Sayın anne babalar; bu yazımı elimden geldiğince siyaset dışı yazmaya ve bir konuya dikkatinizi çekmek için yazıyorum.
Bir ulusu ayakta tutacak ve onu geleceğe taşıyacak olan çocuklardır. Bu nedenle onlar ne kadar iyi eğitim alır ve ne kadar iyi koşullarda yetişirse bizlerin de içi o kadar rahat olacaktır.
Yakın bir zamana kadar okullarımızda içeriklerine göre bir sınıflandırma vardı. Örneğin Fen Lisesi denince parmakla gösterilirdi. Oraya her öğrenci giremez; girebilenin de geleceği garanti olurdu. Bunları Anadolu Liseleri izledi. Arada Meslek Liseleri vardı. Bir ülkenin sanayisinin gelişmesi için zorunlu olan “ara eleman” yetiştirme görevini yapan bu liselerin ne yazık ki hiçbir zaman yeterince kıymeti anlaşılamadı. Her öğrencinin yeteneği doktor-mühendis olmaya yetmek zorunda değildi; onlar da becerileri ölçüsünde kısa yoldan hayata atılmalı ve gelecekleri garanti olmalıydı.
Peki, neler yapıldı? İlki ve en acısı; Fen ve Anadolu Liseleri gibi üst düzeyde öğrenci alan liseler yok edildi. Meslek Liseleri bilinçli olarak yok sayıldı. Meslek Lisesi denince sadece İmam Hatip Liseleri kabul edilip tüm okullar neredeyse ilkokuldan başlatılarak İmam Hatipleştirildi!...Bazıları bunun iyi bir şey olduğunu söylediler. Çocuklarınızın din eğitimi alarak iyi bir Müslüman yapılacağını iddia ettiler. Sürekli eğitim sistemini değiştirerek eğitimi yarını belirsiz hale getirdiler. Çocuklarınızı İHL’ne kayıt için zorladılar. Kimse okulların fiziki yetersizliğinden, elektriğini-suyunu-kömürünü bile çoğu zaman velilerin karşıladığını görmezden gelirken çok zengin laboratuarlara sahip okullarımızı bu aygıtlara gerek duyulmayacak; ama ilkokul öğrencileri için bile “Mescit” olacak hale soktular!
Bunları yapanların zaten çocuklarımızın çağdaş eğitime uygun olamayacağını; “bizde ilim adamı yetişmez, ancak ara eleman yetişir”, “ben okumuş insandan korkarım, onlar tehlikelidir” diyenler olduğunu unuttunuz mu?
Amaçlarının çağdaş olarak eğitilmiş bir nesil değil; kendilerine “biat ve itaat” edecek “dindar ve kindar” bir nesil yetiştirmek olduğunu duymadınız mı?
İstenenin dünya gerçeklerinden uzak, yarım yamalak, o da hurafeler ve uyduruk hadislere dayalı, gerçek dinden farklı bir din anlayışıyla yeni bir “altın kuşak/nesil” yetiştirip geleceklerini onların oylarıyla garantiye almak olduğunu anlamadınız mı?
Bir ülkenin özgürlüğünü ve bağımsız bir cumhuriyet olmasını sağlayan kurucularına her fırsatta hakaret edebilenlerin nasıl korunup kollandığını, bunu desteklercesine ders kitaplarından Atatürk adının bile çıkartılmakta olduğunu sanırım artık görmüşsünüzdür! Ne kadar zorlasalar da, bu ülkede gerçek yurtseverlerin kalbinden Atatürk’ü çıkaramayacaklarını biliyorlar; suçlarına sizi de ortak etmek istiyorlar. Daha önce de bakanlık isimleri ve bazı kuruluşların tabelalarından TC çıkartılmak istendiğinde yurtseverler buna karşı çıkarken acaba neler düşünmüştünüz; halen merak ederim! Tehlikeyi şimdi olsun görebiliyor musunuz?
Farkına varamadığınız, sinsice adım adım yürütülen gizli bir proje var; kadınların yok sayılması!... Buna temelden başladılar bile! Kendini din alimi sanan birileri çıkıp “kız çocuğunu kucağına alınca şehvet duyduğunu!...”, “annesinin dizi açılınca tahrik olduğunu!...” , “6 yaşında kız çocuğu ile evlenilebileceğini!...” söylerken hiç yüzünüz kızarmadı mı? Bu adamların dininden şüphe etmediniz mi? Yoksa siz de bunlarla “aynı dinden misiniz?”
Bu yetmedi; şimdi ilkokullardan başlayarak karma eğitimi kaldırmaya, kızlarla erkek çocukları ayrı duvarlar arkasına saklamaya uğraşıyorlar! Aynı okulda değil; aynı sınıfta değil, aynı koridorda, aynı kantinde bile birbirlerini görmelerini yasaklıyorlar! Görmüyor musunuz?
“Aklı erene kadar çocuklara dini sorumluluk verilemez” dendiği halde daha çocukken hem kızı-erkeği ayırıyor, çocukluklarını yaşamaları önleniyor, o yaşta türbana ve fese sokuyor, dini eğitim veriliyor çocuklarınıza! Hem sorumlu olmadıkları, hem de anlayamayacakları yaşta; tehlike burada! Bunlar yapılmazken siz ve çocuklarınız dinsiz miydiniz yoksa?
Bunlar da yetmedi!... Son yıllarda hızla artan çocuk tacizleri ile adını duyurmuş(!) bazı kurumlara şimdi hiç utanıp sıkılmadan okullarımız teslim ediliyor! Ey dini bütün, çocuklarını canı gibi seven insanlarımız; görmüyor musunuz? Buna hangi vicdanla razı olacaksınız? Çocuğunuz okulda iken içiniz rahat olabilecek mi? Basına duyurmamak için ne kadar çaba sarf etseler de artık görmeyen duymayan kalmadı bunların rezilliklerini; sen nasıl bunu kabullenebileceksin?
Ya çocuklara “cihad” öğretilmesine ne diyorsun? Cihadın din adına savaşmak olduğunu, ölmeyi de gerektirdiğini, sonucunda gazilik veya şehitlik gibi kutsal rütbeler yanında savaşta düşmanın canının, malının ve karıları-çocuklarının da ganimet olacağı da anlatılacak mı acaba? Bu yaşta bir çocuk “ölüm ve öldürme” ye şartlandırılacak, razı olacak mısınız?
Sevgili anne babalar, içinde sizlerin de çocuklarınızın bulunduğu bir nesil adeta “mankurtlaştırılarak” sadece sahibine “biat ve itaat edecek” hale getirilmek isteniyor! Tehlikenin farkında mısınız?
Şimdi çok merak ediyorum; altın parçası kızını Tiyatro, Bale ya da Yüzme kursuna gönderen bir aile, yarın çocuğunu en iyi fen liselerinde okutmak yerine İmam Hatipleştirilmiş okullarına gönderebilecek mi?
Oralara göndereceği çocuğunun artık Tiyatro, Bale, Halk Oyunları, Yüzme gibi kurslarda öğrendiği yaşam tarzını çocuk bu okullarda yaşayabilecek mi? Yaşıtlarıyla erkek-kız demeden oynayıp eğlenen çocukları yarın günah-yasak kalıbına sokulduğunda o çocuğun psikolojisi ne olacak; bir anne baba bu değişime razı olabilecek mi?
Her ailenin büyük hayalleri olması; çocuklarının en iyi üniversiteleri bitirmelerini beklemeleri hayatın bir gerçeği iken İmam hatiplere dayalı yetiştirilen bu çocukların bilimsel konulara yabancılığı nasıl giderilecek? Bu başarılarını engellemeyecek mi?
Sayın anne babalar; hangi siyasi görüşten olursanız olun, çocuklarınızın böyle yetişmesini istemiyorsanız karşı çıkmak ve bu oyunu bozmak zorundasınız! “Yok, biz razıyız” diyorsanız bizim de size bir sözümüz olamaz; ama çocuklarınızın haklarını da korumak yine bizim görevimizdir. Onların çocukluklarını yaşamak, en iyi sağlık ve eğitim koşullarında yetişmelerini sağlamak zorundayız. Bu aynı zamanda Anayasal bir görevdir!
Zaman el ele verme zamanıdır; yoksa çocuklarınızı bir siyasi görüşün doymak bilmez hırslarına kendi elinizle teslim ve kurban etmiş olacaksınız!
Benden söylemesi!...