BAYRAMPAŞA / İSTANBUL - İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Bayrampaşa Belediye Başkan adayı Hasan Mutlu ile birlikte halk buluşması gerçekleştirdi. Rakibi Murat Kurum’un, ihalesini yaptıkları Eyüpsultan-Bayrampaşa ve Kadıköy-Üsküdar-Maltepe tramvay hatlarını kendi projesiymiş gibi kamuoyuna açıkladığını hatırlatan İmamoğlu, “Cumhurbaşkanı yatırım planına alınması için imza atmayınca, “Ben de dedim ki, ‘Arkadaşlar, biz bu işin altından kalkarız. Bütçemizle biz bunu toparlarız.’ Tam 1 seneden fazladır bekliyoruz. Ve ‘Hemen ihalesini yapın’ dedim. Bu ayın başında ihalesi yapıldı. Biz, ona başlayacağız. Eyüpsultan-Bayrampaşa tramvay hattımız, şimdiden hayırlı olsun. Ama komik olan ne biliyor musunuz? Kadıköy-Üsküdar-Maltepe hattında olduğu gibi, bu hattımızın da ihalesinin bile yapıldığından haberi yok. Onu bile kendi projesi olarak, yine acemi aday İstanbullulara açıklamış. Varsın açıklasın. Nasılsa bu projeleri metro fatihi Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları yapacak kardeşim” dedi.
“Daha geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı itiraf etti, ‘Engellemeye çalıştım’ dedi” ifadelerini kullanan İmamoğlu, “Peki engelleyebildi mi? Hayır. Engelleyemezsin kardeşim. Ben öyle bir koşarım ki, nefes nefese kalır, yarı yolda yere yığılırsın. Bak yarı yolda yere yığılırsın. Benim enerjime dayanamazsın. Çünkü, benim arkamda 16 milyon insan var, 16 milyon insan. Sen, insanlardan uzaklaştın, uzaklaştın. Şükürler olsun, oy vermese bile bana dua eden insanlar var bu şehirde” şeklinde konuştu. Önceden kullanılan, “Çalıyor ama çalışıyor” sözlerine gönderme yapan İmamoğlu, “Öyle deniyordu, hatırlıyorsunuz değil mi? Artık bu millet ne diyor biliyorsunuz değil mi? ‘Hem çalmıyor hem de çok çalışıyor kardeşim.’ Hem çalmıyor hem de çok çalışıyor” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Bayrampaşa Belediye Başkan adayı Hasan Mutlu, Yenidoğan Mahallesi Yahya Kemal Caddesi üzerinde halkla buluştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek ve CHP milletvekili Yunus Emre de buluşmada, İmamoğlu ile Mutlu’yu yalnız bırakmadı. Mutlu’nun ardından vatandaşlara hitap eden İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“BİZİM MEYDANLARIMIZDA ÇOCUKLAR VAR”
“Bizim meydanlarımızda çocuklar var. Bizim meydanlarımızda gençler var. Dünya güzeli kızlarımız, oğullarımız var. Bizim meydanlarımızda hanımefendiler var, beyefendiler var. Bizim meydanlarımızda, özellikle çok güzel annelerimiz var. Onların o güzel dualarına kurban olurum. Beni hiç yalnız bırakmıyorlar. Onların o güzel ellerinden doya doya öpüyorum. 2019’da temmuz ayında görevime başladım, biliyorsunuz. 3 ay geç başladık. Tüm belediye başkanlarından daha az görev yapıyorum aslında. Aslında 3 ayımızı ne yaptılar? Çaldılar. Milletin hakkı olan o 3 ayı, elimizden haksızca, hukuksuzca çaldılar. Ama bu, milletin başına da ilk kez geldi bu arada. Yani herkes ‘5 yıl görev yaptım’ diyor, biz, ‘Neredeyse 4,5 yıl yaptık’ diyebiliyoruz. Ama olsun. Sizler çok iyi biliyorsunuz. Ben size söz vermiştim. Her meydanda şunu demiştim: ‘Allah'ım, beni önce aileme, sonra milletime mahcup etme.’ Ben, bu duayla yola çıkmıştım. Çok çalışmaya, bütün arkadaşlarımla gayret ettim. Gece, gündüz çalışarak, ‘Onları başkanlığımızla 18 günde deli ettim, 5 yılda çıldırtacağım’ demiştim. Vallahi çıldırdılar. Vallahi çıldırdılar.”
“BİZİM BELEDİYELERİN İŞİ BİRAZ ZOR DİĞERLERİNE GÖRE”
“Bundan sonra göreceksiniz bu kardeşiniz, bu ağabeyiniz, bu evladınız; erdemli, ahlaklı bir şekilde çalışmaya ve sizlere ahlaklı, erdemli bir şekilde hizmet etmeye devam edecek. Bir kuruşunuza bile sıkıntı getirmemeye, zeval getirmemeye hepinizin huzurunda söz veriyorum ve öyle bir kardeşiniz olacağım 5 yılda; hukuku koruyan, hukukun dışına asla çıkmayan. Hani önceden diyorlardı ya, fazla bir alışkanlık sözü vardı, hiç tasvip edilmez. Ne diyorlardı? Hatırlayınız: ‘Çalıyor ama çalışıyor.’ Öyle deniyordu, hatırlıyorsunuz değil mi? Artık bu millet ne diyor biliyorsunuz değil mi? ‘Hem çalmıyor hem de çok çalışıyor kardeşim.’ Hem çalmıyor hem de çok çalışıyor. Bizim belediyelerin işi biraz zor diğerlerine göre. Diğer arkadaşlara göre bizim ziyaretçimiz çok oluyor. Ankara'dan çok gelen giden oluyor. Adı müfettiş vesaire. Olsun, gelsinler. Biz, belediye işi yapıyoruz. Kamu işi yapıyoruz. Bizi denetlesinler. Yeter ki, adaletli denetlesinler. Hatta ve hatta diyoruz ki, ‘Bizi denetlediğinizin 10’da 1’i kadar onları denetleyin, onları.’ Fazlası değil, bakın onda biri.”
“HER DAİM MERCEK ALTINA ALINDIK”
“Her daim mercek altına alındık. İlginç bir örnek vereyim size. KİPTAŞ şirketimizi biliyorsunuz değil mi? KİPTAŞ şirketimizi, bolca müfettiş gelip, didik didik ettiler. Mercek altına aldılar. KİPTAŞ'ı bizden önce 12 yıl boyunca hiç denetlemediler biliyor musunuz? Ama size söyleyeyim; halkımıza, milletimize hizmet eden biz, şeffaflığı en önemli prensip kabul eden biz, denetlenmekten asla kaçmayız, kaçınmayız. Bizi denetleyin kardeşim. Çünkü bizim, milletimize hesap verme zorunluluğumuz var. Çıkar, veririz. Hiç sorun olmaz. Bundan kaçınmayız. Tabii şunu söyleyeyim. Ne mutlu bize ki, biz sizlere mahcup olmadık. Bakın; bir şey daha söyleyeyim. Bir medya çılgınlığı var, biliyorsunuz değil mi? Türkiye'de medya diye bir şey var. Ama var mı yok mu belli değil. Yok değil mi? Yok. Bir örnek vereyim mi? 12 tane televizyon, TRT dahil, bırakın benim haberimi vermeyi, paramızla reklamlarımızı bile vermeme kararı aldılar. 12 tane televizyon. TRT dahil. Beyaz TV vardı. Ankara'da önceden belediye başkanlığı yapmıştı. Şimdi işi gücü laf yetiştirmek. Arada bana da dilini uzatıyor ama buraya uzanamıyor dili. Onun televizyonu bile, reklam almaktan vazgeçti.”
“KİMİN TRT? MİLLETİN YAHU”
“Kimin TRT? Milletin yahu. Bakın bu, dünya tarihinde yok. Sevgili hemşerilerim, inanın TRT'nin her bir kuruş lirası, sizin cebinizden çıkıyor. Annelerimiz, güzel ablalarım, sevgili kardeşlerim; sizin cebinizden çıkıyor. Ama o televizyonda -bakın 16 milyon insanın belediye başkanıyım ben- 5 yıldır Ekrem İmamoğlu’nun ismi geçmedi. Yahu arşivine girmedi, arşivine. Yani 10 yıl, 5 yıl, 5 yıl sonra, Allah'ın izniyle, bu memleketin her kurumuna olduğu gibi adalet gelecek. Bugünlerin arşivini açacağız, bir tane Ekrem İmamoğlu bulamayacağız. Ama unuttukları bir şey var: Bu milletin hafızası, bu milletin vicdanı, bu milletin kalbi, bu milletin aklı; kötüyü de unutmayacak, iyiyi de unutmayacak. Adaletliyi de unutmayacak; acımasız, hukuksuz davrananı da unutmayacak. Göreceksiniz. Sorsan; Türkiye Cumhuriyeti şu anda çok demokratik bir ülke. Bunlar sözüm ona, beni yıldırmaya çalışıyorlar, biliyorum. Bunlar çok sıkıştığında da dedikodu çıkartırlar. Yalan dolanla, insanların üstüne milli duygularıyla, inançlarıyla gelmeye başlarlar. Ama bu millet, onları geçti. Zaten onların o kötü dili var ya, toz zerresi bile olmaz üstümde, toz zerresi. Bana televizyondan, buradan okuyup üfleyen annelerimin nefesi, onları boğar, boğar. Onun için ben, hemşehrilerimle birlikte her yerde buluşurum.”
“BANA DÜNYALARI VERSENİZ BOŞ”
“Geçenlerde Adıyaman'dan, beni o ilin milletvekili olan, çok değerli dostum Abdurrahman Tutdere aradı. Şimdi Adıyaman'da da belediye başkan adayımız. Çok değerli bir milletvekilimizdir. Beni aradı. Dedi ki, ‘Sevgili Başkanım, ben bir evdeyim. Burada bir teyzemiz var. Seni öyle güzel andı, öyle güzel dualar etti ki. ‘Ne olur beni onunla görüştür,. Ben onu evladım yerine koydum’ dedi.” Beni evladı yerine koymuş. Haber verdiler, aradım. Abdurrahman Tutdere milletvekilimiz, bunu sosyal medyasında paylaştı. Mikrofonu aldı ve başladık konuşmaya. Önce bana, ‘kurbaney’ dedi. Ben ona, ‘Ellerinizden öperim. Bana dua edin teyzeciğim’ dedim. Ben onu selamladım. Sonra bana, -sadece ‘kurbaney’i anladım- Kürtçe o kadar güzel şeyler söyledi ki. Güzel annemiz, güzel teyzemiz Türkçe bilmiyor. Adıyaman'da. Kürtçe biliyor. Yahu benim dilimi bilmeden, benim belki söylediklerimin onda birini bile anlayamadan, beni sevdi ya o anne. Bana dünyaları verseniz boş. Sevgi bu. Ben ona, o duyguyu vermişsem, onunla bu yürek yüreği olabilmişsem, bu memleketin her insanıyla; doğusu-batısı, güneyi-kuzeyi, Karadenizlisi, doğulusu, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i… Ben şimdi Boşnak hemşerilerimin yanından buraya geldim. Bana dediler ki, ‘Seni biz bir Boşnak gibi görüyor, evladımız gibi seviyoruz.’ Bana bu yeter.”
“BEN YILMAM KARDEŞİM, BEN YILDIRIRIM”
“Zaten ben ne istiyorum biliyor musunuz? Bu adaletsizliği kendilerine ahlak edilen insanların karşısında, en büyük gücün sevgi dili olduğunu, en büyük gücün dayanışma olduğunu onlara gösteren bir dönemi bu şehirde var ettiğimizde; bu milletin, bu şehrin, bu memleketin sırtı yere gelmedi, gelmeyecek kardeşim, gelmeyecek. Biz bunu ispat edeceğiz. Bu milletin birliğine, kardeşliğine, bizim emeğimize dönük müdahaleleriyle beni ne kadar yıldırmaya çalışsalar da ben söyleyeyim, ben yılmam kardeşim, ben yıldırırım, yıldırırım. Ben vazgeçmem. Bakın neler yaptılar? Daha geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı itiraf etti, ‘Engellemeye çalıştım’ dedi. Çalıştı mı? Engellemeye çalıştı değil mi? Çalıştı. Peki engelleyebildi mi? Hayır. Engelleyemezsin kardeşim. Ben öyle bir koşarım ki, nefes nefese kalır, yarı yolda yere yığılırsın. Bak yarı yolda yere yığılırsın. Benim enerjime dayanamazsın. Çünkü, benim arkamda 16 milyon insan var, 16 milyon insan. Sen, insanlardan uzaklaştın, uzaklaştın. Şükürler olsun, oy vermese bile bana dua eden insanlar var bu şehirde. Ben biliyorum.”
“ONLAR, ‘MEGA PROJE’ DEYİNCE BETON ANLIYORLAR”
“Onlar, ‘mega proje’ deyince beton anlıyorlar. Biz ‘mega proje’ deyince ne anlıyoruz biliyor musunuz? İnsan, insan. İnsana hizmet. Eğer eğitime, yaşama, kalite getiren bir hizmet varsa; bizim için mega proje o. Mesela ne biliyor musunuz mega proje? Mega proje, 255 bine yakın çocuğa, 26 milyon litre süt dağıtmaktır. Bunlar, anlayamaz bunu. Ama onların anlayacağı dilden de konuşuruz. Başlayamadıkları, yarım bıraktıkları 10 metroyu, bu kardeşiniz tıkır tıkır bitiriyor, tıkır tıkır. Kaynak bulamadılar. Başlayamadılar. Yapamadılar. Kapalı şantiyeleri biz aldık. Allah'ın izniyle bitirdik, bitirmeye devam ediyoruz. 4,5 yılda, tam 65 kilometreden fazla metroyu, bu kardeşiniz ekibiyle beraber, liyakatli ekibiyle beraber, sizlerin adına yaptı, bitirdi ve hizmete açtı, açıyor. Bu kadar basit. Diyorlar ki, ‘Tamam ama biz kazma vurmasak da birkaçının ihalesini biz yaptık’ diyorlar. Yani ihaleyi yapmayı marifet zannediyorlar. Doğru; onlar bazen iyi ihalelerden anlarlar. Biz anlamayız. Ama diyorlar ki, ‘İhaleni göster, işi bize öyle anlat.’”
“BU KADAR KALPLERİ KARARMIŞ”
“Size bir örnek vereyim sevgili hemşehrilerim. Sefaköy-Beylikdüzü metro hattı projemiz var. Sefaköy-Beylikdüzü metro projemizi bitirdik. Bütün detaylarıyla hazırladık. Kaynağını bile bulduk. Avrupa Yatırım Kalkınma Bankası'ndan, Fransız Yatırım Kalkınma Bankası'ndan uzun vadeli fonlarını bulduk. Her şeyi hazır, 1,5 senedir yatırım planına alınması için, bir imzaya ihtiyacımız var. O bir imza kimin? Anladınız değil mi o bir imzayı? Atmıyor. Bir imzayı atmıyor. Ya Allah'ın aşkına, imza atacak bak. Kefil olmuyor, sadece yatırım planına alıyor. Biz her şeyini hazırladık ve bunu imzalamıyor. Bu kadar kalpleri kararmış, kalpleri. Ya bir imzayı at. Hemen ihaleyi yapacağız. Kaynağı da hazır. Ama 31 Mart'ta sizden öyle bir demokrasi dersi alacak ki, bir hafta içinde imzalayacak, bir hafta içinde. Yoksa milletin huzuruna çıkamayacak. Yine başka bir örnek daha vereceğim size. Bunlar gerçekten bazen kötülükte ve hani böyle aşırmak derler ya, aşırmakta bunlardan maharetlisi yok. Arkadaşlarımla oturduk, yıllardır yaşadığım Kadıköy-Üsküdar hattında, Üsküdar-Kadıköy-Maltepe tramvayını çalıştık. Yahu yani deyin ki bari, ‘Bunu bu adamlar çalıştı, sistemi bitirdi, bakanlığa da sundular.’ Yani İmamoğlu'nun arkadaşlarıyla yaptığı projeyi, dün, kendi projeleriymiş gibi anlatıyorlar. Anlatsınlar. Bundan mutluyuz.”
“AMA ESAS KOMİK OLANI ANLATAYIM SİZE”
“Ama esas komik olanı anlatayım size. Eyüpsultan-Bayrampaşa kısmi metro ve tramvay hattı. Bu proje, biliyorsunuz, Bayrampaşa'yı çok rahatlatacak ve Alibeyköy'e, Eminönü tramvayını da buluşturacak. Çok kolay bir ulaşım hattı olacak. Aynı Beylikdüzü hattı gibi, o bir imzayı ısrarla atmadı. Atmadığı için de buranın yine hazır olan finansmanını kullanamıyoruz. Ben de dedim ki, ‘Arkadaşlar, biz bu işin altından kalkarız. Bütçemizle biz bunu toparlarız.’ Tam 1 seneden fazladır bekliyoruz. Ve ‘Hemen ihalesini yapın’ dedim. Bu ayın başında ihalesi yapıldı. Biz, ona başlayacağız. Eyüpsultan-Bayrampaşa tramvay hattımız, şimdiden hayırlı olsun. Ama komik olan ne biliyor musunuz? Kadıköy-Üsküdar-Maltepe hattında olduğu gibi, bu hattımızın da ihalesinin bile yapıldığından haberi yok. Onu bile kendi projesi olarak, yine acemi aday İstanbullulara açıklamış. Varsın açıklasın. Nasılsa bu projeleri metro fatihi Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları yapacak kardeşim. Sözüm ona beni beğenmiyorlar ya… Size söyleyeyim; vallahi bunlar kıskançlıktan çıldırıyorlar, çıldırsınlar.”
“BUNLARIN KİBRİ, SEÇİMDEN SONRA MİLLETİ ZAMLARA BOĞAR”
“Sevgili İstanbullular, bu zamana kadar bu kardeşiniz sizi hiç aldatmadı. Bundan sonra da asla aldatmayacak. Siz aldananı da sevmezsiniz, aldatanı da sevmezsiniz. Doğru mu? Hele hele Beton Kanalı hiç sevmezsiniz. Doğru mu. Ama milletine hizmet edeni seversiniz. Birlikte yol yürüyeceğiz. Hani ‘Oy verirseniz hizmet gelir, oy vermezseniz hizmet gelmez’ diyor ya Sayın Cumhurbaşkanı. Niye öyle diyor biliyor musunuz? Bak şunun için… O var ya, sizden korkuyor, korkuyor. Milletten korkuyor. Onun için öyle yapıyor. Bakın, 23 Haziran'da seçimi kaybetti, üç gün çıt çıkmadı. Bu seçimde, 31 Mart'ta öyle bir fark atacaksınız ki, iki hafta ortadan kaybolacak. Külliyeden çıkmayacak, külliyeden. Ondan sonra milletine esas görevi olan işleri yapmaya başlayacak. Becerir, beceremez. İnşallah becersin. Ama ekonomiyle uğraşacak. Emekli maaşını düzeltmeye çalışacak. İnsanların gerçek sorunlarına çözüm bulmaya gayret edecek. Yoksa, bu kardeşinize oy verin. Aksi takdirde; bunların kiiri, hükümet kibri, seçimden sonra milleti zamlara boğar, zamlara. Onun için Bayrampaşa'da mührü Hasan Mutlu'nun ismi olduğu yere basmaya hazır mıyız? İstanbul'da mührü, İstanbul Büyükşehir. Büyükşehir Belediye Başkanı noktasında Ekrem İmamoğlu'nun olduğu yere basmaya hazır mıyız? Hep birlikte çalışmaya hazır mıyız?”