Çok merak ediyorum; acaba ne konuşuyorlar? Yok; bu merak yıllardan beri “tele kulaktan” dolayı bende de başkalarını dinleme hastalığı yaratmadı. Benim merakım, bir türlü “görüşüldü mü, konuşuldu mu, konuşuluyor mu” tam olarak anlaşılamayan bir konu ile ilgili.
Hani bir ara büyüklerimiz “teröristle müzakere edilmez, mücadele edilir” falan gibi çok özlü sözler söylemişlerdi. Ancak muhalifler buna inanmamış, “ille de görüştünüz” diye diretince ağızlarının payını da almışlardı. Ne demişti büyüğümüz; “görüşen de, görüştü diyen de şerefsizdir”. Nasıl da lafı oturtmuştu hani.
Ama bir süre sonra birdenbire ortalığa bir haber düşüverdi. Muhalifler diyorlardı ki; “n’aber, bak bize şerefsiz falan diyordun, ama işte belgeleri, Oslo’da teröristlerle görüşmüşsün”! Yumruk yemiş boksör gibi bir süre ayakta sallansalar, hakem saysa da 9 demeden hemen kendini toplayan büyüklerimiz karşı hamleye geçiverdi. “Biz görüşmedik ki, Devlet görüştü” dediler! Doğru; Oslo’da büyüğümüzün kendisi değil özel görevli memurları vardı!
Ah, ah; şu muhalifler yok mu? “O zaman duble yolları biz yapıyoruz diye övünme, onları da devlet yaptı de” deyiverdiler iyi mi? Tabi peşinden de karşı atak geldi. “O görüşen benim özel yetkilimdir. Görüştüysem görüştüm. Gerekirse yine görüşürüm” gibi aralıklarla, ama sürekli bu görüşler yinelendi.
Ama görüşenin devlet mi, hükümet mi olduğu konusunda çok derin dış düşler kuran bir başka büyüğümüz son sözü söyledi. Bakanımız büyükelçilerine “demokrasilerde Devlet-Hükümet ayırımı olmaz, hükümet devlettir, devlet de hükümet” dedi. Hadi çık bakalım içinden!
Biraz kafalar karışıyor gibi!
Önce “görüşülmedi, iftira, bunlar şerefsiz” falan dendi.
Biraz sonra “görüşen devlettir, biz değiliz” dendi.
Az biraz daha sonra “görüşen benim yetkili memurumdur” dendi.
Daha sonra “görüştüm, yine görüşeceğim” dendi.
En sonra “İmralı ile görüşüyoruz, görüşmeler sürecek” bombası patlatıldı.
İyi, güzel! Hadi şerefliyi-şerefsizi bir tarafa bırakalım; inandırıcılık, sözünde durmak, doğru söylemek gibi kavramlar alt üst oldu! Hükümet ile devleti de yedik; onlar zaten farklı ülkelerde olmalı! Yani birileri iyi gırgır geçiyor bu milletle ya, hayırlısı!
Neyse; konumuza dönelim; muhalifliğin sırası değil! Yani sayın büyüğümüz “Analar ağlamayacak” diye söz de vermişti, ama 10 yıl öncekine göre çok daha fazla ağlıyorlardı. Onlar için herkesle görüşecekti, İmralı görüşmeleri de artık resmileşti, çok şükür!
Eskiden hiç değilse bunlar terör örgütü ile konuşmuyor diyerek merak etmiyordum. Ama şimdi konuşuyorlar! Ben de meraktan çatlıyorum yahu; iyi de ne konuşuyorlar? Aklıma her kış ve her seçim öncesi yapılan danışıklı ateşkesler geliyor. Hani önümüz kış; ilerisi seçim, acaba?
Ya da en son Milli Savunma Bakanının da resmen açıkladığı gibi, düzmece dijital veriler yaratılarak, o tarihte henüz daha kullanılmayan bir yazılım sistemiyle yazıldığı anlaşılan, bunlara dayanılarak neredeyse yarısı içeride tutulan, sindirilen ve susturulan TSK mi kullanılacak? “Aslında bunların ne kadar suçsuz ve masum oldukları, halkımız gibi kendilerinin de bu duruma çok üzüldükleri ve bu haksızlığa daha fazla dayanamayacakları için” bir genel af mı düşünüyorlar? Önceden böyle bir afla çıkmaması gereken bazıları da uçup gidivermişti, yine öyle mi olacak? Meraktan çatlıyorum arkadaş!
Veya biz BOP projesinin eşbaşkanıyız, Diyarbakır da bu projeye başkent olacak kadar önemliydi. Şimdi bizi BOP’a eşbaşkan yapanlar “artık zamanı geldi, görevini yap” mı diyorlar? Yani onların haritalarındaki sözde Kürdistan’a mı sıra geldi? Yoksa bunun pazarlığı mı yapılıyor? Öleceğim meraktan!
Haksız mıyım arkadaş? Eğer sen devleti temsil ettiğini unutup halkı enayi sanıyor ve bir teröristle pazarlık ediyorsan, ben de bu ülkenin bir vatandaşı olarak merak ediyorum! Bu görüşmeleri yıllardan beri gizleyerek, muhalefete ve vatandaşa bir bilgi vermeden yapıyorsan ben de merak edeceğim!
Bu ülke hiç bir siyasi partinin malı falan değildir! Tamam, 3 dönemdir iktidardasınız, en yüksek oyu aldınız, % 49. İyi de bu size tek başınıza tüm ülkenin ve ulusun geleceğine yönelik keyfi kararlar almanıza izin vermez. “Çoğunluk bizde, istediğimizi yaparız” diyorsanız; hayır, çoğunluk da sizde değil, karşınızda % 51 var derler adama!
O zaman devlet adamı gibi davranın, ulusal konularda mecliste ortak karalar alıp her adımda meclisi ve halkı bilgilendirin. Biz de kapalı kapılar ardında neler konuşuldu, ne pazarlıklar yapıldı diye merak etmeyelim. Öyle değil mi?