Sıkıntılı günler.
''Çoğunlukla sınırları belli aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan,ortak paydası bir bayrak olan insanlar topluluğunun adı Millet=Ulustur.''
Bu tarife göre baktığımızda Türk milleti/ulusu sınırları belli olan bir toprakta yaşıyoruz.
1920 yılından bu yana bir millet tarifinin içindeyiz.
Toprak bütünlüğü herkes tarafından kabul ediliyor mu bu şüpheli.
A.Öcalan'ın ve PKK nın' ''Demokratik Cumhuriyet'' çözümü neydi?
Bölünmeden, parçalanmadan tek toprak üzerinde özerk yerel yönetimler ve bu yönetimler içinde Kürt realitesinin kabulü ve kendi ana dilinde eğitim ve yerel parlamentoyu işaret ediyordu.
Yani bağısız kuzey Kürdistan savunulmuyordu.
Bu durumda tek toprak ülküsü ve sınırları belli bir yapı olacak ama gevşek federatif bir yapı olacak.
Bu durumda toprak bütünlüğü bozulur mu bozulur diyenler çoğunlukta.
Türkiye hudutları içinde öteden beri PKK' nın savunduğu bir bayrak var mı var.
Yani tek bayrak ülküsü altında yaşamak yerine, yerel Kürdistan bayrağı olmalı deniliyor mu deniliyor.
Demekki, ulus/millet olmanı tarifinde tek bayrak altında yaşamak ülküsü de bozuluyor.
Kürtlerle Türkler aynı duygu yoğunluğu içindeler mi? Hayır.
Bunun en güzel örneği Gezi olaylarında ölenler batıda büyük kitlelerin eylemiyle yas içinde anılırken doğu coğrafyasın da yani Kürtlerin yoğun olduğu illerde anılmadı,sahiplenilmedi.
Gene son olayda Lice de öldürülen iki yurttaşın ölümüne kitlesel olarak batı illerinde bir tepki geldi mi? gelmedi.
Yani Kürt ölürse Türk üzülmüyor,Türk ölürse Kürt üzülmüyor dersek yanılmış olmayız.
Bu durumda aynı duyguları da paylaşmıyoruz sonucuna varmış olmamız çok iddialı bir söylem olmasa gerek.
.Aynı dili zaten öteden beri savunmuyoruz.
Kürtçe ve Türkçe ortak dil değildir.
Resmiyette ortak dil Türkçe olmasına rağmen doğu illerinde bu yıllardır tanınmıyor ve bozulmuş durumda.
Bu durumda ortak dil birliği de söz konusu değildir.
Gelenek görenek konusunda da aynı duygu içinde olmadığımızı görüyoruz.
Çünkü Kürt gelenekleri batıda mizahın malzemesi olur ve ortak duygulara da hitabetmez.
Bütün bu örnekleri tek tek çoğaltarak irdelemek mümkün ama bu konu sosyologların konusu olduğu için ben sıradan bir yurttaş olarak aklımdan geçenleri gördüklerimi yazmış oluyorum.
Türkiye Cumhuriyeti 1920 yılından bu yana devam ederken bu gün geldiğimiz noktada tek Millet olmanın bütün değerleri erozyona uğratılmış ve buna göz yumulmuştur.
Bu gün Türk Milleti kavramı tartışmalı hale getirilmiştir.
Çünkü en son hadisenin detayını bilmiyoruz ama Türk bayrağının bir Kürt genci(Kürt genci mi onu da bilmiyoruz) tarafından indirilmiş olması tek bayrak altında yaşamı inkarın ve isyanın bir sembolü olmuştur.
Çünkü millet olmanın en kutsal ve en belirleyici unsurlarının bir tanesinin bayrak olduğunu herkes bilir.
Demekki artık doğu illerinde Türk bayrağı oradaki insanları rahatsız eder olmuştur.
Doğal olarak bu olayı kim yaptı neden yaptı provokasyon mudur,Mit CIA işi midir henüz bilmiyoruz.
Bu olay üzerinden iki gündür ülkede yer yerinden oynuyor.
Bunu kim yaptıysa Türk milleti tanımının beynine kurşun sıkılmıştır ve bu olay büyüyerek devam edecektir.
Bütün bunlara bakarak, kim ne derse desin ''Tek devlet,tek bayrak, tek millet'' söyle mi yıllardır tartışmalı hale getirilmesi için her şey yapılmıştır.
Bu duruma bakarak Kürtler ne istiyor?
Sınırları belli, bayrağı olan yerel parlamentosu olan özerk bir yapı mı, yoksa bağımsız Kürdistan mı.
Bu ikisi de çok zor görünüyor.
Hani meşhur deyim var ya ''Türkler ve Kürtler Et ve tırnak gibidir'' derler.
Kürt aydınları da buna Türkler et, biz tırnağız azcık uzasak kesiyorsunuz diye cevap verirler.
Artık bu iş tekrar silaha ve şiddete dönerse batıda yaşayan milyonlarca Kürt kökenli yurttaş çok güç durumda kalacaktır.
Çünkü Kürtlerin mübadelesi dahil her türlü sürgüne hazır milliyetçi, ırkçı gruplar iştahla bekliyorlar.
Kürtler eğer doğuda özerk bir yapı veya Kürdistan adımına ulaşırsa, İstanbul da,İzmir de bütün batı illerinde yaşayan milyonlarca Kürt kökenli yurttaşların doğuya göçü veya doğu batı arasında mübadelesi bile gündeme gelecektir.
Son bayrak olayı gerçekten aklı başında hiç kimsenin tasvip edeceği bir eylem değildir.
Bu eylemi kim yaptıysa ortaya çıkartılmalı ve tekrar Türk-Kürt kardeşliği ve beraber yaşama ülküsü savunulmalıdır.
Bunun dışındaki çözümler yani Kürt federasyonu,özerk bir yapı, bağımsız Kürdistan fikirleri bu ülkenin Yugoslavya gibi kan gölüne dönmesine neden olacaktır.
Bunu savunlar ise ancak Türkiye'nin can düşmanları olmalıdır.
Bayrak olayı olduğu anda ulu önder Atatürk aklıma geldi.
Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında Türk bayrağını yere serip çiğnemelerine misilleme olarak, İzmir yunan işgalinden kurtulduktan sonra Yunan bayrağı Atatürk'ün ayakları altına serilmiştir.
Atatürk ''Her ulusun bayrağının o ulus için değerli olduğunu belirterek yunan bayrağına basmayıp yerden kaldırtarak yoluna devam etmiştir.
Bu ülkede yaşayan ve bayrağa saygısızlık eden geri zekalılar kimse onlara bu olayı hatırlatmakta fayda var.