Bu ülkemin yıllardır ne derin devleti bitti, ne de devletle iş birliği yapan mafyalaşmış ekonomik ilişkiler.
Bitmedi, bitmez, bitmeyecek çünkü mafya en kolay kullanılan ve sorumluluğu olmayan, el ayak yakmayan, kolay bir aparat durumundadır.
Düşünün ticaret yapıyorsunuz, bir şirkette alacağınız var, siz bu alacağı alamadığınız da batıyorsunuz.
Duyuyorsunuz ki, karşınızdaki firma hileli iflas etmiş, şirketinin malını, içindeki parayı hukukun ulaşamayacağı kadar uzak noktalara taşımış.
Sen alacaklı olarak mağdursun ve hukuka gitsen paranı alman mümkün değil, almış olsan bile en az on yıl sonra alacaksın.
Sen zaten on yıl içinde batmış, bitmiş yok olmuş olacaksın.
Ne yaparsın?
Alacağın paranın bir kısmını hukuk dışında çalışan bir kişiye söylersin.
Bu parayı bana getir, istediğin parayı al.
Vergi yok, denetin yok, levha yok, nerden buldun diyen yok, düzen soygun düzeni tiko para.
Yapılacak iş çok basit.
Reis baba, şef adı neyse, üç kişi racon kesen adamını, borcu olan kişiye göndermek.
Cümle hazır kalıp.
”Bak kardeş, falanca abinin parasını on beş gün içinde vermezsen önce kızından başlayarak, torunlarına kadar gideriz…”
Bunu yapacağımızı da bilirsin.
Reisin! selamı var.
O reis zaten adı, sanı duyulmuş, memlekette efsane olmuş.
Parayı kaçıran, borcu ödemeyen adam ne yapacak?
Borcu olan adamın parasını verecek.
Parası var ve evlatları torunları paradan daha değerli.
Borçlu iş adamı bu süre içinde parayı bulur ve mafyaya teslim eder.
Daha sonra da mafyaya bulaştığı için haraç vermeye devam eder.
Alacaklı olarak sen paranı almış olursun, iflastan kurtulmuş olursun, mafyaya teşekkürlerini, minnet duygunu anlata anlata adamı zaten efsane olan reise yeni efsaneler eklersin.
İşte şu anda Türkiye bu halde.
Diyelim bir gazeteci bakan hakkında çok can acıtıcı bir yazı yazdı, bakanın canı çok sıkkın, avukatına talimat verse hukuktan bir şey çıkmayacak, gazeteci bakan sayesinde meşhur olacak.
O kadar.
Ararsın reisini veya bir dostunun dostunu.(Peker diyor ya ….birisi ben, aradı, o milletvekili, MYK üyesi. )
Hani diyor ya Peker ”Beni falanca aradı, şunu dövdüm, burayı bastım falan filan…”
”Ya şu gazeteciyi biraz ıslatsalar da kalemine bir çeki düzen verse.”
Daha aradan bir kaç gün geçmeden gazeteci pata küte dövülür, dövenler göstermelik göz altına alınır bir süre sonra bırakılır.
Örneklere ve dövülen yazı adamlarının başına gelenler için ne yazmış bakabilirsiniz.
Bu dövmeler, tehditler gazetecinin yazma hevesini törpülediği gibi, düzenin yandaş gazetecilerinin el bebek, gül bebek, korumalar ve çakarlar içinde nargile tüttürerek, para, pul içinde yüzdüğünü de görünce moral daha da bozulur.
Bir de üstüne kafayı, gözü kırdır, ölümden dön, ne yaparsın?
”Başlarım memleketin işine, emekçisine ezilenine, si… gidin daha beter olun, ben mi kurtaracağım sizi” umutsuzluğunda bazı gazeteciler gibi çiçek böcek ve libido yazar ve seks ve şarap arasında çok güzel hayatlar yaşamaya devam edersin.
Bundan dolayı ölenler yani ölen gazeteciler de onların gözünde enayi ve düzenin tatlı rantı içine girmeyerek aptallık etmiş, zeka yoksunu adamlar olarak görülür.
Sonuçta bu ülkede hukuk hızlı çalışmadığı, tarafsız olmadığı sürece haklıya haklı, haksıza haksız demediği , hukuk adamları vicdanla cüzdan arasına sıkışmışlıktan kurtulmadığı sürece, siyasetten arınmadığı sürece bu ülke de mafya bitmez.
Bundan dolayı ismi görünen, duyulan Sedat Peker, Alaattin Çakıcı buz dağının tepesidir.
Bu gün her ilin ve her ilçenin mafyası vardır.
Gidin İstanbul’un herhangi bir ilçesine, o ilçenin mafyası kim, çek, senet işine kim bakar, kim torbacıları kontrol eder, hangi kurum kimi kollar, üst düzey iş yapan esnaflar tek tek ismini size söylesin.
Bunun önlenmesi mümkün değil çünkü mafya dediğiniz yapılar, kirli, pislik paranın ve sermayenin sorunlarını çözmek için kullanılan en kolay aparat olduğu için mafya bitmez.
Ayrıca kural çok basittir.
Demokrasi, kuvvetler ayrılığı, adaletli işleyen bağımsız tarafsız hukuk, çabuk işleyen bürokrasi ve hayatın her alanında var olan adalet duygusu ne kadar azalırsa mafya çoğalır, güçlenir.
Sonuç ya demokrasi ve adalet ya mafya.
Hangisini tercih edeceğine de halk sandıkta karar verecektir.