Büyüyünce değişir sanmıştım.
Yaş kemale erdikçe ara ara şöyle bir çocukluğuma uzanır, oradaki küçük kızın elinden tutar ‘’haydi birlikte oynayalım’’ derim.
Neşeli kahkahalar içinde ip atlarız, geleceğin anne adayları olarak evcilik oynarız, yine yenileceğimi bile bile seksek oynarız. Her zamanki gibi Zekiye hanım teyze, mahallenin oğlanlarıyla futbol oynuyorum diye balkona çıkar kızar, Sabriye hanım teyze gürültü yapıyoruz diye başımıza kova ile su döker.
Islak sıçan yavrularına dönmüş halimize annem güler. biz ise kurumak için rüzgarda koşmaya başlarız.
Çocuk hali zaman zaman aramızda kavgalar da olsa annem akıllıca davranıp hepimize dağıttığı gofretlerle durumu kurtarır ve biz hiç bir şey olmamış gibi kenetleniriz.
Yalnız bir arkadaşımız vardı hepimizi canımızdan bezdiren.
Topumuz patlaksa oynatmazdı topuyla ‘’benim topum’’ derdi.
İpimiz yoksa elletmezdi ipini ‘’benim ipim’’ derdi.
Bebeğimizi evde unutmuşsak asla bebeği ile oynatmazdı ‘’benim bebeğim’’ derdi.
Biz mahallede yarım ekmeğimizi bile paylaşırken o lokmasını koklatmazdı ‘’benim lokmam’’ derdi.
Elinde ne varsa kendince hepsi ‘’onun’’ idi. Kimseyle paylaşmazdı.
Çocukken çok kızardık ona fakat şimdi aklıma geldikçe, onun haline çok gülesim var.
Aradan ben diyeyim 40, siz deyin 50 sene geçti, bu arkadaşı tamamen unuttuğumu ve büyüdüğümü zannederken ;
- ‘’Benim vatandaşım’’
- ‘’Benim polisim’’
- ‘’Benim bakanım’’
- ‘’Benim halkım’’
- ‘’Benim öğretmenim’’
söylemleri bilinç altına sakladığım arkadaşımın taa oralardan başını uzatıp bana ‘’sobeee’’ diye bağırmasına vesile oldu.
Muziplik bu ya içimdeki haylaz, sözünü esirgemeyen küçük kızın aklına o meşhur şarkı geldi : ‘’Kız hepsi senin mi?’’