On üç milyon insan kara kıta da açlıktan ölmek üzere, acil gıdaya ve suya ihtiyaç var!
Yani bir an önce boğazlarından aşağı indirmek durumundalar, hani şu kalp hastalarının kullandığı dilaltı hapı gibi!
Peki, biz ne yaptık?
Tencere tava da yolladık, yahu kardeşim bir sürü gıda da gitti de, tencere tava neyin nesi, birde Kızılay başkanı çıkıp açıklama yapıyor, “teflon tencere tava elinde” soruları yanıtlayıp tencere tavayla ilgili “hatta” parantezini açarak öyle büyük bir iş yapmış gibi konuşuyor ki ekran başında dona kaldım…
Yahu şimdi bu tencerelere orada yemek mi pişirecekler anlamadım ben? Benim bildiğim kadarıyla tencerede yemek yapmak için “ateş, su yemekten sonra o tencereleri yıkamak için yine su” lazım değimli? E su olsa içecek zaten adamlar, oldu olacak bulaşık çamaşır yıkama makinesi de gönderseydiniz…
Yani durum şu oraya makarna, pilav, kuru fasulye gibi tencere tavalık malzemeler yerine, konserve türü uzun süre bozulmayacak bol miktarda gıda gitmeli hatta tamamı bu tarz gıdalardan oluşmalı, kısaca dilaltı hapa ihtiyaçları var ve bu hapı imal edecek zamanları yok!
İnsanın aklı almıyor, nasıl olur da bu işin programlayıcıları bunu göremez…
Tekrar ediyorum, o bölgeye acilen bol miktarda konserve tarzı uzun süre bozulmayacak malzemeler gitmesi lazım ki aynı zamanda da tencere tavaya gerek kalmasın…
Malum büyük Marmara depreminde bölgeye yardım organizasyonu yapmıştık, her şey insani duygularla başladı, bir iki kamyonet doldurur süt, müt gibi şeyler yükler gideriz demiştik, iş bir anda öyle büyümüştü ki sabaha karşı tam yedi Tır, beş kamyonet ve birçok özel otomobil ile feribotla karşıya geçtik, envai çeşit malzeme yüklüydü, kendimizce çok doğru bir organizasyon yaptığımıza inanıyorduk, neler yoktu ki “yardım konvoyumuzda” ama o an için bize göre en önemlileri arama kurtarma ekipmanları ve dahası jeneratörlerdi, evet bir Tır ağzına kadar jeneratör yüklüydü, fakat şöyle bir hata yapmıştık “yanımıza jeneratörleri çalıştıracak benzin almayı akıl edememiştik” ve tabi hiç biri bir işe yaramadan kelimenin tam anlamıyla elimizde patlamıştı…
İşte bu tencere tava meselesi de bana tam olarak bunu hatırlattı…
Kızılay çok büyük işlere imza atan bir kurumumuz ve elbette bu işteki iyi niyetlerinden de şüphemiz yok ama yinede hafiften ısırarak hatırlatalım dedik.
Kara kıta sofra artıklarımızla yıllarca açlıktan kurtulur,
UNUTMA YARDIM ELİNİ GERİ ÇEKME, HAYDİ İNSANLIĞI YAŞATALIMKİ İNSANLIĞIMIZ BÜYÜSÜN.