Vücudun günlük aktiviteleri sırasında fazla güce maruz kalmasından kaynaklı oluşan kırıklardır. Fiziksel aktiviteler kas-iskelet sistemini oluşturan dokularda zedelenmelere veya yaralanmalara neden olabilir.  Çoğu stres kırığı, tüm vücudun ağırlığını taşıyan ayak ve alt bacak kemiklerinde meydana gelir. Normalde tam kırık oluşturacak güçten daha az güçteki mekanik yüklenmelere bağlı oluşan kırıklardır. Yetmezlik kırıkları ve yorgunluk kırıkları olmak üzere iki alt tipi bulunur. 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon bölümünden, Dr. Öğr. Üyesi Saime Demirci 'stres kırıkları’ hakkında bilgiler verdi.

Yorgunluk kırıkları alışılmadık mekanik yüklenmeye bağlı sağlıklı kemiklerde sıklıkla alt ekstremitelerde (bacaklarda ve ayaklarda) görülürler. 'Genellikle aşırı fizik aktivitelere alışık olmayanlar, spor ve diğer fizik aktivitelere başlayınca ;  askerlerde, özellikle eğitime yeni başlayanlarda; atletlerde; bale ve dans çalışanlarda sıklıkla görülür. 

Yetmezlik kırıkları, direnci azalmış anormal kemik yapısına normal ya da travmatik yüklenme sonucunda gelişirler. Bu kemik elastikiyeti ve mineral içeriğinde bozukluk olduğu durumlarda görülür. Çeşitli risk faktörleri bulunmakla birlikte ileri yaştaki, osteoporotik hastalarda daha sıktır. Genellikle pelvis ve çevresinde görülür. Romatoid artrit, metabolik kemik hastalığı, nörolojik bozukluklar, radyoterapi, total kalça protezi, kortikosteroid tedavisi, yüksek doz florür tedavisi ve bisfosfonat tedavisi diğer risk faktörleridir. Kaslar normalde mekanik gücün bir kısmını emerek yapışık oldukları kemik üzerine koruyucu bir etki sağlarlar. Yaşlanmayla birlikte gelişen kas erimesi ile belirgin sarkopenide bu koruyucu etki kaybolur. Bu nedenle yaşlı ve postmenopozal osteoporozlu kadınlar yetmezlik kırıkları için en riskli gruptur. Bu kırıklar tipik olarak omurgada (kompresyon kırıkları) şeklinde görülür. Yetmezlik kırıkları daha çok postmenopozal osteoporotik kadınlarda görülmekle birlikte nadiren genç kadınlarda gebelik döneminde ya da gebelik sonrası dönemde de görülebilmektedir. Kemikler hamilelik, doğum ve postpartum dönemde bazı değişikliklere maruz kalır; hem hormonal faktörler hem de mekanik stresler kadın vücudunu etkiler. Artan relaksin seviyeleri, aşırı kilo alımı, bel eğriliğinin artması,  pelvik bağların zayıflığı, artan prolaktin seviyesinden kaynaklanan osteopeni ve hamilelik osteoporozu pelvik kırıkların gelişimine katkıda bulunabilir. Postpartum dönemde görülen kalça ve bel ağrılarının ayırıcı tanısında mutlaka pelvik yetmezlik kırıkları da düşünülmelidir.

Tanıda ilk basamak direkt radyografidir. Tanıda radyoloji her zaman güvenilir olmayabilir. Klinik şüphe varlığında erken dönemde grafide bulgu olmasa bile kemik sintigrafisi, manyetik rezonans görüntüleme (MRG) gibi ileri görüntüleme yöntemleri istenmelidir. Tanı konulması zor olan, sıklıkla gözden kaçabilen stres kırıklarının doğru tanı ve tedavisi için klinik şüphe önem taşımaktadır. Bununla birlikte stres kırıkları bazı iyi ve kötü huylu patolojilerle de karışabileceği için dikkatli bir klinik değerlendirme ve ayırıcı tanı yapılması şarttır.

Boyun ağrısı migreni tetikleyebilir! Boyun ağrısı migreni tetikleyebilir!

Stres kırığı tanısı konduktan sonra tedavinin birinci aşamasında lokal fizyoterapi, medikal tedavi ve buz tatbiki uygulanır. Tedavide asıl ilke istirahattir. İstirahat süresi; hastaya, kırığın yerine ve derecesine, tanıdan önce geçen süreye göre değişir. Sonrasında yavaş yavaş normal ağırlık verilir, aşırı aktivite önerilir. Bisiklet, yüzme ve su içi egzersizler önerilir. İkinci aşamada, ağrının geçmesinden 10-l4 gün sonra yavaş yavaş spora başlanır. İyileşmenin en önemli belirtisi ağrının olmamasıdır.

Stres kırıklarının çoğunda konservatif tedavi ile başarılı sonuç elde edilir. Eğer erken tanı konmazsa ve tedavi edilmezse ağrılar uzun süre devam eder. Stres kırıklarının tedavisinde sadece yaralanmanın iyileşmesine değil, aynı zamanda yeni olayların önlenmesine de odaklanılmalıdır. Stres kırıklarının önlenmesinde uygun ayakkabı ve zeminin önemi büyüktür. Şok absorbe edici özelliği olan ayakkabılar giyilmesi ve beton, asfalt gibi çok sert zeminlerde koşulmaması önerilir. Düşmeyi önlemeye yönelik yürüme eğitimi, davranış modifikasyonu, egzersiz sınıfları veya multidisipliner bir program yardımcı olabilir.

Editör: TE Bilişim