İçişleri Eski Bakanı ve AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde yasama dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle TBMM Başkanlığı'na dilekçe verdi.

Soylu, "hakkında yapılan karalama ve iftiralarla hukuk zemininde mücadele etmenin zaruri hale geldiğini" belirterek, dokunulmazlığının kaldırılmasını istedi.

Prof. Dr. Ümit Özdağ, Ekonomik Krizde 'Erken Genel Seçim' Çağrısı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Ekonomik Krizde 'Erken Genel Seçim' Çağrısı

Gazete Duvar'ın haberine göre, Soylu’nun dokunulmazlığının kaldırılması, ancak Genel Kurul’da kabul edilmesi halinde mümkün olabilir. Ancak, Meclis Başkanlığı ve AK Parti'nin bu konuda bir gündemi olmadığı bildirildi.

"HAKKINDA MECLİS’TE BİR FEZLEKE BULUNMUYOR"

İktidar kulislerinde, Soylu’nun başvurusu için, "Süleyman Soylu dokunulmazlığının kaldırılması için dilekçe verdi, ancak hakkında Meclis’te bir fezleke bulunmuyor. Bu nedenle işlem gerektiren bir durum yok. Soylu, bu başvuruyla 'Hakkımda birçok iddiada bulunuyorsunuz. Savcılık orada. Elinizde ne varsa soruşturma başlatın. Fezleke gelsin. Ben de milletvekili olarak dokunulmazlığımın kaldırılması için dilekçe veriyorum' diyor. Bir fezleke gelirse bu başvuru değerlendirilebilir" şeklinde yorumlar yapıldığı öğrenildi.

NE OLMUŞTU?

İçişleri eski Bakanı, AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclis’i Başkanlığına başvurmuştu.

26 Temmuz’da günü TBMM Başkanlığına dilekçeyle TBMM Başkanlığına giden Süleyman Soylu yasama dokunulmazlığının kaldırılmasını istemişti.

"40 YILDIR SİYASETTEYİM"

Soylu’nun dilekçesinde 40 yıldır siyasetin içinde olduğunu ve farklı görevlerde bulunduğunu aktardığı belirtilmişti.

Soylu, üstlendiği her görevde millete hizmet etme, hesap verme ve şeffaf olma sorumluluğunu taşıdığını belirtmiş, ayrıca, siyaset kurumunun ve siyasetçilerin zaman zaman çeşitli iddialar ve suçlamalarla karşılaştığını da vurgulamıştı.

"KARALAMALARLA KARŞI KARŞIYA KALDIK"

Soylu, "Halihazırda üyesi olmaktan onur duyduğum Gazi Meclis'imizin çatısı altında da milletimizi temsil ve hizmet ifasıyla, milletvekilliği görevimi yaparken, hükümetlerimizi, İçişleri Bakanı olarak görev yaptığımız dönemi, şahsımı ve birlikte görev yaptığımız arkadaşlarımızı hedef alan ve devletimizin itibarını ayaklar altına almak isteyen dahili ve harici menşeli çok sayıda mesnetsiz, tamamen iftiraya dayalı, manipülatif ve çoğu benzer mahfillerden üretilen organize ve sistematik karalamalarla karşı karşıya kalmış bulunmaktayız" değerlendirmesinde bulunmuştu.

"HER TÜRLÜ RİSKİ ALARAK..."

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görev yaptığı olağanüstü dönemde demokrasiyi, devletin bekasını, milli iradeyi ve hukuku akamete uğratmak isteyen terör örgütlerine, suç yapılarına karşı her türlü riski alarak yürütülen cansiparane mücadelenin hak ve hukukunu gözetmenin boynunun borcu olduğunu söyleyen Soylu, dilekçesinde, karalama ve iftira kampanyalarında suç yapıları ile fikir ortaklığı ve işbirliği içerisinde olanların yıkıcılığına bigane kalmamayı, "her anı sadakat, kararlılık ve fedakarlıkla dokunmuş mücadelenin rövanşını almak isteyenlere karşı vazgeçilmez sorumluluk" olarak nitelendirmişti.

"TAMAMEN YALAN, İFTİRA..."

Karalamaları ve iftiralarıyla milletin gözünde şüphe, istifham ve soru işareti oluşturmayı amaçlayan şer odaklarıyla hukuk zemininde mücadele etmenin zaruri hal aldığını ifade eden Soylu, dilekçesine şöyle devam etti:

Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından İçişleri Bakanlığı görevine getirildiğimiz günden görev süremizin sonuna kadar tüm birimlerimizle milletimizin huzuru, refahı, en üst düzeyde kamu düzeninin, güvenliğinin ve esenliğinin sağlanması ve başta terörle, kaçak göçle, afetlerle, uyuşturucuyla ve organize suç örgütleriyle, hiçbir şekilde ayrım yapmaksızın, tüm suç şebekeleri ile kesintisiz ve tavizsiz mücadele edilmesine yönelik kararlılığımıza milletimiz de şahit olmuştur. Ancak, sonrasında bu mücadeleyi baltalamak, itibarsızlaştırmak ve bundan sonra da bu mücadeleye kendini adayacak herkesi yıldırmak maksadıyla, daha önce benzerine az rastlanan, organize ve sistematik bir şekilde kamuoyunun dezenforme edilmesine yönelik her türlü yazılı, görsel, sosyal medya ve tüm mecralarda tamamen yalan, iftira ve nitelikli karalama içerikli yayınlar ile bir itibarsızlaştırma kampanyasıyla karşı karşıya kaldık.

Editör: MURAT AYDIN