AKP Genel Başkanı RTE Yunanistan’ı ziyaret etti. İki başkan ortak açıklama yaparken aslında biraz da “ortak atışma” yaptılar!
Zaten çoktan beri “Sevr hayranlığı-Lozan düşmanlığı” gündemimizden düşmüyordu. Burada da RTE “Lozan’ın değişmesi gerektiğini” savundu. Çipras ise bunun olanaksız ve gereksiz olduğunu söyledi. Yan yana yapılan açıklamaları izlerken ülkem adına içim burkuldu, üzüldüm!...
Çipras: “43 yaşımdayım, 43 yıldır bu konular konuşuluyor. O yıllarda zaten Kıbrıs’ta haksız bir işgal olmuştu.”
Bu sözlerden sonra herhalde “hah işte, tam fırsat; kendi kaşındı, şimdi lafı sokar” diye pür dikkat dinlerken ne oldu? RTE’de tıs yok!
Ben de bekliyordum ki; “Dur bakalım Çipras efendi, sen bizim haklı Barış Harekâtımıza işgal diyeceğine şu açıkça işgal ettiğin 17 (yoksa 18 miydi?) adamızı konuşalım. Asıl işgalci ve hukuk tanımaz sizsiniz. Hazır bu konu açılmışken o işgal ettiğin adalarımızı da şu zamana kadar derhal boşaltırsın umarım. Yoksa biz gereğini yaparız” falan diyecek sanıyordum!
Vallahi utandım; çıt yok kardeşim! Hani milliyetçilik, vatanın bölünmezliği, bir çakıl taşı verilmeyeceği, dünyanın en güçlü devleti (yoksa hükümeti mi deseydim?) söylenceleri, nerede? Ateş görmüş kar gibi eriyiverdin mikrofonda; hiç yakıştı mı?
İşte o an “şehitlerimiz-gazilerimiz” aklıma geldi, gözlerim doldu. Şehit deyince; birileri tarafından sınıf sınıf bölünenler değil; bu güne kadar karşılıksız bu ülke için canını verenleri ve gazilerimizi kastediyorum. Onlar ki; bu ülkenin bırakın koca adalarını; bir çakıl taşını bile vermemek için ölüme gülerek gittiler. Onlar sayesinde ülkemiz bütünlüğünü korudu.
Şimdi ise ufak ufak küçülüyor yüzölçümümüz!... Ya düşman çizmeleri altında işgale uğruyor; ya da düşman parası karşılığı resmen satılıyor!
Sözün bittiği yerdir.