Terörün arkasındaki ideolojiyle mücadele etmek için uluslararası çaba harcanmalı.Bence din adı altında yapılan terörle gerçek anlamda mücadeleyi, dini daha iyi anlayarak yapabilirsiniz.
Benim görüşüme göre İncil’de, Kuran’da veya bir başka yerde farklı dinlere inanan insanlara yönelik şiddet uygulanmasını söyleyen hiçbir söz bulunmuyor.Terörle mücadele konusunda görev yapan pek çok kişinin aksine ben Kuran’ın daha fazla öğretilmesinden yanayım. Çünkü Kuran’ın gerçek anlamda anlaşılması,dünyanın çeşitli yerlerinde şiddeti destekleyen birtakım suni yorumlara insanların itiraz etmesine vesile olacaktır.Bence İslam konusunda Hristiyan ve Musevilerle olan ilişkilerde dini bir otorite olmalı.’’ diyor.
Amerika’da yine önemli bir düşünce kuruluşu olan Ortadoğu Forum’un (Middle East Forum) Başkanı olan Daniel Pipes ise bambaşka bir zihniyete sahip. Daniel Pipes bir Amerikan Televizyonu’nda yaptığı konuşmada “Amerika’nın hep kaybeden tarafa destek vererek savaşları uzatması gerekir. Mesela Suriye konusunda Esad desteklenerek savaşın uzaması sağlanmalı, çünkü bu şekilde Amerika’ya düşmanlık yapmak yerine, kendi sorunlarına odaklanıyorlar. Bu bölgede İslam hakimiyeti olacağına, çatışmanın devam etmesi daha yararlı.” dedi.
İslam ve politikadan bahsedilen röportajlarda bu iki Amerikalı’dan ilki barışın sağlanmasında yöntem olarak insanlara Kuran’ın öğretilmesi gerektiği ve dinlerin tümünün şiddete karşı olduğu fikrini savunurken diğeri aynı konuyla ilgili olarak, Müslüman ülkelerde tarafları çatıştırmanın,ve mevcut savaşların uzatılmasının Amerika’nın lehine bir durum oluşturacağı şeklinde barıştan tamamen uzak, Kuran, Tevrat ve İncil’e tamamen ters, insan fıtratına aykırı bir fikri savunmaktadır.
Görüldüğü gibi aynı toplumda farklı kişiler farklı fikirlere sahip oluyor. Bu düşünüldüğünde yanlış fikri savunan bir kişi üzerinden hareket ederek bir toplumun tümünün hatalı olduğunu iddia etmek, o toplumun topyekün aleyhinde olmak, o toplumu lanetlemek çok yanlış bir tutum ve İslam’a aykırı bir bakış açısı olur. Eleştiriler daima kişisel olarak yapılmalı ve hatalar toplumlara mal edilmemelidir.Toplumda güzel ahlakı, huzuru, barışı savunan insanlar ön plana çıkartılıp desteklenmeli, hatalı olanlarda yapıcı eleştirlerle doğru yola davet edilmelidir.
Örneğin Amerikan halkı genel olarak çok güzel ahlaklı, sevgiden, barıştan yana, dindar, dışa dönük, savaşa karşı insanlardan oluşuyor.Bütün bu güzel özelliklerine rağmen her toplumda olduğu gibi Amerikan toplumunda da savaş çığlıkları atanlar, olumsuz görüşlere sahip olanlar olabilir. Bu kişileri olumlu yönde etkilemeye çalışmak yerine,kişileri lanetlemek ya da onların söylediklerini tüm topluma mal ederek “kahrolsun Amerika” demek bu güzel ahlaklı,inançlı insanlara karşı çok büyük adaletsizlik olacaktır.
Bizim yapmamız gereken: Amerikan toplumunun güzel ahlakının daha fazla ortaya çıkmasını sağlamak için doğruyu,hakkı, adaleti, güzel ahlakı savunan kişilerle ve kurumlarla ittifak edip onların fikirlerinin kendi toplumlarına yayılmasına vesile olmaktır. Büyük çoğunluğu Hristiyan olan Amerikalılar Kuran’a göre Ehli Kitap’tır. Allah Kuran’da Ehli Kitap’la ilgili olarak şunları bildirmektedir:
“Şüphesiz, Kitap Ehlinden, Allah'a; size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri Katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çok çabuk görendir. (Al-i İmran Suresi, 199)’’
“Şüphesiz, iman edenler(le) Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sabiiler(den kim) Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve salih amellerde bulunursa, artık onların Allah Katında ecirleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır. (Bakara Suresi, 62)
Kuran’a dayalı bir bakış açısıyla baktığımızda bağnazların üsluplarının, “Kahrolsun Amerika” gibi ifadelerin tamamen bırakılması gerektiği anlaşılır.Onların içlerinde de iman eden iyi niyetli insanlar olduğu ya da göstereceğimiz çaba ile iman edenlerin sayısının artacağı açıktır.
11 Eylül döneminden beri Hristiyan ve Müslümanlar arasında çok ciddi bir çatışma ortamı oluşturulmaya çalışıldı ama bu oyun Allah’ın izniyle başarılı olamadı. Amerika’da “Pew Din ve Kamu Hayatını Koruma Forumu’’ tarafından yapılan bir araştırmaya göre, İslam dininin şiddeti kınayan bir din olduğuna inanan Amerikalıların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca araştırma Amerikalıların her geçen gün İslam hakkında daha fazla bilgi edinmeye başladıklarını ortaya koymaktadır. (Reuters, Eylül 2009 )
Kur’ana göre düşündüğümüzde Allah bizim çaba göstermemizi, Müslüman ahlakını tüm dünyaya yaymamızı istiyor. Bu ancak daha fazla bağlantı daha fazla tebliğ ile olur. Türklerin gerek Amerika gerek diğer ülkeleri kucaklayıcı bir politika izlemesi ve Türkiye’nin ahlaken dünyanın merkezi haline gelmesi, tüm dünyanın huzur ve refahına sebep olacaktır. Bu yüzden hem herkesi kucaklayıcı olmalı, hem toplumları değerlendirirken bir iki şahinin sivri çıkışıyla genelleme yapmamalı, hem de uzlaşmacı olmalıyız.