Türk Ordusu'nun Mustafa Kemal Atatürk'ün emri ile başlattığı Büyük Taarruz kutlanıyor. İyi Parti Lideri Meral Akşener Büyük Taarruz’un gerçekleştiği meydanda açıklamalarda bulunuyor.
AKŞENER’İN AÇIKLAMALARI:
Bu kutlu günde, Kocatepe’de bizlerle olan Türkiye’nin iyi ve cesur insanları… Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Maziye buradan bakıp, geleceğe buradan kurmak için, bugün hep birlikte buradayız. Çünkü bugün burada tarihin sinesine çelik kalemle yazılan, 1000 yıllık direnişin ruhu var.
Anadolu bir mühürdür. Bu mühür şanlı asırların mührüdür. Bu mühür kutlu Türk vatanının mührüdür. Hangi dönemde olursak olalım şartlar değişmiştir ama o çelik duruş asla değişmemiştir. Düşman değişmiştir ama Hakk’a tapan Türk milletinin o mutlak zaferi asla değişmemiştir. Türk’ün istiklali için aşılmaz surların yıkıldığı, cennet vatanımızın bize miras bırakıldığı haftamızdayız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anıyorum. Seçimlerin üzerinden tam 90 gün geçti. Devlet teamüllerimize göre seçimden sonraki 90 gün önemlidir. Hem iktidara yapabilecekleri için süre verilir, hem de muhalefet kendi muhasebesiniz yapar. Biz de muhasebemizi yaptık.
Cumhuriyetimizin 100. Yılına erişmemize 2 ay kaldı. Ak parti seçimde birçok vaatte bulunmuştu. Bu vaatlere bırakın yaklaşmayı, sürekli uzaklaştığını görüyoruz. Seçim biter bitmez milletimizin elinde avucunda olanları kopartmayı cüret etmelerini beklemiyorduk. Asgari ücret zammı daha hesaplara yatmadan açlık sınırının altında kaldı. Bizzat kendi iş bilmezliklerinin bedelini yeni dönemde yine milletimize ödetiyorlar.
Ak Parti iktidarı memleketin içindeki krizden çıkmak için hala elini milletin cebine atıyor. Durmak bilmek zamlarla milletimize ödetmeye hala devam ediyor. Buradan yeni ekonomi yönetimine seslenmek istiyorum: Siz Türk milletine karşı sorumlusunuz. Enflasyonu azdırmak sizden öncekiler için yöntem olabilir ama düşürmek sizin elinizde. Fakir fukaradan elinizi çekin. Kodamanlarınızın cebinden alın. Enflasyonun yükünü yıllardır varına yoğuna el uzatılan milletimize değil bir avuç kodamana yüklemek sizin elinizde.
Başta sarayda olmak üzere kamudaki dehşet israfı önlemek sizin elinizde. 90 gün geçti ama ortada bir plan yok. Ak Parti sadece vitrine koyduğu yeni isimlerle vakit kazanma derdinde. Kur korumalı denen kamburdan kurtulma derdindeler. KKM adı altında ödenen milyonların hesabını kim verecek? Sayın Şimşek diyor ki 2026’da rahatlayacak. Bilgisine saygım var ama bunun olmayacağını kendisi de biliyor. Çünkü servet takası devam etmekte.
Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz. Ülkemizin çıkarlarının korunduğu müddetçe elbette dışarıdan para bulunabilir. Ancak çalışanlarımızın refahını yükseltecek Türkiye’yi ekonominin ayrılmaz bir parçası yapacak yatırımlara ihtiyaç var. Ülkemizin krizden çıkması için rasyonel ve kapsamlı bir programa ihtiyacımız var."
İktidarın ümit vermediği tek mesele ekonomi de değil. Seçimden 90 gün geçmesine rağmen iktidarın çözüm üretmediği bir mesele de sığınmacı meselesi. Ne yazık ki Türk milletinin toplumsal güvenliğüi bir göç stratejisiyle tehlikeye girmiş durumda. Sokaklar, parklar ve viraneler nereden girdiği bilinmeyen, devlet bile sayısını bilmezken, iktidar aymazca bir izahla meşgul oldu. 1000 yıllık tarihimizin Türkçe etrafında oluşturduğu mükemmel mevcudiyetimiz bugün tehlike altındadır. 1000 yıldır milletçe ilkmek ilmek kurduğumuz maneviyatımız başka coğrafyalarda yetişmiş iltikatların hedefi haline geliyor. Çoğunluğunun vergisiz ve denetimsiz çalıştırılması cazip hale geldi. Kendi işletmeleriyle sadece birbirlerine hizmet ettikleri minyatür Suriyeler kuruyorlar. Çocuk işçiliği, çocuk sömürüsü, ve çok eşlilik bir sorun olarak çıkıyor.
Bugün iktidar her sorunda olduğu gibi mış gibi yapıyor. Toplumsal tepkiler büyüyünce adım atıyormuş gibi yapıyorlar. Sayısını kendilerinin bile bilmediği sığınmacılardan birkaç kişi göndererek başarı hikayesi anlatmak şuursuzluktur. Muhteremler hiç havuz problemi mi çözmediniz? Bir sınır kapısından gönderdikleriniz insan tacirleri ile öteki sınır kapısından ya da kevgire çevirdiğiniz sınırlardan geçiyorsa sığınmacı sayısı artıyor mudur, azalıyor mudur?
Kültürümüzün dejenere edilmesine, sınırlarımızın kevgire dönmesine daha fazla tahammülümüz yok. İYİ Parti olarak hazırladığımız doktrin ortada. Madem çözüm bulamıyorsunuz, buyurun kullanın. Sığınmacı ve kaçakların ülkelerine dönüşünü hızlandırın.
Biz ilhamımızı doğrudan doğruya tarihimize şanla yazılan o büyük mücadeleden alanlarız. Ancak bu bizim bir mirasyedi olacağımız anlamına gelmiyor. Türk milletinin asırlardır damarlarında akan o gücü bulmak zorundayız.
Bu sahayı şereflendiren herkes birer Mustafa Kemal’dir, yani sizsiniz. Bizim görevimizi o ikinci Mustafa Kemal’i yaşatmaktır.
Biz 2002 yılında Türk demekten korkanların karşısında durduk. 2010 yılında Türkiye’nin kök hücrelerine saldırmak isteyenlerin karşısında durduk. Yani o meşhur referandumdan bahsediyorum. Hiç kimse uyarılarımı ciddiye almadı. Bu yüzden 2016 yılında milletin canına kast edenlerin de karşısında durduk. Bu yüzden 2018’de milletimizi sıkılmış yumrukların arasında sıkıştırmak isteyen kirli bir siyasetin de karşısında durduk. Onun için de kimseye yaranmadık. Milletimize yaranalım yeter bize. 2019’da millet iradesine ipotek kuranların karşısında durduk. Türk siyasetinde makulün temsilcisi olduk. Siyasetimiz aziz milletimizin istekleri olduk.
2023’te de milletin verdiği helal oyu miras bilerek seçim iradesine ipotek konulmayacağını anlatmaya çalıştık. Milletin olmadığı bir siyasetin başarılı olmayacağını söyledik, haykırdık. Milletimizin gerçeklerinden bir haber kimselere kaşı durduk. Biz adeta bu seçimin kaybedilmesine çalışanlara karşı da mücadele ettik. Partili cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtulmak, milletimize bir yol açmak istedik. Bu yolda hiçbir fedakarlıktan da kaçınmadık. Nefislerimizi kör odalara hapsettik. Ama nefsini öne koyanlarla uğraştık. Önce ben diyenlerle uğraştık. Milletimizin geleceği için hepimiz şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik. Ama ne yazık ki koltuğundan başka bir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık. Tüm çabalarımıza rağmen 2023 seçimindeki yenilgiyi önleyemedik. 3 yıl boyunca karış karış gezdiğimiz Anadolu’nun adaletsizlikten ne kadar yorulduğunu gördük. Ve aynı Anadolu’nun iki yumruk arasında sıkışmaktan ne kadar yorulduğunu gördük. Kürsümüze vatandaşları çıkardık iktidar ve diğerleri de duysun istedik. Değerleri yarıştırmaya, düşmanlıkları beslemeye değil kazanmaya odaklı olduklarını defalarca ifade ettik. Ne yaparsak yapalım kendimizi dile getiremedik. O yankı odalarında ihanetle suçlandık. Biz millet iradesini savunduğumuz için o yankı odalarında iş birlikçlikle suçlandık.
Tüm bunların sonunda ne oldu? Gizli kapaklı bir işe girişmeyen kim oldu? Şükrüler olsun ki bizler oluk, İYİ Parti oldu. Zaten başka türlüsü mümkün müydü? Ben kendilerine yeniden hatırlatayım: Bize saraylar vaadedilirken elektriği kesilen salonlardan haykırmazdık. Bir tarafta bir kulun gözlerini kamaştıracak şeyler varken, sizler, hepimiz çocuğunun geleceğinden endişe ederek bu yapının içinde yer alıp 2017’de hayır diye haykırmazdınız. Allah binlerce kere razı olsun hepinizden."
Eğilemediğimiz için ne Musa’ya ne İsa’ya yaranabildik. Nese biz Hz. Muhammed’e, Hz. Allah’a yaranalım yeter. Herkesin kaçtığı bire dönemde İYİ Parti’yi kurduk. Biliyorum ki bu meydan bulunan hiçbir İYİ Partili hem iktidardan hem muhalefetten işittiğimiz karalşama kampanyalarını unutmayacak. Ben de hiçbirini unutmadım. Asla unutmayacağım.
Bizim için siyaset hiçbir zaman siyaset entelektüel bir hobi olmadı. Bizim için siyaset tutmayacağı sözü veren bir ilkesizliğin mecrası olmadı. Biz siyaseti spor olsun diye yapanlardan değiliz. Sonuç alanımayacak işlerin şakşaçılığını yapmak bizim tabiatımızda yoktur.
Biz İYİ Parti olarak sözümüz ilk günden beri hala net. Çünkü 7 gün de, 7 ay da, 7 yıl da sürse gerçeklerin ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu olduğunu biliyoruz. Bu ülkede İçişleri Bakanlığı yapmış Bir Meral Akşener’i PKK itirafçısı ile suçlamak… Hesabımız olmadığı için hep kalbi konuştu, konuşmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin iyi ve casur insanları bizim eksiklerimiz yok mu? Tabi ki var. Biliyorusnuz ki seçim sonrası muhasebesi yapmak için bir süre suskun kaldım. Seçim sonrası bilimsel verilerin ortaya çıkmasına alan açmak gerekiyordu. Geldiğimiz noktada görüyorum ki bu iyi niyetimiz bir suiistimal etme alanına dönüşmüş. Tek kelime konuşmadığım halede televizona çıkıp Akeşener böyle dedi diyerek yalan söyleyenleri gördüm. Biz hakikate yol veridk ama onlar yalanlar üretmeye devam etti. Ben sustum ama yüzde 60 ile kazanırı diyenler susmadı. Televizyonlara çıkıp utanmadan seçimin faturasını bize yüklemeye çalıştılar.
Hatalarından ders almış muhalefet olarak milletimizin huruna çıkmak istedik ama onlar İYİ Parti’yi günah keçisi ilan etmeye çalıştılar. Üzülerek söylüyorum ki bu suskunluğu sürdürmek mümkün değildir.
2023 seçimlerine girerken, sayın Erdoğan karşısında kazanacak 2 isim çıkardık. 20 sene sonra ilk kez sayın Erdoğan’a karşı belirli bir şeklide üstün olan 2 adayımız oldu. Bu iki arkadaşımızın rahatlıkla Cumhurbaşkanı seçileceğini gördük. Yaptığımız ziyaretlerde milletimizin açıkça söyledikleri de bunda etkili oldu. Samimiyetimden şüphe duyulmasın diye kendi adaylığımdan feragat ettim. Asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim. Bu yüzden yüce Türk milletinden ve sizlerin özür diliyorum. Ben bu iki arkadaşımızın yolunu açmak için elimden geleni yaptım. Ama onların yolunu kapatanlara engel olamadım. Önleri kesilmek istendiğinde yanlarında durdum, her türlü hakareti göğisledim. Ama onları paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım.
Ben bu iki arkadaşımızın milletimizin çağrısına kulak vereceğini düşündüm. Onlara bu ateşten gömleği giydiremediğim için hepinizden özür diliyorum. Allah şahidim ki en yaptıysam seçimi kazabilmek için yaptım. Ne yaptıysam bugün hepsinin arkasındayım. Keşke herkes bizler kadar fedakar olabilseydi ama maalesf olamadılar."