İnsan eğitimi nasıl olmalı
Kısa misallerle gidelim istedim, yaşadığımızı kaleme dökelim ve görelim acı gerçekleri ne dersiniz?
Bir evlat nasıl yetişir, bir insan nasıl yetişir burada harcanan emeğin haddi hududu var mıdır? Adam olmaz denilen insanların zihinlerine atılacak küçücük müspet tohumların ileride nasıl filizler vereceğini bilebilir miyiz?
Hemen olsun isteriz, hem de hemen,” yapma” deyince bir daha hiç yapmayan, “çalış” deyince her zaman çalışan hem de vaktinde çalışan, “koş” deyince koşan otur deyince oturmasını bilen ama bir kere söylememiz ile olmasını isteriz.
Ancak empati kuralım, şöyle bir kendi hayatımıza bakalım, biz anne babamızın dediklerini ne kadar yaptık? yada kendimizin fikirleri mi daha önemliydi hayatta? Demek ki biz gibi ben gibi yetişsin değil, doğru yetişsindir amaç, benim gibi olsun, benim gibi dursun, düşünsün, anlatsın değil, doğru düşünüp doğru anlatmayı bilsin demek lazımdır.
Evlatlarımızın yetişmesi hususunun artık çok değerli bir hale geldiği bir dünya da yaşıyoruz, evlatlarımızla yatıyor kalkıyoruz ancak karakter eğitimini ne kadar verebiliyor, anlamayı algılamayı nasıl öğretiyoruz. Eskiden, hem de çok eskiden bir ailenin 5’ten fazla evladı olması itibarı ile evladı yetiştirme babanın otoritesi altında devam etmekte ve ciddiyet belki birçok hususu gün yüzüne çıkarmamaktaydı.
Ancak şu an evladın baba ve anneye olan hâkimiyeti, minimum seviyeye düşmüş, çocuklar artık evin tek söz sahibi ve tek yöneticisi olmuştur. Bir çok veli ile görüşüyor ve görüyoruz, imkanı olmadığı halde aylarca altından kalkmakta zorlanacağı halde, çocuk en pahalı ve en lüks cep telefonunu ailesine aldırmakta ve bunun kıymetini ebeveyne bir teşekkürü bilmeyecek kadar kişilik ve karakter oluşumundan yoksun yetişmektedir.
Anne ve baba evlatlarına günümüzde bu kadar düşkün olmasına rağmen ben yemedim sen ye, ben giymedim sen giy, Ben gezmedim sen gez diyerek bu derece imkânlar sağlamasına rağmen, neden huzur evlerinde her geçen gün yaşlı dedeler nineler evlatları tarafından bakıma muhtaç bir şekilde götürülmektedir. Hadis-i Şerifte, “ Cennet Annelerin ayakları altındadır” ifadesi mevcut iken bizler bu kadar mı dünya metaına düşkün, ebeveynine saygısı, sevgisi ve hürmeti olmayan bireyler yetiştirmeye devam ediyoruz.
Şunu asla unutmamalıyız ki burada eğer bir suçlu arıyor isek, neden sorusunu zihnimize soruyor, her gece neden böyle diyor isek, bunun tek sebebi, bizlerin evlatlarımızı yetiştirirken eğitimden yoksun olduğumuzdan ve bilmediğimizden kaynaklanmaktadır. Matematik bilmeyen bir öğretmenin, sınıfına bu dersi anlatması nasıl muhal ise bizlerinde bu durum ve vaziyetimizde evlatlarımızı arzu edilen genel kültüre uygun ahlaklı, saygılı, dürüst bir şekilde yetiştirmemiz o kadar muhaldir.
Düşünün, evimizde hem anne hem baba imkanların kısıtlı olması sebebi ile çalışmak durumunda kalıyor ise çocukların emanet edecekleri kimse yok ise okuldan dönen çocuk kendi başına nasıl ders çalışacak ya da öğrenmesi gereken asgari görgü kuralları, ahlak kurallarını kimden ne kadar nasıl öğrenecek, yoksa bu evladımızın yetişmesine sokak, net cafeler, kahvehaneler mi yardımcı olacak?
Ne zamanki evladımız 15’li yaşlara geliyor söz dinlemiyor ebeveynine asi geliyor, bu zamana kadar öğrendiği yanlış dünyasını doğru zannederek hayatına devam ediyor, Peki kim kaybediyor? Anne baba dünya telaşesi içerisinde, evlatlarının her geçen gün bataklığa düştüğünü görerek eyvah demiyor mu?
Gelin evlatlarımızı yetiştirmeye en başından, ilk günden başlayalım, bir anne baba olarak önce kendimiz doğruluk, dürüstlük, ahlak çizgisinden, ayrılmayalım gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.
Evlat babasını ve annesini rol-model alacak ona göre kendi çizgisini belirleyecektir.
Bu iş nasıl olacak biliyor muyuz?
Evlat nasıl yetiştirilecek?
Anne evladına nasıl davranacak?
Baba evladını nasıl sevecek, nasıl davranacak?
Evladımız ile nasıl bir iletişim kurmalıyız?
Anne babanın tutumu nasıl olmalı?
Karakter Eğitimi nasıl olmalı?
Gibi hususlar incelenmesi ve detayına kadar değerlendirilmesi gerekmektedir.