Eskiden ucuna susturucu takılı uzun namlulu tabancalar, hiçbiri göründüğü gibi olmayan değişik alet ve silahlar ve ille de güzel kadınların olduğu, tek başına bir ülkenin altını üstüne getiren ve kötü adamları bir şekilde alt eden casus filmleri vardı. Gerçi şimdi de vardır ama hiç biri 007 J. Bond keyfi vermez! Şimdilerde böyle gizli gizli casusluk yapanlar neredeyse kalmadı. Artık resmi görevliler herkesin gözü önünde casusluk yapıyorlar.
Ülkelerin dış ilişkileri gereğince, savaş halinde olmadıkları tüm ülkelerde, ülkenin büyüklüğü ve önemine göre “Konsolosluk, Elçilik veya Büyük Elçilik” gibi kurumları vardır. Bu binaların çevrili olduğu alana girilemez, aranamaz ve içeridekilere dokunulamaz. Yazışmaları- görüşmeleri izlenemez. Yani buralar ülke içinde ülke gibidir.
Bu diplomatik yerler bu kadar ayrıcalıklıdırlar. Çalışanları ise, ülkeleri adına o ülkedeki vatandaşlarının her türlü hukuki işlemlerini yapar, onların haklarını korurlar. Bu, buzdağının görünen yüzüdür. Diplomatik elemanlar öncelikle o ülkenin dilini, örf ve adetlerini, milli ve dini günlerini, neye kızıp neyi sevdiklerini, siyasetçilerini, artistlerini, yazarlarını, yayıncılarını, kanaat önderlerini, iktidarını muhalefetini iyi tanırlar. İşleri; bunlarla sürekli bir ilişki kurmak, dost olmaya çalışmak, böylece o ülkenin siyasetinden ekonomisine, sporundan turizmine kadar her ayrıntısını birinci ağızlardan öğrenmektir.
Ülkeler arasında karşılıklı ilişkilerin kendi lehlerine düzenlenebilmesi için her türlü konunun bilinmesi zorunludur. Toplanan bu bilgilerle ülkesine karşı olabilecek bir tehlikeyi önceden tahmin edip önlem alabilmek, ya da o ülkenin yetkililerinin zayıf yanlarını kullanarak, vaatlerle, tehditle, rüşvetle kendi istedikleri gibi hareket etmelerini sağlamak, çıkarlarını kollamak asıl amaçtır.
Bunun için her türlü bilgi toplanır. Bunlar değerlendirilir, yorumlanır ve ülkesi yetkilisine gizlilik kuralı içinde (Kripto) gönderilir. Bu tür yazışmalar konunun genişliği ve önemi düşünüldüğünde çok fazla olmalıdır. Yazılanların ülkesini zor duruma düşürmemesi için mutlaka defalarca test edilip, değişik kaynaklardan doğrulanmış olması mantıklıdır. Kesin olanların yazılı belgeleri, diğer duyum ve yorumların özel açıklamaları belirtilir ki yanlış yapılmasın!
İşte bu tür belgelere bir örnekte Wikileaks Belgeleridir. Birçok ülkede ciddi sarsıntılar ve sonuçlar doğuran bu belgeler, ülkemizde iktidara dokunan her şeyin yanması gerektiğinden görmezden-duymazdan gelinmiştir. Ülke ve iktidardaki birçok kişi hakkında öyle kolay yenilir-yutulur olmayan yüzlerce belge ortalıktadır. Yansız ve tarafsız(!) basınımıza yapılan ince ayar nedeniyle bu belgeler ya yayınlanamamış, ya da içinde sadece birileri hakkında iyi görüşler varsa cımbızla çekilerek bunlar manşete çıkarılmıştır.
Hâlbuki onlarca ülkeyi, yüzlerce kişi ve kurumu ve binlerce sayfayı bulan bu belgeler, sadece kendi ülkesinde olanlarla değil, aynı konuda diğer ülkelerde de başkaları tarafından kaleme alınan belgelerle karşılaştırılıp test edilebilir, doğrular daha kolay ortaya konabilirdi. Yanlı ve yandaş, sahiplerine ayar yapılmış ve sindirilmiş basın ve TV’lerin verdiği sınav çok kötüdür. Ama bunun yanında her şeyi göze alabilen basın dünyasının kahramanları da vardır. Bunlar güçleri ölçüsünde tek tük kalan gazete, dergi ve TV’lerinde hapislere gire çıka bunları yazıp yayınlayabilmişlerdir. Bedellerini ödemişler ya da halen ödemektedirler. Onları saygıyla anmak bir borçtur.
İşte modern casusluk budur. Yayınlanan belgelerin eksik olma olasılığı vardır. Ama tümüyle yalandır denemeyeceği de ortadadır. O zaman o kişiler kendi ülkelerine yanlış bilgiler vererek yanlış işler yapmalarına neden olurlar ki, bu da eşyanın tabiatına aykırıdır.
Bu konuda ayrı bir yazımda tanıtımını yaptığım “Sızıntı” isimli kitap okunabilir; meraklısına iyi bir kaynaktır. Ülkemizin ileri gelenlerinin her zaman yaptıkları gibi, önce “yalan, bunu söyleyen alçaktır, şerefsizdir” laflarından sonra hızla yan çizip ya suskun kaldıkları, ya da “yaptıysam ben yaptım” demelerine o kadar alışıldı ki, insanlarımız olanları sorgulama, hesap sorma, en azından şaşırma gücünü bile neredeyse kaybediyorlar. Yazık!
(Çağımızda casusluklar böyle yapılıyor derken, birde baktık ki İstanbul’un bir bölgesi yeni bir Bond filmi için trafiğe kapatılmış!)