Tamam mıyız?

        Son dönem sinema yönetmenleri arasında öyle birisi var ki, reklama ihtiyaç duymadan izleyiciyi kalbinden vurmaya devam ediyor yapıtlarıyla. Türk sinemasının yükselen değeri Çağan Irmak ve son filmi ‘’Tamam mıyız’’ sessiz bir şekilde ilgi görmeye devam ediyor sinema severler tarafından.
 
        Filmin başrollerini ‘’İhsan’’ karakteriyle Aras Bulut İynemli,’’Temmuz’’karakteriyle Deniz Celiloğlu paylaşırken, oyuncu kadrosunda göze çarpan diğer isimler Sumru Yavrucuk, Aslı Enver, Gürkan Uygun.
 
       İhsan, bedensel engeli nedeniyle annesine bağımlı olarak yaşamak zorunda olan ve yaşamdan umudunu kesmiş bir genç. Hayalleri bedensel engeline takılmış, fiziksel ihtiyaçlarını bile annesi olmadan yapamayacak kadar ona muhtaç. Temmuz ise herkesten farklı düşünen, anne babasını dinlemeyip idealleri doğrultusunda kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışan bir heykeltıraş. Aynı zamanda çocuk romanlarına çizerlik yapmaktadır. Temmuz işten çıkarılır, kız arkadaşı tarafından terk edilir. Hayatı altüst olmuştur. Böyle zor bir süreçten geçen Temmuz’un yolu İhsan’la kesişir. İki ayrı insan yaşama küsmüş, kırılmış ve üzgün, film bu iki karakter arasında zamanla oluşan yakınlığı anlatıyor.Hayattan umudunu kesmiş bu iki genç birbirlerine tutunup sorguluyorlar yaşamı. Çağan Irmak bu iki karakter üzerinden bu sorulara yanıt arıyor. Biz ne kadar tamamız?
 
     Bizden farklı düşünüp yaşayan, giyimiyle hayata bakış açısıyla toplumdan ayrılan insanlara ne kadar tahammülümüz var? Dışlanmış, yalnızlığa itilmiş kendi iç dünyasına hapsedilmiş insanlara toplumun tüm katmanlarında rastlamak mümkün. Aileleri tarafından belirli mesleklere yönlendirilmiş, ilgi ve yetenekleri dikkate alınmadan hayatın mutsuzlar ordusu arasına katılanlarla dolu sokaklar.Bu konuda maddi olanaklarla beraber, iş bulamama korkusunun da  belirleyici olduğu bir gerçek. Sırf istediği mesleği seçmediği için çocuklarına yaptırım uygulayan aileler var.
 
        Kaçımız mutluyuz başkasının yazdığı senaryonun başrolünü oynarken. Ondan değil midir, tökezlediğimiz hayatın en küçük sürprizinde. Tutunamayıp pes ettiğimiz, savrulup gittiğimiz ondandır.Suratında en ünlü heykeltıraşların elinden çıkmış heykelleri kıskandıracak ifadelerle dolaşan insanların günbegün artması rastlantı olmasa gerek. Somurtan, gülmeyi unutmuş mutsuz insanlarla dolu sokaklar. Milli eğitimin hedef ve politikaları gereği ideal birey yetiştirme uğraşı içinde okullar klonlama merkezlerine dönüşmüş. Herkes daha çok benzemeye başladı birbirine. Farklı olan tecrit edilmeye yalnızlığında kaybolmaya devam ediyor.
         Çok kültürlü Anadolu toprakları zenginliğini borçlu olduğu farklılıklara artık müsaade etmiyor. Aynı dili konuşmayan aynı inanca sahip olmayan insanlar giderek daha tahammül edemez oldu birbirine.Toplum ayrışmaya,ayrıştırılmaya devam ediyor. Saygı duymanın, olduğu gibi kabul etmenin erdemliği, sadece sosyal paylaşım sitelerinde Mevlana dizelerinde yada Yunus Emre’nin şiirleriyle paylaşılıyor, yorumlar yapılıyor, nutuklar atılıyor. Toplum ise bir kıvılcımı bekliyor patlamak için,  komşusunun gırtlağına yapışmak için fırsat kolluyor insanlar.
 
       İçinden geldiği gibi kimsenin özgürlüğünü kısıtlamadan, inandığı gibi yaşamak ve hayallerinin peşinden gitmek olsa gerek mutluluğun yapı taşları. İşte Çağan Irmak son filminde bu yapı taşlarını yerine oturtmaya çalışıyor. İzleyiciye soruyor ve cevap arıyor. Tamam mıyız?