Futbol üç kale direği arasından topu geçirmekten ibaret bir şey değildir…
Futbol bir kadında ya da bir adamda aşkı aramak değil, aşkı onda bulmaktır, “ey aşk sen nelere kadirsin” cümlesinin öznesidir kimine göre futbol ve kördür gözü aşkın!
Eşkıya filminde bir söz vardı çok etkilenmiştim ki şöyleydi o söz “sen kejeyi en yakın arkadaşını satacak kadar çok sevdin mi? Oysa ben sevdim ve en yakın arkadaşıma ihanet ettim” işte bu yüzden aşkın gözleri mühürlüdür…
İhtiras nü resim gibidir, çıplaktır fakat estetiktir, tabi tablodaki sen olmadığın müddetçe
Aziz Yıldırım belki yaptığı veya yaptığı iddia edilen şeylerden çok pişman, fakat adaletin terazisi çalışmak durumunda, darağacına gitse de son sözü belli ama sebebi gidişi önemli, “Namus cinayeti işleyende, çocuk tacizcisi” de gider darağacına, fakat çok farklıdır her ikisi!
Dedim ya yaptıysa aşk yaptırdı, belli ki sevmiş hem de çok sevmiş, hatta o kadar çok ki gülüne ulaşmak için ezdiği papatyaları fark edemeyecek kadar çok…
Şimdi susmak ve adalet terazisine rüzgar yapmamak gerekir, taraflı tarafsız herkes formalarını asmak durumundadır, adalet muhakkak yerini bulacaktır ve bize düşen sağduyulu, anlayışlı olmaktır, beni bilen bilir fanatiklik derecesinde Galatasaraylıyımdır, hatta Aziz Yıldırımı hiç sevmem ve çok antipatik bulurum, fakat bu benim taraftar duruşum ve ben bunu insanlık duruşumla karıştırmamalıyım!
Tıpkı davanın savcısı Mehmet Berk gibi, bir ortak arkadaşımdan dolayı tanırım kendisini, çok düzgün birisidir ve çok sıkı bir fenerlidir, bir araya geldiğimiz de muhakkak bir Fener Galatasaray mevzusu geçer, hatta bir defasında epey bir süre hangi takım daha büyüğü tartışmıştık, o derece koyu bir Fenerli olduğu halde adalet cüppesi onu tarafsız yapmıştır.
Diğer yanda Sayın Başbakanda bir Fenerli fakat o da yargı sürecine saygılı olmayı ve sabırlı olmayı tavsiye etmiştir, bu da çok önemli bir duruştur, şimdi bir başka Fenerli Mehmet Ali Aydınlar kaderin cilvesi olarak belki de Fenerin küme düşürülüşünün altına imza atacaktır.
Hal böyleyken, diğer takım taraftarlarına da Fenerlilere de, hukuka saygı duymak düşer, şahsi fanatikliklere değil kalıcı insanlığa ihtiyacımız vardır, elbette arkadaş muhabbetlerinde bu işin küçük şakalaşmaları olacaktır, fakat unutulmasın ki Fener küme düşerse, bizi son yıllarda hep yendikleri halde ben bile çok üzülürüm, çünkü ne Feneriz bir lig olur nede Galatasaray Beşiktaşsız, bunu tüm kalbimle söylüyorum…
Ve biliyorum bu bir milattır, bundan sonra değil şikeyi yapmak düşünmek bile korku sebebi olacaktır. Bundan böyle spor yorumcuları ya da taraflı yazar ve gazeteciler kamuoyunu kendi takımı lehinde etkileyecek ne yazı yazabilecekler nede yorum yapabilecekler, bunda neden takıldım kaldım biliyor musunuz? Geçen yazımda yanlış penaltıya iki sayfa arenada “penaltı terörü” diye yazan Uğur Dündar’ın o günkü davranışı kamuoyu etkilemeye yönelik olduğunu düşündüğüm ve işte bu aşırı kırıp döküm başarıya ulaşmak ihtirasının bir sonu bulması için takıldım bu konuya, bakın altını çiziyorum bu yaklaşımlar çok tehlikeli…
Çünkü “futbol kramponla oynanır kalemle değil”