Dün skytürk’den sevgili Mehmet Koca ile bir sanal muhabbet cereyan etti…

Muhabbet güzeldi, en azından benim içimi gıdıkladı, gönül ya bu pof pofu seviyor, benim gönlümde bayıldı bu duruma, gaza geldim, kendime “yürü be koçum” dedim, öyle ya kamçıyı yemiştim kim tutardı beni, çağlamak akmak geldi içimden, şöyle fularımı takıp, pipomu yakmak, kafayı kırk beş derecelik bir açıyla yana çevirmek, burnumu tava doğru kaldırıp gözlerimle ayakucuma bakıp bilmiş, olmuş, pişmiş edasıyla kasılmak geldi içimden…

Yazılarımın birinin bir günde DÖRT BİN tık aldığını duyunca, çığlık atmamak için zor tuttum kendimi, hatta işi bozuntuya vermeyip, “ehem kem küm normal sonuç” tavrıyla takıldım, kelle bölümüm bu nevi takılırken, ayaklarım halayın yirmi beşinci turunu çoktan atmıştı tey tey teyyyyy…

Yaptığın işin ilgi görmesi ne güzel bir şey, verdiğin emeklerinin karşılık bulması deliresi bir sevinç hali! Dile kolay, tam yedi yıldır durmadan yazıyorum, elbette yazabilmek için okuma hızım F1 kıvamında, dedim ya uzun soluklu bir emek ve karşılığını görmek “en azından manevi olarak” (Sevgili, Murat AYDIN ve Mehmet KOCA sanırım anladınız sadece manevi diyorum)

Dediğim gibi emeğin karşılığını almak çok önemli!

Hazır emek demişken, Osman KÖKSAL isminden bahsetmek isterim…

Neden mi?

Bir kere şunda anlaşalım, bedavaya yazacağım. “yazdığım gazetelerinin patronlarından paramı aldım sanki de sevgili Osman KÖKSAL versin” sebep çok ama en önemlisi, bu ismin çok daha tanınması gerektiğine inanan birisi olduğum için yazıyorum…

Ak PARTİ 2. Bölgeden iki dönemdir Milletvekili adayı ve ben artık onun işin mutfağından sahnesine geçme zamanının geldiğine inanıyorum, yıllardır tanıdığım, “çoksa param kefil olabileceğim, zamanım olmasa da şahit olabileceğim” bir şahsiyettir! İşte bu nedenle onu yazıyorum…

İşin ojeli kısmını pek beceremem, ama kısaca şöyle diyebilirim, manevi milli değerleri yüksek ve samimi manada çalışmış, çalışmaya devam eden, belki de en önemlisi şahsi ikbal peşinde asla koşmayan birisidir, yıllardır çok önemli kademelerinde görev yaparak bu günlere geldiğini bir arkadaşı olarak ben biliyorum, partinin İstanbul il sekreterliği döneminden sonra gösterdiği başarı, onu Genel sekreter yardımcılığına kadar çıkarmıştır. Dedim ya iyi niyetle verilen emek, bunun mutlak bir karşılığı olmalı ki, çalışanla çalışmayanın arasındaki adaletsiz seçim ortadan kalksın, ya da biz bildiğimizi yazmayalım da öylece her şey ortada kalsın. Kalbi ve gönlü güzel arkadaşım sevgili Osman KÖKSAL, bir vesileyle üniversite yıllarına da tanıdığım, o Anadolu insanına ait, temizliğin anlamı olan saflığı kaybetmediğin için sonsuz teşekkürler, umarım hayatın boyunca içinde kaybetmediğin güzelliklerin hürmetine, hep kazanan olursun…