Sorumlu Gazeteci, sorunlu siyasetçi…
 
Siyasete soyunmayla başlar her şey…
 
Başta memleketin dertleriyle dertlenirsin, her şey biraz daha iyi olsun diye siyasete girersin ve bir müddet sonra içine şeytan kaçmışa dönersin, ne olduğunu anlayamazsın, kalıcı hafıza kaybı yaşarsın, gerçekler ihtiraslarının arasında ara sıra uğradığın bir istasyon gibi olur…
 
Geçici hafıza kaybı olmaktan ziyade, egolarından aldığın ara paslarla takım arkadaşlarına gol atmak niyetin, ancak maç bittiğinde anlarsın golleri kendi kalene attığını, aslında takım halinde kazanır veya takım halinde kaybedersin, eğer takımda istenmeyen birisi varsa, ona ne pas atar, nede selam verirsin, tüm bunlara rağmen ayağını kesemiyorsan belden aşağı vurmaya başlar, alttan alta kuyusunu kazmaya çalışırsın, sonuçta tüm kavgaların altında büyük kıskançlıklar yatar…
 
Silahla yaşayansa silahla ölür!

Ve fakat o silah senin dilinden pek anlamadığın silahsa, doldur boşalt da ya kendini ya da arkadaşını istemeden olsa vurabilirsin…
 
Ben bir gün gazeteciliğe soyunsam, haberle köşe yazısı arasındaki farka dikkat ederdim, imzasız bir gazete yazısında kullanılan ben dili, senin kim olduğunu sorgulamak için “YETER” de artar “YETER” ki sen kullandığın dile dikkat etme, bu “YETER” ince insanın dikkatini çekecektir!
 
Bazı akıllar zamanla yükleme metoduyla çalışmaya başlar…
Tıpkı kontör gibi…
Sen yüklersin o konuştukça kendini bitirir, sen yine yüklersin o yine konuştukça kendini bitirir, sen de bir zaman sonra bu durumdan bıkar, kendine “sabit ve kalıcı” bir hat edinirsin, sen sen ol, her zaman kapsama alanında kalmaya çalışan arkadaşlarınla yola çık!
 
Gaziosmanpaşa belediyesinde bazı hizmetler “YETER” siz diye haber yapılınca aklıma şu soru geldi, acaba Gaziosmanpaşa’ya yapılan hizmetler mi “YETER” siz? Yoksa bu haberler Gaziosmanpaşa belediyesi “YETER” siz diye mi yapılıyor? Bence Gaziosmanpaşa da, belediyesi de herkese “YETER” de artar, “YETER” ki kalbimizi bozmayalım! 
 
Bir belediye düşünün, o belediyenin iki numaralı isminin bir gazetesi var ve kendi mesai arkadaşını bile eleştirebiliyor, açıkçası takdir etmemek elde değil, sonuç itibarıyla kamu görevi başka, gazetecilik başkadır.

Hatta belediyeye gidip bizzat sorumlu gazeteciliğin altını çizmek için haberle ilgili tüm detayları birebir konuya muhatap kişilerden öğreniyor ve haberi de o çerçevede yapıyor, buraya kadar her şey gayet normal, fakat benim anlayamadığım husus bu pek etik değil.

Aynı siyasi partide görev yapan iki kişiden birisi bir diğerinin açığıyla ilgileniyorsa, bence ortada sorumlu bir gazetecilik değil, sorunlu bir siyasetçilik olayı vardır!

Bu olsa, olsa ayak kaydırma operasyonudur, bunu şöyle teyit edebiliriz aynı şekilde bu arkadaşımız Başbakanı, il başkanını ya da belediye başkanını da haber yapabiliyorsa sorun yok ama bunu yapamayıp da kendince zayıf noktadan vurmaya çalışıyorsa işte burada sorun var! 
Ve işte bu sorumlu gazetecilik ilkesiyle yapılmış, sorunlu bir siyasetçi yorumudur…