Siyaset ve Hukuk
Esasında bu iki kavram iç içe geçmiş bir durumdadır.Tam olarak birbirinden ayrılması mümkün değildir.İleri toplumlarda siyasetin hukuka duyduğu saygı takdire şayandır.Hukuk olmadan demokratik bir siyasetten, demokratik bir siyaset olmadan da hukuktan söz etmek mümkün değildir.Görüldüğü üzere hukuk ve siyaset birbirlerini besleyen iki kavramdır.Bununla birlikte geri kalmış yada gelişmekte olan ülkelerde siyaset kurumunun yada iktidarların, hukuku daha yerinde bir deyişle adalet mekanizmasını devamlı suretle kontrol altında tutmak istediğini görürüz.Bu ülkelerde siyasi iktidar, adaletin, kendisinin imkan tanıdığı ölçüde yada istediği şekilde tezahür etmesini ister.Bu ülkelerde siyasi iktidarlar, adalet mekanizmasına karşı ellerindeki siyasi ve ekonomik gücü kullanmaktan çekinmezler.Adalet mekanizmasını kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmekten kaçınmazlar.Ekonomik olarak zayıf bıraktığı adalet mekanizmasını kendine bağımlı kılmak isteyen iktidar, bu yolla adeta adalet mekanizmasının tüm bağımsızlığını yok etmeye çalışır.
İleri toplumlarda mevcut olan siyasi iktidarların adalet mekanizmasına bakış açısı ile geri kalmış yada gelişmekte olan ülkelerdeki iktidarların adalet mekanizmasına bakış açısı birbirinden çok farklıdır.İleri toplumların iktidarları mahkeme kararlarına çoğunlukla tereddütsüz riayet ederken, geri kalmış yada gelişmekte olan toplumların iktidarları mahkeme kararlarını uygulamamak için yerinde bir tabirle her yola başvururlar.İleri toplumlarda hak arama özgürlüğü adeta kutsanmış iken, çağın gerisinde kalmış toplumlarda hak arama özgürlüğünden söz etmek dahi pek mümkün değildir.Çağdaş ve demokratik toplumlarda hak arama özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmış iken, geri kalmış toplumlarda hak arama hürriyeti çok sınırlı ve dar kalıplara mahkum edilmiştir.
Esasında hem siyasetin hem de hukukun bir birine çok ihtiyacı vardır.Hukuk olmadan demokratik bir siyasi yaşam olamayacağı gibi, demokratik siyaset olmadan da çağdaş ve bağımsız bir hukuktan söz edilmez.
Adalet ne karar verirse versin, beğenmesek bile o karara uymak zorundayız.Vatandaşından adaletin verdiği karara uymasını bekleyen ve isteyen siyasi iktidar, o kararlara öncelikle kendisi uymalı ve gereğini yapmalıdır.Zira iktidarların mahkeme kararlarına uymayışı yada mahkeme kararlarına karşı en küçük bir direnç göstermesi vatandaşın da yargı kararlarına olan bakış açısını değiştirmektedir.Böyle durumlar, çoğu vatandaşın yargı karalarına olan güvenini sarsmakta ve yargıda ciddi imaj kaybına yol açmaktadır.Yargı kararlarını beğenelim yada beğenmeyelim başta siyasi iktidarlar olmak üzere tüm toplum fertleri olarak o kararlara uymak zorundayız.Aksini düşünmek ve yapmak, toplumsal ve sosyolojik açıdan kaos ortamı oluşturmaktan öteye geçmeyecektir.
Çağdaş ve demokratik siyaset ve adalet mekanizmaları toplumların ileri normlara erişmesinde çok önemli bir yer teşkil etmektedir.Hukuka saygı, her siyasi iktidarın ve her vatandaşın birincil vazifesi olmalıdır.Zira unutmamak gerekir ki, “hukuk herkese lazım”!