Sedat Peker’in ‘felsefesini seviyorum’ dediği GO oyunu nedir, nasıl oynanır, stratejideki yeri ne?

Sedat Peker’in kendisine satranç oyuncularına benzetilmesine karşılığını “felsefesini sevdiğini” söylediği GO oyunu merak konusu oldu. GO oyunu nedir, nasıl oynanır? GO oyunun tarihi nedir, hangi ülkenin? Savaş stratejilerinde nasıl bir yeri var?

Organize suç örgütü lideri olduğu iddiasıyla hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker, Twitter hesabından bu kez bir oyunla ilgili paylaşımda bulundu. Peker, Uzakdoğu Asya’da oynan GO oyununun felsefesini sevdiğini söyleyerek, gençlere tavsiye etti.

Peker’in paylaşımı şöyle: “Bazı arkadaşlarımız benim iyi bir satranç oyuncusu olduğumu söylemişler. Ben satrançtan daha çok, Uzak Doğu Asya’da oynanan “GO” oyununun felsefesini seviyorum. Kırk yaşından küçük kardeşlerim, bu oyunun felsefesini mutlaka inceleyin.”

Peker’in paylaşımıyla GO oyunu da merak konusu oldu. İşte GO oyunuyla ilgili tüm detaylar…

GO OYUNU NEDİR, NASIL OYNANIR?

Bakan Göktaş: Mücadele hepimizin ortak sorumluluğu... Bakan Göktaş: Mücadele hepimizin ortak sorumluluğu...

Go, tahta üzerinde oynanan iki kişilik bir strateji oyunu. Çin kökenli olmasıyla birlikte bütün Uzak Doğu Asya’da tanınır ve oynanır. Oyunda siyah ve beyaz renklerdeki küçük ve yuvarlak taşlar kullanılır. Oyuna siyah başlar. Siyah taşın kim olacağını karar vermek içinse; öncelikle beyaz oyuncu eline birkaç tane taş alır sayısını bilmeden. Siyah oyuncu ise, beyaz oyuncunun elinde bulunan taşların sayısının tek mi yoksa çift mi olduğunu tahmin etmeye çalışır. Eğer doğru tahmin ederse, siyah oyuncu siyah oyuncu olarak kalır. Eğer bulamazsa beyaz oyuncu, siyah oyuncu olur. Ve siyah oyuncu oyuna başlar. Sırası gelen oyuncunun kendi taşını oyun tahtasındaki mümkün olan bir yere yerleştirmesiyle oyun devam eder. Tahtaya konulan taşlar esir alınmadığı müddetçe oyun sonuna kadar hareket etmezler. Tüm taşlar aynı değere sahiptir ancak birbirleri arasındaki stratejik konum oyunun yapısını belirler. Oyun sonunda en çok alana sahip olan oyuncu oyunu kazanmış olur.

GO OYUNUNUN AMACI

Go oyununun temel amacı şöyle açıklanıyor: İki general bir bölgeyi kontrol altına almak ister. Bunun için ilk önce gözetleme kuleleri dikerler ve sonra da kendileri için güvenli bir pozisyon kurmaya çalışırlar. Oyunun amacı rakibi tamamen ortadan kaldırmaktan veya taşlarını esir almaktan çok onun karşısında avantajlı bir konuma geçmek, kendi taşlarınızla mümkün olabildiğince çok alanı kontrol altında tutmaktır.

GO OYUNUNUN KURALLARI

Go, kuralları çok basit olmakla birlikte oldukça karmaşık bir oyundur. Go oyununda satrançtaki gibi taşların hareket kabiliyetleri sınırlı olmadığından bir taşı oynayabileceğiniz çok fazla yer vardır. Satranç oyununda ilk yarım hamle için 20 olasılık, ikinci yarım hamle için 20, tam hamle (bir beyaz bir siyah) için 400 olasılık vardır. Go oyununda ise ilk taş (siyah) için 361 olasılık, ikinci taş (beyaz) için 360 olasılık, toplam 129.960 olasılık vardır. Hamle çeşitliliği o kadar çoktur ki bir go oyuncusunun ustalaşma evresi ömrünün sonuna kadar sürebilir.

GO PEARL HARBOR SALDIRISI’NDA AKLA GELMİŞTİ

II. Dünya Savaşı’nda ABD’nin savaşa giriş sebebi olan Pearl Harbor Saldırısı’nın, şaşırtıcı etkisi ve tahribatının arkasındaki soğuk mantığın temelinde bir Go manevrası (yalnız olan taşa saldır) olduğu bilinen bir gerçektir.

GO OYUNU TARİHİ

Go bugün dünya üzerinde oynanan en eski oyundur. Çin efsaneleri kökenini kral Yao’ya dayandırmaktadır. Bu efsanelere göre Yao oğluna astronomiyi öğretmeye çalışmaktadır ancak bir türlü oğlu yıldız sistemlerini anlayamamıştır. Bunun için bir tahta üzerine taşları dizerek açıklamaya çalışır ve Go oyunu Çin’de bu şekilde wéiqí ismiyle (okunuşu -> veyçi) doğar. Go’nun kökenine ait kesin bulgular ise bundan 2500 yıl öncesine, Çinli kralların birbirleri ile savaştıkları yıla dayanır.

Han Hanedanlığı zamanında Go gözle görülür bir şekilde halk arasında yayılmaya başlamıştı. Ayrıca elit kesim tarafından da kabul gören bir hobiydi. Bu devirde go ile alakalı düşülen ilk kayıt MS 127 yılını göstermektedir.
Son 20 yılda Çin ve Kore’nin Go oyununda yaptığı büyük atılımlar, Japonya’nın uluslararası turnuvalardaki hegemonyasını kaybetmesine yol açmıştır.

Go, Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da 100 yıldır tanınmasına rağmen hâlâ çoğunlukla Asyalılar’ın oynadığı bir oyun olmayı sürdürüyor. Dünya çapında büyük çoğunluğu Uzak Doğu’da olmak üzere 100 milyondan fazla go oyuncusu olduğu tahmin edilmektedir. Japonya’da 10 milyona yakın Go oyuncusu olduğu tahmin edilmektedir. Go oyuncularını konu alan Japon anime ve manga serisi “Hikaru no Go”, Go’nun çocuklar ve gençler arasındaki popüleritesini büyük şekilde artırmıştır. Bugün dünya üzerindeki Go kulüplerinin, Go şirketlerinin, genç Go oyuncularının sayısı hızla yükseliyor.

GO FELSEFESİ

Gonun felsefi yönünü ve kültürel değerini açıklayan çeşitli efsaneler vardır. Bu efsanelerden birine göre eski zamanlarda yaşamış bir Çin kralı oğluna disiplini, konsantrasyonu ve ruhsal dengeyi öğretmek için bu oyunu icat etmiştir. Kralın oğlu büyüyünce büyük bir go oyuncusu olmakla kalmayıp aynı zamanda dengeli bir kişiliğe sahip bir kral olmuştur. Diğer bir efsaneye göre eski Çin generalleri savaş alanını zihinlerinde daha iyi canlandırabilmek için yanlarında bir adet tahta ve çok sayıda taş götürüyorlardı ve oyunun kökeni de bu yönteme dayanıyordu. Bu efsanelerde gonun iki temel özelliğine vurgu yapılmaktadır; kendini, kişiliğini geliştirmek ve iki olgunun çarpışmasını resmetmek… Go hakkındaki efsaneler çoğu kez, Taoizm’den kaynaklanan ve go oyununun da temel güçleri olan Yin ve Yang’a da değinirler.

Go sadece mantıkla kavranabilecek bir oyun değildir. Onun karmaşık ve derin yapısını anlamak için kuvvetli iç güdüler ve çok fazla tecrübe gereklidir. Bu noktada Go Budizm’in “mantığa dayanan bir aydınlanma sadece aldatıcı bir aydınlanmadır” felsefesiyle de uyuşmaktadır.

SALDIRI İLE SAVUNMA ARASINDAKİ DENGEYE DAYANIYOR

Go oyununda aşırı cesaret ile korkaklık, güvenlik ile risk, saldırı ile savunma arasında (aslında temeli Uzak Doğu dinlerine dayanan) mükemmel bir denge vardır. Go ile diğer batılı oyunlar arasındaki en belirgin fark (satrançtaki mat olgusu gibi) tamamen kazanma veya rakibi tamamen yok etme diye bir durumun olmamasıdır. Kazanan oyuncunun diğer oyuncudan farkı, tahta üzerindeki alanların büyük miktarına egemen olmasıdır. Kaybeden oyuncu tamamen yok olmuş değildir, sadece diğer oyuncudan daha az alan kontrol etmektedir.

TÜRKİYE’DE GO OYUNU

Batı’nın Go ile tanışması nispeten yeni olmuştur. Klasik anlamdaki Batı’nın bu tanışma süreci yüzyıllarla ifade ediliyor. Türkiye ise süre bağlamında emekleme dönemini yaşıyor denilebilir. Buna rağmen özellikle son yıllarda büyük bir ivme kazanan oyuncular Türkiye Go Oyuncuları Derneği (TGOD) etrafında örgütleniyor.

Editör: TE Bilişim