Bir başkadır benim memleketim.
Ne tipleri var yarına kalacak?
Ne karizmaları var çizilecek!
Ne akıl tutulmasına uğrayanları var acayip bakacağımız?
Düşünüp de gülmemek akıl kârı değil, gülüp de hisse çıkarmamak mümkün değil!
Başkasına benzemeyiz.
Hem vallahi hem billahi!
"Sabbahe kadder dens" diye diye bu hale geldik. Toplum olarak önce iş diyeceğimize ince iş dedik ve düştük yola. Bodrum’a turist düşürmeye gelmiş bir kıronun sarışın Rus kıza "Sabbahe kadder dens" şeklinde söylemesiyle, kızın kıroyu alıp odasına çıkarmasını sağlayan meşhur cümle.
“Sabbahe kader dens!”
Hazır mısınız?
O zaman başlasın dansımız lütfen!
Akdeniz sahilleri bir başkadır yazları.
Ağız suları akan abaza milli takım erkekleri ile onların iştihasını kabartan yabancı sarışın hatunlar sahilde acayip bir görüntü oluşturuyorlar. Elalem yüzer hakkıyla, güneşlenir adamakıllı, okur kültürlü kültürlü, bizimkiler bakar yine, bakar yine, bakar.
Yüzmez asla, güneşlenmez billa, kremlenmez tilla!
Yeme içme bedavaysa seyreyle filmi, bizimkiler tabağı doldurur, gözü doymaz. Tabak dolar göz doymaz. Masada olan her şeyi alır. Alır döker sonra. Yemediğini alır ne varsa alır doymaz gözü. Yetmez odasına götürür. Yiyemez ama doymaz yine.
Akdeniz sahilleri bir başka oluyor yazları!
Recep İvedik fenomen oldu.
Argo tavan yaptı, kıl itibar gördü, geğirme moda oldu. Kabalık hüküm sürdü ve millet yine de güldü.
Bir başkadır benim memleketim. Recep İvedik ilerlememizin bariz bir göstergesi olarak türünün tek örneği olarak sinema tarihimizdeki yerini altın harflerle almıştır.
Saygı duyulacak, duy!
Recep İvedik bu toplumun yaratmış olduğu bir karakterdir.
Toplum onda kendini buldu.
Kendine geldi.
Kendi oldu.
Film nihayetinde rekor kırdı.
Kahramanlarımız dahi değişti. Hocamız vardı, Bekrimiz, Neyzenimiz! Eşrefimiz vardı, Karakuşimiz! Şimdi ise İvedik’imiz, Ajdar’ımız, Huysuzumuz var.
Bu toplumun Ajdar’ı var kaçarı yok.
Şahdamar’ı var, gideri yok. Toplumumuzun daha ileri gitmesi için gerekli olan enerji, ilham ve güç Ajdar’ın şahdamarından daha yakındır bize. Yürü ey toplum kim tutar seni!
Makaradan olsa da yürü.
Osuruktan olsa da yürü.
“Şaban, pabucu yarım Şaban
Çık dışarıya oynayalım” sloganı tribünlerde sakız olmuştu vaktinde. Şaban filmleri bilmem kaç bininci tekrarıyla halen seyrediliyorsa ve itibar görüyorsa değişen pek fazla bir şey yok demektir ülkemizde. Kaybımız yok, ortadayız yani! Ya o eski ustaların samimiyetini ve safiyetini arıyoruz yahut da aynı noktada yürüyor gibi yapıyoruz.
Özel radyoların yaygınlaşmaya başladığı yıllarda Diyarbakır’da bir radyo sunumu: "Burası Diyarbakır feme, zabbaha gadar daaans daans dans!"
Sabaha kadar dans!
Bodrum versiyonu yukarıda Diyarbakır çevrisi aşağıda.
Bu dansı lütfedecek olan var mı bana?
Toplum olarak sabaha kadar dansa tutulacak olan var mı?
Anlatılır her yerde, bilirsiniz muhakkak:
Bandırmaspor - Yeni Burdurspor maçı.
Bandırmaspor tribünleri:
“Bandırma bandırma
Bandırma bandırma” diye tempo tutar hep bir ağızdan:
Bir an sessizlik olur. Sonra Yeni Burdurspor tribünleri tempo tutarak yanıtlar karşı tribünleri: “Bandırcez bandırcez!” der. Bandıra bandıra ye beni.
Toplum zaten bandıra bandıra kendini yemekte, başka bir şeye lüzum yok zaten. Ahlak bandırılıyor, eğitim bandırılıyor, sağlık bandırılıyor.
Vallahi bal gibi de kandırılıyoruz.