Sayın Başbakan Kütahya’daki Zafer Havalimanının açılış töreninde “Muhteşem Yüzyıl” TV dizisinin yapımcılarını fırçaladı, halka şikâyet etti, içeriğine katılmadığını, doğru bulmadığını ve en önemlisi; yargıya da gereğini yapmasını söyledi! E; söyler, ne de olsa her konuda uzmandır!
“Bizim böyle bir ecdadımız yok; Biz böyle bir Kanuni tanımadık. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Yargının da bu ilgililer hakkında gerekli kararı vermesini bekliyorum” dedi. Tabi herkes mesajı aldı. Yetkililer, tek amacı her şeyin kendinden sorulacağı bir başkanlık sistemine Başkan olmak olan Sayın Başbakanın bir dediğinin iki edilemeyeceğini öğrendiğinden tez zamanda gereğini yapacaktır!
Ben bu diziyi izleyenlerden değilim. Arada üç-beş dakika denk gelip bakmışımdır. Ama ülkemizde ve sanırım 46 ülkede izlenen bir diziymiş.
Dizi imiş diyorum; çünkü “Belgesel” ve “Dizi” farklıdır. Belgesellerde bile yapımcısının yorumu fazlaca olayların önüne geçebilirken, tamamen ticari gayelerle yapılmış, büyük çoğunluğu hayal ürünü olan seyirlik TV dizilerinde gerçeği aramak ne oluyor? Cahillik desem değil; zira Sayın Başbakan ülkemizde her konu hakkında fikir sahibidir ve bunu ulu orta her yerde söyler. O zaman bunu da bilmesi gerekir diye düşünüyorum.
“Ecdadım da ecdadım” diye yeri göğü inletenler sanırım yıllar önce yapılan sinemaları çok seviyorlardı! Hani sizde anımsarsınız ya; Battal Gaziler, Kara Muratlar, Malkoç oğulları falan. Hepimizin zamanında beyaz perdelerde keyifle izlediğimiz bir döneme damgasını vuran filmlerdi.
Bu filmlerde mutlaka bir gâvur padişahı, bunun çok güzel bir kızı, dönemine göre bir Osmanlı Padişahı, yani ecdadımız, bunun da bir kahraman fedaisi veya üç beş askerden olma bir gurubu olurdu. Bu fedailer o gâvur padişahının saraylarını başlarına yıkar, ordusunu dağıtır ve illa da o güzel kızını yatağa atardı! Yani o koskoca ordu bir Kara Murat etmezdi ve finalde ille de enişte olurduk! Ne ecdadımızdı be!
Acaba şimdi TV dizileri için kıyameti koparanlar o zamanlar bu filmleri izlerken, o sahneleri avuçları patlayana kadar alkışlamıyorlar mıydı? Yoksa “yapılanların tarihi gerçeklere pek uymadığını” söyleyip o filmleri de yasaklamaya mı kalkıyorlardı? Bilen varsa söylesin yani!
Popülizm almış başını gidiyor! Halk nasıl olsa ne desen alkışlıyor; yaşasın yandaşlar! O zaman ecdadımıza laf söyletmeyiz; zinhar!
İyi de ecdadından söz açarsan sormazlar mı adama; ecdadın Cumhuriyetle birlikte bitti mi, sonrası yok mu diye? Ya da ecdadının hepsi Kanuni miydi, Fatih miydi diye? Balıkları altınla besleyenleri, vatanı satıp başka ülkelere kaçanları adamın gözüne sokmazlar mı?
Ya da bu kadar Kanuni olan; bırak kanunu-manunu; “insan ve baba” olan birinin tarihimizde en fazla sayıda öz çocuğunu boğdurup perde arkasından seyreden ecdadın olduğunu neyle örtüp gizleyeceksin? Saray entrikaları, ülkeyi kendi değil, cariyelerinin yönettiği devirleri, Müslüman ve Türk olmayan ecdat analarını da gizlemek de zor olacaktır.
Bu nedenle TV dizisi ile belgeseli karıştırmamak önemlidir. Beğenmediğin programı izlememek gibi bir şansın var; zaplar başka kanala geçersin. Ya da tarihi kendi çağında ve kendi gerçekleri içinde yorumlar, ondan bu güne yönelik ders almaya uğraşırsın. Sonu farklı sorgulara gidebilecek konuları açmamak daha sağlıklı olacaktır. Ucuz halk yardakçılığı her zaman işe yaramayabilir.
Gazetelere yeterince ayar yapılmıştı. TV’lere de yapıldı. Ama demek ki TV dizi yapımcıları gözden kaçmış!
Şu andan itibaren derhal hizaya getirile, tiz yargı gerekeni yapa, tüm sahnelerde Kanuni at sırtında gösterile!
Şimdi de bu konuda kanun teklifi veriyorlarmış!
Nelerle uğraşıyoruz; pes yani!