememiş olabilmesi, beni çok derinden düşündürdü. Biz, inançlı insanlarız. Tam da böyle bir engele vesile olmaktan, elbette ki çok korkarız.”
“HER ŞEYİ SİYASETE KARIŞTIRMAKTAN VAZGEÇİN”
“Kimseyle kavga etme, dirsek savaşı yapma derdimiz yok. Tek derdimiz var: Bu şehre, bu memlekete hizmet etmek. Derdimiz; ihtiyacı olan insanları memnun etmek. Ya burada bilek güreşi yapmayın bizimle Allah aşkına. Hala umutlu olmak istiyorum. Bir kişinin bu kararının gözden geçirilmesini ve devletimizin doğruyu bulmasını arzu ediyorum. Gelin, İçişleri Bakanı’nın 132 bin 50, belki bu sene ondan on binlerce fazla ailemizi üzecek bu kararını ortadan kaldırtın. Devletimizin bütün birimlerine, bütün kurumlarına, gerçekten vicdan sahibi bütün yöneticilerine sesleniyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum: Gelin, inancımızın ve insanlığın yanında durun. Her şeyi siyasete bir şekilde karıştırmaktan vazgeçin.”