Namus temizliği devam ediyor.
Her gün üç-beş kadın kocaları veya erkekler tarafından öldürülüyor.
Her gün üç erkek öldürülse veya her gün çatışmada üç er öldürülse(şehit edilse) toplum bu gün olduğu gibi sessiz kalır mı?
Hiç sanmıyorum.
Peki her gün üç-beş kadın ölürken neden sessiz kalıyoruz, neden kadın ölümleri bu ülkenin ana sorunu olmuyor.
Neden kadın insan hatta hayvan muamelesi bile görmüyor?
Bunun çok derin sebepleri olduğunu bildiğimiz halde üzerine gidemiyoruz.
Bu ülkede sebeplerin en başında dinin olduğunu iddia edenler vardır.
İslam dininin temel kitabı kuranı kerimi ben okuduğumda kadının dışlanması gerektiğine veya kadının sosyal yaşamdan koparılması gerektiği mesajını almıyorum.
Evet bazı ayetlerde kadın erkeğe göre geri düşebiliyor.
Nisa suresi 3-25-34.ayet,Nur suresi 2-3-4.ayet,Zuhruf suresi 32. ayet,Araf suresi 189.ayet,Nisa suresi 11-12 ayet,Ahzap suresi 33-59 ayet,Nur suresi 24-31-60 ayetler kadının kapanması,mal paylaşımı ve sosyal yaşamıyla ilgili açıklamalar yapar.
Bu ayetlerdeki kadına bakış medeni hukukla çelişir gibi görünse de ,kadını öldürün,çarşafa sokun,saçının bir telini bile göstermeyin,kadını çalıştırmayın, şoför yapmayın,evden çıkarmayın demiyor.
Yani ''İslam dini kadını dışlıyor onu toplumdan koparıyor, sosyal yaşamın dışına atıyor,kadın ölümlerinin en temel nedeni İslam'ın kadına bakışıdır'' diyenlerin söylemlerinin bir karşılığı olmadığını söylüyorum.
Aynı kitaba bakarak zalimler,katiller(IŞİD,Taleban kravatlı yerli talebanlar) çıkabilir bu onların kuranı yanlış anlamalarıyla ilgili olabilir.
Aynı kitaba bakarak Mevlana olmakta mümkündür.
Kadın ölümlerinin en çok olduğu yerler neresidir,hangi toplum yapısında kadın daha çok öldürülüyor noktasında sosyal ve istatistik bir çalışma yok.
Bu gün kabaca baktığımız da ölümlerin eğitimsizliğin egemen olduğu doğu ve güney doğuda ve şehre göç etmiş fakat şehirli olamamış köylü kesimlerde daha çok olduğunu görüyoruz.
Toplum öyle bir hale getirilmiş durumdaki, erkek eşini erkeklerle aynı toplantıya götürmüyor, kendisine güvensiz zayıf kadına güvenmeyen,kadını potansiyel suçlu kabul eden bir toplum yapısı ortaya çıkmış durumda.
Karısıyla erkeklerin olduğu bir düğüne, yemeğe,toplantıya,konsere,sinemaya,tiyatroya gitmekten korkan erkek modelleri türedi.
Bir erkek eşine güvenmiyorsa, oraya giderse eşinin kendisini aldatacak bir arkadaş dost bulacağından korkuyorsa o evlilik çoktan bitmiş demektir.
Oysa bu geri zekalılar şunu bilmiyorlar,eğer karın senden memnun değilse, seni koca olarak sarılıp koklayıp aynı yastığa baş koyamıyorsa, onu kilitlesen de,çarşafa da soksan, başını da örtsen o seni aldatmanın bütün yollarını çok rahat bulacaktır.
Hıristiyanlığın ortaçağı yaşadığı dönemde haçlı seferlerine çıkan askerler kadınları kendilerini aldatmasın diye demirden kemerler giydirip kilidini kapayıp anahtarını da yanına alıp sefere çıkarmış.
Kadın kocası dönene kadar başka bir erkekle birlikte olmasın diye böyle tedbirler alırlarmış.
Yani bir erkek eşine güven duymayıp onu toplum içine çıkarmıyorsa eve hapsediyorsa onu hiç kimse görmesin diye çarşafa, burkaya sokuyorsa o erkeğin karısına peşin olarak ''sana güvenmiyorum'' mesajı değil midir?
Kadının bu kadar aşağılanması ve güvensizlik içinde tutulması ve ölümlerin sebebi olabilir mi?
Kadını ikinci sınıf görmek isteyen din değil, dini bahane eden dirayetsiz, yeteneksiz ve eşine güven duyamayan erkekler olarak açıklanabilir.
Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu, CNN Türk' te Taha Akyol'a anlatmıştı.
Suudi Arabistan da kadınların araba kullanmasının yasak olmasını ve diğer sosyal haklarının olmamsını gündeme getirdiğini, bunun İslam diniyle ilgili bir durum olmadığıyla ilgili fetvayı El Ezher üniversitesindeki din alimlerinden aldıklarını anlattı.
Peygamber döneminde kadınların her alanda hatta savaşlarda ve ticarette yer aldığını, kadının dışlanmasının ve çarşafa sokulmasının dinle ilgisinin olmadığını anlattıklarını söyledi.
Bunu Suudi yöneticilerinin de kabul ettiğini fakat bu durumun hemen olamayacağını, bir den bire kadınlara haklarını veremeyeceklerini anlattı.
Kadınların haklarını vermeyiş nedenimiz kuran değil bizim keyfi uygulamalarımız düşüncesini de kabul ettiklerini anlattı.
Kısacası kuran kadını sınırlamıyor, kadını sınırlayan kuranı dayanak göstererek kendi yetersizliklerini,kişiliksiz erkek tipolojisinin kadına zulmü meşru hale getirme gayretleri olarak görülüyor.
Bundan dolayı Atatürk devrimlerinin en temel dayanağı kadın olmuştur.
Kadın hakları doksan yıl evvel verilirken, o gün yobaz ve din softaları buna karşı çıkmış, dayanak olarak kuranı göstermişlerdir.
Tıpkı bu günün kravatlı taleban ve IŞİD' çileri gibi.
Herkes kuranı anladığı dilden okuyabilir, kuranı anlamak için benim alime, şeyhe, şıha, tarikata, hacıya, hocaya ihtiyacım yok.
Kafan çalışıyorsa, beynin okuduğunu anlıyorsa herkes bunu yapabilir.
Ben kuranı okuduğumda ''kadın düşmanı olun, onları çarşafa sokun, bir tane saç telini göstermeyin,araba kullandırtmayın,sokağa çıkarmayın mesajını hiç bir yerde almıyorum.
Bundan dolayı şu kutsal ramazan ayında bile kuranla, Allah'la insanları kandırmaya devam ediyorlar.
Kuran'a dayanarak kadınları aslında insanlığı öldürmeye katletmeye devam ediyorlar.
Bizdeki kravatlı IŞİD' çiler, talebanlar kadını sosyal yaşamdan, iş yaşamından koparmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
İslam coğrafyasında kadın olmak hayvan olmaktan daha zor hale getirilmiştir.
Çünkü hayvanlar bile özgürce Allah'ın yarattığı topraklar üzerinde gezerken, kadınlar hayvanlar kadar özgürlüğe sahip değildir.
Her gün kadın ölümlerini duydukça içimiz yanıyor,cehalete yobazlığa,din istismarcılarına,kurana dayanarak kadına zulüm yapanlara lanet okumaktan başka bir şey yapamıyoruz.
Ne mutlu bizim gibi düşünenlere ne mutlu kadın erkek eşitliğine inanıp kadınları baş tacı edenlere.
Bu gün birazcık olsa da kadın hakları ve kadın özgürlüğü varsa bunun nedeni de Atatürk devrimleridir.