Keşan Kent Konseyid dün, kadıan ve çocuğa karşı het r türlü şiddet ve cinayete karşı protesto eylemi düzenledi.Erdoğan DEMİR / EDİRNE (İGFA) - Saat 17.00’de Keşan Kent Müzesi önünden başlayan yürüyüşte toplanan kalabalık Hastane Caddesi, İsmet İnönü Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na kadar ellerinde pankartlar ve sloganlarla yürüdüler.
Cumhuriyet Meydanı’nda konuşan Keşan Kent Konseyi Başkanı Uğur Özdağlı, şunları söyledi. “Hukuksuzluğun her aşamada sessiz kaldıkça cinayetlerin arttığı bir ülkede yaşıyoruz. Ama alışmadık alışmayacağız, susmadık susmayacağız. 8 yaşındaki kız çocuğunun katillerini aylardır bulamayan, bir sürü cehaletlere iyi hal indirimi ile kravat taktı, şunu yaptı bunu diye ceza indirimi alan, ama her gün katledilenlere kadar sessiz kalan, sürekli gündemi dağıtmaya çalışan, sürekli kredi kartına, farklı bir şeye vergiler koymaya çalışan ama binlerce insana sessiz kalan ülkede yaşıyoruz. TÜİK rakamları diyor ki TÜİK’e ne kadar güvenlir bilemiyorum ama son 10 yılda 5 bin kadın öldürülmüş. Son 10 yılda 100 bin tane çocuk taciz, istismar ve söylemek istemediğim bir sürü uğursuzluk yaşamış. Bakıyoruz ki iyi hal indirimi, sözleşmelerin geri çekilmesi ve adlatesizlik kol geziyor. Biliyoruz ki sustukça daha fazlasını yapacaklar. Biliyoruz ki bir zamanlar kendi yazdıkları yasalara uymayı, yeni anayasa tartışmasından bahsediyorlar. Oysa ki vatandaşın gündemini anlamıyorlar. Adaletsizlik, yolsuzluk ve yoklukla beraber yaşıyoruz. Susmayacağız. Bu protestonun ateşini yakan geçen üniversiteli kardeşlerimize, tüm siyasi parti temsilcilerimize sendikalarımıza, muhtarlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum”
Uğur Özdağlı’nın açılış konuşmasının ardında, Keşan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Saliha Kafalı tarafından okunan basın açıklaması şöyle;
“Bolu'da imam nikahı ile evlendirilen 11 yaşındaki kız çocuğunun 8 aylık hamile olduğu, Samsun'da otomobil çarptı diye koma halinde hastaneye getirilen 14 yaşındaki kız çocuğunun İmam nikahlı eşi tarafından odunla dövüldüğü sonra da kaza süsü verilmek istendiği ortaya çıktı.
İkbal ve Ayşenur gencecik ömürlerinin baharında adi bir pislik tarafından katledildi. Daha birkaç gün önce Tekirdağ'da takıntılı bir kişi tarafından başından vurulan gencecik bir kız ve yine 26 suç dosyası ve sabıka kaydı bulunan bir pislik tarafından vurulan polis memurumuz Şeyda Yılmaz... Narin’imiz ve istismar sonucu ölen küçücük Sıla bebeğimiz…
Bu liste burada bitmez daha da uzar gider!
Çünkü gece yarısı sessiz sedasız meclisten yasayı geçirirken yakalanan Adalet bakanımız "Bunlar tecavüzcü değil istismar suçunu zorla işlemiş kişiler değil tamamen ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler" diyor.
Yazık! Çok yazık!
Ve bu işler sadece ahlaksız babalar utanmaz dünürler sapık damatlarla yapılmıyor devlet görevlisi olan imamlarla da yapılıyor.
Karma eğitime karşılar kadın ve erkeğin bir arada olmasını istemiyorlar cinselliği bastırmanın iyi bir şey olduğunu sanıyorlar. Sözde anayasayı değiştirip özgürlük getireceklermiş...
Siz önce 50 suç kaybı olan sapıkların özgürlüklerini elinden alın tutuklayın iyi hal indirimine son verin cezasızlığı ortadan kaldırın…
Uyanın! Tehlike çok büyük…
Kan donduran inanılmaz şeyler yaşıyoruz bununla ilgili olarak artık söylenecek bir şey yok Acilen yapılması gereken şeyler var.
Bu ülkede kadın, çocuk, hayvan olmak çok zor; yaşamak daha da zor.
Devletimiz kadınları koruyamıyor bedenimiz politika malzemesi yapılıyor.
Bizler öldürülen kadınların ardından üzüntünüzü bildiren açıklamalar yapmak ve duymak istemiyoruz sorumluluklarımızı yerine getirmenizi bekliyoruz.
Kadına yönelik şiddet ve cinayetler bireysel olarak değil toplumsal ve yapısal sorunların sonucudur.
Failleri cezalandırılmayan kadınları korumaktan aciz bir sistem her gün daha da çok acıya neden oluyor.
Ayşenur Halil, İkbal Uzuner'in katledilmesi ve katlediliş şekli şiddetin ulaştığı noktayı bir kez daha gözler önüne seriyor failin bir yıl önceki ölüm tehdidine rağmen hiçbir şey yapılmaması devletin ne kadar yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor.
Şiddetten uzak eşit Özgür bir yaşamı Biz kadınlar olarak mücadelemizle isyanımızla kadın dayanışmasıyla kuracağız.
Kadınları çocukları hayvanları koruyamayan bu düzeni mutlaka değiştireceğiz.
İstanbul sözleşmesi yaşatır demeye de 6284'ü uygula demeye de devam edeceğiz.”
Kafalı’nın ardından konuşan Keşan Meslek Yüksekokulu’ndan Irmak Demirel’de bir konuşma yaparak şunlarıs öyledi.”Öncelikle buraya katılan kadın, erkek, hayvan dostlarımıza, çocuklarımıza, büyüklerimize çok teşekkür ediyorum. Hepinizin ağzına sağlık yüreğine sağlık. Günümüzde olan kadın cinayetleri katliamları çok korkunç ve cinayetten sonra insanları ilk sorduğu şey dışarı çıkarken ne giymiş sorusu. Size sormak istiyorum, öldürülen hayvanlar etek mi giyiyordu, öldürülen Malkara’daki Sıla bebekte mi etek giyiyordu? Tek isteğimiz adalet, sizin de aynı düşünce de olduğuna inanıyorum. Umarım adalet gerçekleşir. Beni burada yalnız bırakmayan öğrenci arkadaşlarıma ve sizlere de teşekkür ediyorum.”